Bizi sürekli dinleyen, her lafımıza karışan, olur olmaz akıllar veren bir “sanal” asistana ihtiyacımız var mı diye düşünmek için epey geç kaldığımızın farkındayım. Bir zamanlar hayal gücüyle bizi hayrete düşüren “Black Mirror” dizisinin eski bölümlerini izlesek artık o kadar şaşırtıcı bulmayacağımız kesin, hepsi bir bir gerçek olup hayatımıza girdi çünkü. Masalarda karşımızdaki arkadaşımız, biz, onun telefonundaki asistan, bizim telefonumuzdaki asistan, bir buluşmada en az dört kişiyiz. Ayarını “Bana mı dedin? Ne dediğini tam anlamadım” diye lafınızı kesmeyecek şekilde yapmış olsanız da biliyorsunuz ki sessizce dinliyor, her lafınızdan anlam çıkarıyor, bir sonraki internet ziyaretinizde size “ihtiyacınız olduğuna inandığı” ürün ve hizmetleri sunmak için veri topluyor. Arabanızı değiştirmekten mi söz ettiniz, bir bakıyorsunuz karşınızda galeriler, ev mi kiralayacaksanız, buyurun emlak siteleri.
Eğer sürekli izlenip dinlenme duygusunu dehşet verici bulmuyorsanız (ki öyle bir noktaya geldik ki hayatta, buna alışmazsak adım atamaz olacağız) “Büyütmeyelim canım, ne var kolaylık işte” diyebilirsiniz. Onu ara diyorsun arıyor, bunu bul diyorsun buluyor, nankörlük etmeyelim. Ya da işte evde bir sesli asistan, senin için ışıkları açıp kapatıyor, ısıyı ayarlıyor, alarmı kuruyor, yemek tarifi veriyor daha ne istersin, belanı mı? Evet, o da çok uzak bir ihtimal değil.
Çünkü neticede bu da bir insan yapısı ve sistem hataları verebiliyor. O hataların da tehlikeli, hatta ölümcül olabilecek sonuçları olması son derece mümkün. “Westworld”deki gibi başkaldıran, bağımsızlıklarını ilan eden, insandan intikam alan robotlardan söz etmiyorum. Henüz etmiyorum yani. Şimdilik tamamen hata sonucu, yanlış algılayarak hayatımızı altüst edecek adımlar atabilen Siri’ler, Alexa’lar tarafından kuşatılmış durumdayız.
Bir süre önce Amazon’un sesli asistanı Alexa’nın ABD’de bir çiftin evdeki konuşmalarını kaydedip telefonda bulunan herhangi bir numaraya yolladığı haberini okumuştuk mesela. Yetkililerin açıklamasına göre Alexa konuşmada geçen kimi sözcükleri üzerine alınmış ve durumdan vazife çıkararak kendince gerekeni yapmıştı. Sıradan, gündelik bir konuşma olduğu için bir faciaya yol açmamıştı.
Dün çıkan haber içinse “facianın kıyısından dönülmüş” demek yanlış değil. 10 yaşındaki bir kız çocuğu annesiyle birlikte bir beden eğitimi öğretmeninin YouTube videolarında yer alan “meydan okuma”ları deneme oyunu oynuyor. Zıplama, hoplama, yuvarlanma, böyle şeyler. Sonra küçük kızın annesi Kristin Livdahl’ın Twitter'da anlattığına göre Amazon Echo asistanı Alexa da oyuna katkıda bulunmak için bir meydan okuma öneriyor: “Bunu” diyor, “internette buldum, bir telefon şarj cihazını prizin yarısına kadar takın, açıkta kalan uçlara bozuk parayla dokunun". Korkunç sonuçlara yol açması an meselesi olan bir öneri.
Neyse ki kızın annesi yanında ve kendi cümlesiyle kızı da "böyle bir şey yapmayacak kadar akıllı" ki kimse prize şarj aleti sokmaya çalışmıyor. Amazon da BBC’ye yaptığı açıklamada “Hatanın farkına varır varmaz düzeltmek için hızla harekete geçtiklerini, gerekli güncellemeyi yaptıklarını” söylüyor. Ama bunu gerçekten tamamen gidermenin mümkün olmadığını görüyoruz değil mi? Bugün bunu halletsen yarın başka bir açık çıkacak, hayatımızın her alanını teslim ettiğimiz teknoloji hiçbir zaman yüzde yüz güvenilir bir alan olamayacak. Bu da böyle kendi kendimize kazdığımız bir kuyu.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024