Yıl 2015’ti, bir video düşmüştü sosyal medyaya, yurtsever (ya da esprili) bir Türk genci, evindeki Tolstoy’ları, Dostoyevski’leri yere çalıp “Alın size” diye diye Osmanlıca sözlükle dövüyordu. Sebep? Rus F16’ları Türk jetlerini taciz etmişti. Bu da son derece ‘etkili’ bir protesto eylemiydi. Putin’in uykularının kaçması kaçınılmazdı.
Dediğim gibi, bunu normalde oldukça da komik sayılacak bir şaka olarak algılamak mümkün. Gelin görün ki şaka olmadığına inanmak için de elimizde yeterince örnek oldu yıllar boyunca. Ortada ülkeler arası bir kriz mi var, en kolayı acısını karşı ülkenin kültüründen, sanatından ve hiçbir kararda etkisi olmayan insanından çıkarmak. Aynı dönemde büyük bir ciddiyetle “Rus konsomatris çalıştırmamakla” övünen pavyonumuz vardı bizim mesela. Rusya’da ise Liberal Demokrat Partisi milletvekili ve Sağlık Koruma Komite Başkanı Sergey Furgal vatandaşlarına Türk mutfağını protesto etmelerini öneriyordu. Biz ne İsrail’e kızıp sokaklara dökülen Coca Cola’lar, Hollanda’yı protesto etmek için bıçaklanan portakallar gördük de geldik bugüne. Şu anda da ABD’de (ve kim bilir başka nerelerde daha) sokaklar Rus votkalarıyla yıkanıyor.
Kendi cebinden para verip aldığın malı ziyan ederek karşı tarafa nasıl zarar verilebileceği konusu benim için hep bir muamma olarak kaldı. Satın almamayı anlıyorum da aldıktan sonra ister dök ister parçala, üreticiye ne? Neyse, kendi tercihleridir, zararları da kendilerine diyebiliriz, komik bulup gülebiliriz. Ama şu anda Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini protesto ediyoruz diye Münih Filarmoni Orkestrası şefi Valery Gergiev’in görevden alınmasıyla başlayan süreç pek gülünesi değil. Zaten Putin’le yakınlığı bilinen bir şef, kendisinden işgali kınayan bir açıklama yapması isteniyor, kabul etmeyince de görevden alınıyor. “Faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir” diyen Roland Barthes’ı anmanın ve bunun söylenmesi dayatılan sözün içeriğinden bağımsız olduğunu unutmamanın yeri. Bu hafta sonu Carnegie Hall’da yöneteceği konserlere de çıkamayacağı açıklandı Gergiev’in. Böylece savaş kararının bedeli o kararda en ufak dahli olmayan bir müzik insanına ödetilmiş oldu.
Aynı sıralarda birçok şirket filmlerinin Rusya dağıtımını askıya alır, Rus kültür kuruluşlarıyla etkinlik iş birlikleri durdurulurken, Netflix’in “Anna Karenina” uyarlamasının çekimlerine ara verdiği iddiası ise henüz doğrulanmış değil. Ama belli ki bu savaşın faturasının Tolstoy’a kesilmesi fikri kimseye absürt gelmiyor. Nitekim daha saçması -ve saçmalığı ölçüsünde ürkütücüsü- İtalya'daki Milano-Bicocca Üniversitesi’nden geldi: Yazar Paolo Nori’nin Dostoyevski üzerine vereceği ders iptal edildi. Kararın gerekçesi “Polemiklere yol açmamak”. Hani gerçekten, yok artık. Nasıl bir kafa karışıklığı, nasıl bir hedefi saptayamama hali ve bakınız yazının başındaki noktaya döndük yine. Üstelik bu sefer şaka mı, ciddi mi belli olmayan bir video değil, sahici bir üniversite var karşımızda bu kararı veren. Dostoyevski dersi yasaklamak! “Sırada ne var?” diyeceğim, tahmin yürütmeye hayal gücümün sınırları yetmeyecek belli ki.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024