Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Meslek hayatımın başlarında Radikal İki’yi çıkaran ekipte yer almanın büyük şans olduğunu düşünmüşümdür her zaman. Belki öyle olmasaydı, ben de bir kadın olarak medyada yerimin ve söz hakkımın çok sınırlı olduğunu, burasının genel olarak bir erkekler kulübü olduğunu, bizim de bir renk, bir kenar süsü olarak bir yerlere iliştirildiğimizi düşünerek yetişecektim. Hani kadın var mı, var. Mesleğe başladığım Cumhuriyet gazetesi bu anlamda çok da umut vermiyordu genç bir gazeteci kadına; doğruya doğru.

Haberin Devamı

Neyse ki hemen sonrasında Radikal İki gibi benden tecrübeli kadın meslektaşlarımla tanıştığım - çalıştığım bir okula düştüm; Sevin Okyay, Güldal Kızıldemir, Yazgülü Aldoğan, Tansel Tüzel ilk aklıma gelenler. Yayın yönetmenimiz Tuğrul Eryılmaz da zaten ayaklı toplumsal cinsiyet eşitliği kitabıymış, şimdi daha iyi anlıyorum. Bazı şeyler sonradan, zorlama olmuyor çünkü belli ki. Misal bir panelde, bir yazı işleri masasında, bir tartışma programında yan yana sıralanmış sekiz tane erkek gördüğün anda içgüdüsel olarak rahatsız olman lazım. Bu “Kadın diye de bir canlı türü var, ondan da eklesek mi yelpazeye?” diye düşünüp taşınarak olacak bir şey bile değil, o manzara seni irkiltmeli. Burada bir sorun olduğunu kimse söylemeden görmelisin.

Tuğrul’un bize zaman zaman verdiği örnek vardı yaptığımız sayfalarla, seçtiğimiz fotoğraflarla ilgili azarlarken, bilmem kaç yüz yıl sonra diyelim insanlık yok olmuş, bir uzaylı gelip bu insanlar nasıl yaratıklarmış acaba diye merak edip eline o gazeteyi aldığında bir fikri olacak, derdi. Şunu rahatça söyleyebiliriz ki karşısına ekrandaki tartışma programlarından biri çıkarsa o uzaylı insanın tek cinsiyetten oluştuğunu düşünecek; sakallı, bıyıklı kişi. Kadın diye bir varlık olduğundan şüphe bile etmeyecek.

En son KRT TV’de yayınlanan tartışma programı “Şimdiki Zaman“ bu hafta bir tanıtım görseli yayınladı, gerçekten bir an tereddüt etmediler mi diye çok merak ediyorum. Böyle bir peteğin içine dizilmiş tam sekiz erkek. Gürkan Hacır moderatörlüğünde Zafer Arapkirli, Uğur Dündar, Barış Yarkadaş, İsmail Saymaz, Erkan Baş, Fikri Sağlar, Selçuk Özdağ. Hiçbirinin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda duyarsız olduğunu, kadınları yok saymak gibi bir niyetlerinin olduğunu düşünmüyorum. Ama sonuç bu. Zaten programda ‘sembolik’ olarak tek bir kadın vardı; Elfin Tataroğlu, belli ki Barış Yarkadaş’ın kendisiyle geçen hafta yaşadığı “söz verme - vermeme” tartışmasından sonra o da ayrılmış. Bilmeyenler için; Gürkan Hacır esprili bir seyirci yorumu okumuştu, Tataroğlu’nun bir türlü sözü yakalayıp konuşamamasıyla ilgili, Yarkadaş buna öfkelenip Elfin Hanım’ı gene konuşturmayarak seyirciyi haklı çıkarmıştı. Elfin Tataroğlu bu hafta büyük bir nezaketle hem sağlığı için hem kitap yazmak için yayına katılamayacağını açıkladı.

Haberin Devamı

Şimdi erkek erkeğe “Ateş gibi bir Türkiye gündeminde olan biteni anlamaya ve anlatmaya çalışıyorlar”. Tabii önce erkekler anlasın ki kadınlara da anlatsınlar. Konu ne olursa olsun çünkü, kadın cinayetleri ya da kadın hakları bile olabilir; bir grup kanaat önderi erkeğin toplanıp durum değerlendirmesi yaparak bize izah etmesi gerekiyor ki anlayalım. Hele hele konu Türkiye gündemiyse ne gerek var kadın gazeteciye, siyasetçiye, akademisyene? Belki 8 Mart’ta bir günlüğüne sandalyeleri kadınlara devrederek durumu kurtarırsınız.