Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Özgü Namal anne olacağı haberleriyle gündeme bomba gibi düştü bu hafta. Evlenmeyeceği de söyleniyor. Ona en çok mahallenin cici kızı rolünü yakıştıran seyircisi için Namal’ın kararlı ve inatçı bir genç kadın olarak portresi...

ayatımıza girdiği andan beri türlü kılıklarda gördük Özgü Namal’ı... Evimizin şirin, cici, biraz da muzır kızı... “Kurtlar Vadisi”nin saygıdeğer yengesi... Töre mağduru genç kız... Bir ömür âşık kalınan çocuk kadın... Oğlan çocuğu bile oldu da anne olarak görmedik onu. 35 yaşında hâlâ 18’lik kız oynayabilecek bir fiziğe ve çocuksu bir yüze sahip olduğundan belki...

Haberin Devamı

Ama bu haftanın magazin “bombası”, Özgü Namal’ın anne olacağı haberiydi. “Yetenek Sizsiniz” programındaki jüri koltuğundan uzak kalma sebebi hamile oluşuydu... Haberlerden aynen aktarırsak “Uzun süredir gözlerden uzak bir ilişki yaşadığı işadamı sevgilisi Serdar Oral ile” bir bebekleri olacaktı. Hatta adını da Nefes koyacaktı Namal.

Ardından ikinci “şok iddia” geldi: Özgü Namal evlenmeyecekti! Bunca yıldır sinemada Türkan Şoray kanunları falan uygulanmamasına rağmen “cinselliği olmayan güzel” kategorisine oturttuğumuz küçük kızımız hepimize fena halde ihanet etmiş gibi bir duyguya kapıldık adeta. Sosyal medyada yaşanan infialden anlaşıldığı üzere, mahallenin hep beraber sorumlu olduğumuz namusuna halel gelmiş gibi bir hava var. Ne demek evlilik dışı çocuk doğurmak? Neyse ki bir zamanlar “Ben de herkes gibi zamanı gelince aile kurup anne olmak istiyorum” klişelerine saplanan Namal, Ayşe Arman’a geçen yıl verdiği röportajda kendine özgü bir ahlak anlayışı olduğunu söylemiş, gerekirse sperm bankasından faydalanarak anne olacağını kararlı bir şekilde belirtmişti. “Yeter ki sen evlat sahibi ol , biz de sana yardımcı oluruz” diyen annesi de yanındaydı üstelik.

Oyunculuk kararını ailesi sevinçle karşıladı

Zaten attığı her adımda yanında olan bir anne-babayla büyüdü Özgü Namal. Devlet Hava Meydanları’nda memur Akile Hanım ile tekstilci Kubilay Bey’in ilk çocuğu olarak
28 Aralık 1978’de İstanbul’da dünyaya geldi. Adını Elele dergisinde isim önerileri arasında görüp koydu anne-babası. Erkek kardeşinin payına ise aynı isim listesinden Duygu düştü.

Haberin Devamı

Gençliğinde tiyatrolarda kuaförlük yapan ve oyuncu olmayı hayal eden baba ile 40’ından sonra üniversite okuyan annenin kızı olarak 11 yaşında Bağlarbaşı’ndaki mahallelerinde bir tiyatro topluluğu kurdu. Anneannesinin bahçesinde bilet keserek oyunlar oynuyor, kek ve limonata ikramıyla büyüttüğü işinden okul harçlığını çıkarıyordu, öyle bir girişimci ruh. Biraz erkek çocuğu gibiydi, 6 yaşında onu omzuna alıp Galatasaray maçlarına götüren,
ilk rakı kadehini karşılıklı tokuşturduğu babasının da etkisiyle.

Bir süre sonra hiperaktif bir kız olarak evlere sığamaz olunca onu elinden tutup Enis Fosforoğlu Tiyatrosu’nun kursuna yazdırdı babası. Yaşı 14’tü, sahneye adımını attığında. Üsküdar Cumhuriyet Lisesi’nde okurken bir yandan Halk Eğitim Merkezi’ne yazıldı, 17’sinde Gaye Sökmen Ajans’a... Kısa süre sonra Yargıcı’nın vitrinlerinde boy gösteriyordu.

Haberin Devamı

Sonunda oyunculuğu meslek olarak seçmek istediğini açıkladı ailesine. Bu karar sevinçle karşılandı. Kızları nasıl mutlu olacaksa oydu doğrusu... Ve Özgü Namal önce Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne girdi, ardından İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’ne...

Öğrenciyken Tiyatro Fora’da “Apaçık”, “Tekrar Çal Sam” ve “Yan Etkili Konuşmalar” oyunlarında oynadı. Televizyona ise “Affet Bizi Hocam” dizisiyle adım attı. Kısa süre içinde “Yeditepe İstanbul”da Zuhal Olcay’ın kızı Duru olarak buldu kendisini. Henüz 24 yaşındaydı.

“Yeditepe İstanbul”, şöhretle beraber en uzun sürecek ilişkisinin de kapısını açmıştı: Oktay Kaynarca’nın sevgilisi oldu, uzun süre de öyle kaldı. “Evlilik ne zaman?” soruları, “Oktay Bey falancayla berabermiş, doğru mu?” dedikoduları arasında yedi sene geçti. Ama kariyerinin de en parlak yıllarıydı bunlar...

2002’de oynadığı “Sır Çocukları” filmiyle hem 14. Ankara Film Festivali’nde hem de Sadri Alışık Ödülleri’nde Umut Vaat Eden Kadın Oyuncu seçildi, İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda “Taraf Tutmak” oyununda oynadı. Ama asıl, 2003’te “Kurtlar Vadisi”yle hızlı bir yükselişe geçti. Dizide Polat’ın, gerçek hayatta Çakır’ın sevgilisi, dünya ahret bacımız ve yengemizdi ya, oyuncu olarak beğenen bir kesim de hiç yakıştıramıyordu onu “Vadi”ye. O eleştirilere verdiği “Başarılı işler taşlanır, iyi ki yaptım bütün Türkiye hasta bana” tarzı yanıtlarla kariyerinin en “itici bulunduğu” dönemini de inşa etti. Bunu reklamlardaki Axess kızı tiplemesiyle perçinledi. Fazla bıcırık, fazla zıpzıp, aşırı neşeliydi. Konuşmaya, kendini anlatmaya da doymuyordu.

Ama yetenekli ve çalışkan da olduğu için, tiyatroda, sinemada oynadığı iyi rollerle seyircinin gönlünü fethetmeye devam ediyordu. 2007 tamamen onun yılıydı. Aynı anda Sırrı Süreyya Önder’in “Beynelmilel”, Onur Ünlü’nün “Polis” ve Abdullah Oğuz’un “Mutluluk” filmlerinin başrolünde izledik Namal’ı. “Beynelmilel”deki Gülendam rolüyle İstanbul Film Festivali’nin En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı... Bir sene sonra yine Önder’in senaryosunu yazdığı
“O. Çocukları”nın başrolünde Özgü Namal vardı, Onur Ünlü’nün filmi “Güneşin Oğlu”nda da...

Artık evinde kek, börek kokusu istiyor

“Hanımın Çiftliği” o parlak dönemin son ses getiren işi oldu. “Koyu Kırmızı” dizisi kaldırıldı ve bir süre Namal’ı perdede de ekranda da görmez olduk... 2013’te dört başı mamur bir dönüş yaptı. Televizyonda “Merhamet” dizisinin Narin’iydi. Aynı karakterin 35 yaşını da, 18’ini de oynayabiliyordu hâlâ. Sinemada “Bu İşte Bir Yalnızlık Var”da oynadı, tiyatroda “Kuçu Kuçu”da...

Hepsinden önemlisi, konuşmalarında hissedilen farktı. 30’lu yaşlar ona bu telaşın kendisini mutlu etmediğini fark ettirmiş, terapi görmüş, hırslarına sünger çekmişti. Artık oyunculuğu bırakabileceğini, “hafif hafif sıyrılıp gitmeyi planladığını” söylüyordu. İçinde domestik bir kadın olduğunu, evinde kek, börek kokusu istediğini anlatıyordu. Ve anne olmayı planladığını... Bunun için evlenmeyi beklemeye niyeti olmadığını...

Bu hafta okuduğumuz haberler, hedefine ulaştığını gösteriyor. “Evimizin cici kızı” büyüdü, anne oluyor. Kendi istediği biçimde, kendi tercihine göre... Ciddi ciddi sorgulamaya başladığı, “yenilenmesi gerektiğine inandığı” evlilik kurumunun içine girip girmeyeceği kendi bileceği iş. İlle yargılayıp sorgulamak isteyenlere de Özgü Namal’ın kendi cümleleri uygun
bir cevap olabilir: “Ayıp, günah
yok bende. Yaş ilerledikçe iyice kalktı. Benim etik anlayışım farklı. Hayatta her şey olur. Hayat bildiği gibi gelir, sana bir tane çarpar, içinden geçer ve gider.”

“Alıp cebime koysam, kimseyle paylaşmasam”

“Beynelmilel”deki yönetmeni Sırrı Süreyya Önder, Vogue dergisine yazdığı yazıda şöyle şeyler söylüyordu Namal için: “Özgü’yü izlerken, izlediğimiz filmin politik ya da fantastik bir film olduğunu bize unutturan şey, Özgü’deki o biricik oyun duygusudur. Onunla birlikte oynamak
o kadar eğlencelidir ki, dünyanın bütün lunaparkları aynı anda yansa, umurunuzda olmaz. Vizörden ya da monitörden sizin yazdığınız şeyi oynayan Özgü’yü izlemek, kendi başına olağandışı bir deneyimdir. Onu izlerken, bu filmi çekmeyi hiç bitirmesem diye düşünürsünüz. Özgü hep burada sadece şu anda olsa. Şu çektiğim anı alıp cebime koysam, kimseye göstermesem, bu an sadece benim olsa... Kimseyle paylaşmak zorunda kalmasam. Allah paranın da sinemanın da belasını verse... Ama Özgü’nün oynadığı
filmi çekmiş olmanın fiyakası, hiçbir şeye değişilmez.”

Tiyatroda oğlan çocuğu oldu

Pek çok oyuncu gibi her fırsatta mesleğin er meydanının tiyatro olduğunu dile getiren Özgü Namal, çok sık olmasada ilk gözağrısına dönmenin bir yolunu buluyor. 2006’da Ortaoyuncular’da Ferhan Şensoy’un “Kiralık Oyun”nda, hem de 10 yaşlarında bir oğlan çocuğunu oynamış, komedi dalında en iyi yardımcı kadın oyuncu olarak Afife Tiyatro Ödülü’nü almıştı. Böylece sadece yaşsız değil, cinsiyetsiz de bir oyuncu olduğunu göstermiş oldu. Geçen yıl ise Selen Uçer ile karşılıklı “Kuçu Kuçu” oyununda izledik Namal’ı.