Bakırköy Belediye Tiyatroları’nın yeni oyunu “Kazanova”, seyirciyi bir emekli mahkemecilik oyununa, “gerçek olamayacak kadar büyük gerçekliğe” güleceğimiz bir yüzleşmeye davet ediyor
Hani gerilim hikâyelerinde sıkça görülen bir başlangıçtır. Kahramanımızın yolu çoğunlukla bir iş gezisinde bilmediği bir taşra kasabasına düşer. Büyük olasılıkla hava kararmak üzeredir, ya kar yağar ya fırtına kopar, hava muhalefetinden yola devam edemez veya arabasının lastiği patlar, bir şey olur ve o geceyi orada geçirmek zorunda kalır. Tanrı misafiri olarak. Böylece kendisini beklenmedik olayların ortasında bulur, sabaha çıkacak mıdır bilinmez...
Bizim adamımız da bir inşaat şirketinde üst düzey yönetici, işi gereği sürekli yollarda, o akşam da cipi olmadık bir yerde arızalanmış, civarda otel bile olmadığı için kendisini benzin istasyonunun yönlendirdiği evde bulmuş. Tuhaf bir ev, tuhaf bir hizmetçi, son derece tuhaf dört ihtiyar adam. Hepsi emekli hukukçu. Can sıkıntılarını mahkemecilik oynayarak geçiriyorlar. Hâkim, savcı, avukat. Bir de emekli cellatları var, ek iş olarak kâtipliği de üstlenen. Mahkeme kurmak için kim eksik? Evet, sanık. Bazen tarihin ünlü davalarını ele alıp, sanık sandalyesine Hitler’i, O. J. Simpson’ı, Escobar’ı oturtuyorlar ama en çok canlı sanık bulunca eğleniyorlar.
Ne kadar masum?
Bu gece de sanık ayaklarına gelmiş. Bizim adam en ufak bir endişe taşımadan katılıyor oyuna. Başarılı bir yönetici, örnek bir aile babası, park cezası bile yok, masum olduğundan o derece emin ki... İhtiyarlar ona bir suç bulmak için nafile uğraşacak, avukata yapacak iş kalmayacak, mahkeme düşecek. Ve fakat “Modern şehirlerimizin kapitalist düzeninde ne kadar masum kalınabilir?”, soru bu. Hele hele Kazanova lakaplı adamımız gibi ikinci el bir sedandan son model cipe üç yılda geçmek için.
Bakırköy Belediye Tiyatroları’nın geçtiğimiz sezon sonunda seyirciyle buluşan oyunu “Kazanova” Friedrich Dürrenmatt’ın “Duruşma Gecesi” adlı kısa romanından, çeviriyi de üstlenen Irmak Bahçeci tarafından başarıyla uyarlanmış, tanıtımında “iştahlı bir yüzleşme” diye söz edilse de hayli “iştah kesici” bir yüzleşme.
Oyun tasarımı gereği sadece doksan kişiye oynanabiliyor, seyirci daha kapıdan girdiği anda tekinsiz akşam yemeğinin bir tarafı haline geliyor. Sadık Kızılağaç’ın sahne tasarımı, ortada tabuttan bozma yemek masası, tepeye tırmanarak güçlükle ulaşılan ışıklar, merdivenleri birleştirerek oluşturulan hapishaneyle son derece etkileyici.
İkna edici oyunculuklar
Tiyatromuzun yaratıcı ve üretken genç yönetmenlerinden Emrah Eren, yazarın grotesk dünyasının hakkını veren bir rejiyle sahneliyor “Kazanova”yı. Evet, her şey gerçek olamayacak kadar abartılı görünüyor. Sadık Kızılağaç’ın kostümleri de buna mükemmel hizmet ediyor. Öte yandan, oyunda Hâkim’in dediği gibi bu “Grotesk bir adalet” ama en nihayetinde adalet. Seyirci de bu “adalete” sonuna kadar ikna oluyor. Bunda en büyük pay, içinde bulundukları tuhaf kostümlere, oturdukları acayip masaya, iştahla yedikleri maydanozlara dünyanın en sıradan şeyi gibi yaklaşan oyuncuların. Onların doğallığının ortaya çıkardığı tezat oyunun izleme keyfini artırıyor.
Konuğu Erol Ozan Ayhan oynuyor ve her şeyi dalgaya alan, kendinden emin iş adamı olarak başladığı oyunda seksen dakika içinde geçirdiği dönüşüm çok başarılı. Hâkim (Faruk Üstün), Savcı (Hüseyin Emre Koç), Avukat (Burak Dur), seyirciyi tam kahkaha atacakken kanını dondurmayı başaran, son derece eğlenceli bir üçlü olmuş. Cellat kâtip Ali Kil ve hizmetçi Damla Karaelmas da ekibin hiç aksamayan diğer dişlileri.
“Sahnede göreceğiniz her şey gerçek olamayacak kadar abartılı olacak” diyor tanıtım metninde, “Ve hep birlikte bu gerçek olamayacak kadar büyük gerçekliğe gülerken gerçek olamayacak kadar kaçışsız bulacağız kendimizi kendi gerçeğimizden”. İştah kesici bir yüzleşme demiştim, değil mi?
KAZANOVA / BBT
Yazan: Friedrich Dürrenmatt l Çeviren uyarlayan: Irmak Bahçeci l Yöneten: Emrah Eren
Tasarım: Sadık Kızılağaç l Işık: İlker Dursun
Yönetmen yardımcısı: Damla Karaelmas
Afiş tasarım: Ethem Onur Bilgiç l Fotoğraflar: Emre Mollaoğlu l Oynayanlar: Damla Karaelmas, Erol Ozan Ayhan l Faruk Üstün, Hüseyin Emre Koç, Burak Dur, Ali Kil
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024