Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hayat hikâyeleri anlatan belgeseller, portreler konusunda son yıllarda -biraz da internet sayesinde- bir atak yaptığımızı söylemek mümkün. Pek çok ünlü insanın hayatına dair kısa-uzun, kimi doğru kimi yanlış bilgilerle dolu videolar bulunuyor artık. İçlerinden bir şekilde güvenilir olanını bulmak size kalıyor.

Yeni tanıştığım bir YouTube kanalı bunlar arasından iki özelliğiyle sıyrılarak beni saatlerce alıkoydu: Her Hayat Bir Hikâyedir, Kanal D Haber editörü Taner Alp’in pandemi zamanında önemli bulduğu hayatları anlatmak için açtığı ve bugüne taşıdığı bir kanal. Bahsettiğim iki özelliğinden ilki, seçtiği isimler. Nilgün Marmara’dan Bilge Olgaç’a, Madam Anahit’ten Seyyan Hanım’a, Meyhaneci Refik’ten Emek Sineması’nın efsane müdürü Hikmet Dikmen’e, “Sevmek Zamanı”nın ‘resimdeki kadın’ı Sema Özcan’dan Yaman Okay’a, bir zamanlar ‘mercimek teyze’ diye anılan Prof. Ayşe Baysal’dan Kazancı Bedih’e pek çok farklı ismin hikâyesini anlatıyor Taner Alp kendi yazıp yönettiği mini belgesellerde. Beş dakika olanı da var, on-on iki                   dakika da. Özenli, derli toplu videolar.

Haberin Devamı

Bir diğer özellikleri ise seslendiren isimler. Her bir hayatı başka bir seslendirme ya da tiyatro sanatçısının sesinden dinliyoruz ve her biri imza attıkları işe değer katan isimler. Tezer Özlü’yü Nur Sürer anlatıyor örneğin, Ayberk Çölok’u Fırat Tanış, Erdal Tosun’u Erkan Can ve Bahtiyar Engin, Nilgün Marmara’yı Tilbe Saran,Halit Çelenk’i İlyas Salman, Ayhan Işık’ı Bülent Emin      Yarar, Asaf Çiyiltepe’yi Salih Kalyon, Çiğdem Talu’yu Devin Özgür Çınar, Yavuzer Çetinkaya’yı Halil Ergün, Bilge Olgaç’ı Tülin Özen…

Uzunca bir süre sizi birinden diğerine dolaştıracak hikâyelerle dolu, takip edilesi bir kanal. Her hayatın anlatılmaya değer bir yanı mutlaka var çünkü.

Sevgiyle uğurlanmak

Her ölümde içten içe düşünüyoruz aslında. Bizim arkamızdan ne söylenecek, nasıl uğurlanacağız bu dünyadan. Hangi yaptıklarımızla - yapmadıklarımızla anılacağız... Şanımız şöhretimiz, zenginliğimiz, yoksulluğumuz, başarılarımız, kariyerimiz, aldığımız/kırdığımız kalpler, verdiğimiz tavizler, kırdığımız cevizler, neler konuşulacak ardımızdan… Öyle ya, ‘ölünün arkasından kötü konuşulmaz’ dinlemeyen sosyal medya sayesinde kimin ne kadar sevildiğini, kimin gidişine üzülmek şöyle dursun, sevinildiğini görüyoruz her seferinde.

Haberin Devamı

Özkan Uğur nadir rastlanacak bir sevgi yumağıyla sarılıp sarmalanarak ayrıldı aramızdan. Tanıyan/tanımayan herkesin içten gözyaşlarıyla. Görebildiğim tek bir kötü cümle kurulmadı hakkında. Grup arkadaşı, kendi tanımıyla ‘manevi kardeşi’ Mazhar Alanson’un sahnede söylediği “Sevildiğini biliyordun mutlaka ama bu kadar sevildiğini herhalde sen de bilmiyordun” sözleri kaldı geriye. Başka da neyin önemi var, bilmiyorum.

Güzel haberin devamı

Geçtiğimiz hafta 11 yaşındaki piyanist Ceylin Ada Arısan’ın başarısından söz eden bir yazı yazmıştım. Onu yetiştiren öğretmenlerinden İklim Tamkan duyurmuştu, Arısan ünlü Yehudi Menuhin Music School’a yüzde 80 bursla kabul edilmişti, eğitimi için gereken masrafın kalanına destek olmak isteyenlere bir çağrıydı bu. O sırada her güzel habere öfkeyle karşılık veren bir güruhun saldırısına maruz kalmıştı Tamkan, fakat bu memlekette iyi şeylerin olmadığı anlamına gelmiyordu. Genç piyanistin eğitimi için ihtiyaç duyulan meblağ birkaç gün içinde tamamlandı. Ceylin Ada Arısan vize başvurusunun ardından destekçilerine teşekkür etmek için online bir resital verecek. Ondan sonra da bize bu yetenekli piyanistimizin başarılarını takip etmek kalacak.