Takside radyo haberlerini dinliyoruz. Sunucu bir hevesle yılbaşı gecesi Taksim’deki güvenlik önlemlerini anlatıyor; işte Tarlabaşı çıkışında, İstiklal Caddesi girişinde, Gümüşsuyu ayrımında, uzun sözün kısası, Taksim’i herhangi başka yere bağlayan her köşede ‘daha’ fazla sayıda güvenlik görevlisi bulunacakmış.
Bir an meydanda kutlama yapılabilecek, insanların huzur içinde eğlenebilmesi için alınıyor bu önlemler zannettim. Öyle ya, biz o meydanda halkın hep birlikte kutlama yapabildiğini, konserler dinlediğini, yiyip içtiğini çok uzun sayılmayacak bir süre önce gördük. Neden yeni yılı da hep birlikte sokaklarda karşılayamasın?
Yok, öyle değilmiş, Taksim’de sokak kutlamaları yasakmış, güvenlik önlemleri de birileri meydanda toplaşmaya kalkışmasın diye alınmakta.
“Peki, madem öyle, Beşiktaş’ta toplanılır” diye geçiriyorum aklımdan. “Bu ne ısrar soğukta sokaklara çıkmak için?” derseniz, insanların çoğunun bütçesi işletmelerin dört gözle beklediği o gecede bir restoranda, gece kulübünde, hatta sıradan bir kafede bile bulunmaya elverişli değil. Fiks mönüler kişi başı 200-300 TL’den başlayıp 1000 TL barajını zorluyor. Dolayısıyla sokak partileri insanlar için hoş bir alternatif, ‘idi’ çünkü yok öyle bir seçenek artık. Nişantaşı epeydir havlu attı, o son umut bağladığımız Beşiktaş’ta da bu yıl kaymakamlık izin vermemiş, “ülkemizin içinde bulunduğu şartları dikkate alarak”, “herhangi bir müessif olaya meydan vermemek amacıyla”.
Bilemiyorum, bana bütün dünya şehirlerinde insanlar sokaklara dökülüp “10-9-8-7” diye geriye sayar, yeni yıldan dilekler dilerken, bize düşenin ekran başında onları izlemek olması epey ‘müessif’ geliyor. Yılın son yazısında, daha ‘müessif’lerini görmeyeceğimiz, tekrar coşkuyla birbirimize sarılabileceğimiz bir 2018 dileğiyle, hepinize iyi seneler.
Şeytanların üflemesi
Artık alıştık, içinden kadın-nefis-şeytan geçen teoriler işitmeye. Farklı şekillerde ifade edilseler de işin özü aynı; kadını gördüğü yerde erkek nefsine yeniliyor, bunun sonucu olarak da bazen tacize yelteniyor, bazen tekme savuruyor, bazen laf atıyor. Bir sorun, neden? Şeytana uyduğu için.
Fakat uzun amandır bunu Konya Ayşe Kemal İnanç Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde görevli felsefe öğretmeni Ercan Harmancı kadar veciz ifade eden olmamıştı. Ne de olsa felsefeci. Bu konu neden onun ilgi alanına giriyor bilmiyoruz ama Twitter’da beden eğitimi dersinde eşofman giyen kız öğrencilerle ilgili görüşlerini bildirmek istiyor. Diyor ki; “Ya benim çok sapık duygularım var ya da şeytan onlara uğramıyor. Bir genç kızın vücut hatlarını gördükten sonra şeytan size üflemiyorsa ya erkekliğinizi ya da imanınızı kaybetmişsiniz demektir”.
Şimdi sunduğu iki önerme arasında karar vermek tabii bana düşmez de bir felsefe öğretmeni olarak kendisi iyi bilir; Ockham’ın Usturası teorisine göre, bir durum için iki açıklama varsa, basit olanı doğruya daha yakındır. Hangisi daha basit olan; şeytanların üflemesi mi, diğeri mi?