Gün geçmiyor ki kadınları başka bir alınır satılır ‘malla’, zerzevatla, hayvanla kıyaslayan vaaz, açıklama, yazılı ya da görüntülü yayın ortaya çıkmasın.
Bir bakıyorsun kabuğu soyulmuş domatessin, bir bakıyorsun kesilmiş karpuz, ama ana fikir hep aynı: Şayet örtülü değilsen üzerine kurdun kuşun üşüşmesi, mikropların doluşması ve doğal olarak satış fiyatının düşmesi kaçınılmaz. Burada iddia tamamen kız çocuklarının ambalajlı olarak dünyaya geldiği tezi üzerine kurulu. Onu açarsan niteliği değişiyor, alıcısı çıkmıyor. Gelsin damping.
Daha iki gün önce Gölcük Müftüsü’nün Facebook hesabından yazdığı “Mağazalarda ambalajı açılmış teşhir ürünleri hep yarı fiyatına satılır. Anlayana...” vecizesini konuşuyorduk. Anladık ve bu raftaki mal benzetesinden doğal olarak hiç hoşlanmadık, üzerine hemen ilahiyatçı İhsan Şenocak’ın çoban ve koyun benzetmesi geldi.
Şenocak bu kez babalara sesleniyor; “kendisine emanet edilmiş koyunları ateşe atan çoban” benzetmesi yaparak. Hedefinde kaş almak ve pantolon giymek var. Kaşı alınmış ve kot pantolon giymiş halde üniversiteye giden kız cehenneme atılmış oluyor, babası da kendisine emanet edilmiş koyunları koruyamayan çoban misali cehennemlik.
“Sevindin üniversiteyi kazanınca; ODTÜ’ye, Boğaziçi’ne gidince sevindin” diyor babalara hitaben; “Peki onlara sevindin; kot pantolonuyla erkeklerin bakışı arasında kızın yürüyor, delikanlılar arkasına takılmışlar, arkasından gidiyorlar. Yavrunu cehenneme attın cehenneme. 500 koyunu dağ başında ateşe atan çobana sen koyunun hesabını soruyorsun da kızını, torununu film setlerine, üniversite amfilerine soyup da atan dedelerden babalardan cehenneme atılan yavruların hesabını Allah sormayacak mı?”
Artık bence konu kadınların konusu olmaktan çıkmış, bizzat dünyayı cehenneme dönüştürdükleri söylenen erkeklerin meselesi olmuştur. Görüldüğü gibi ne kadar kızları korumamız gereken tekinsiz hal, ahlaksız durum, tehlike, fenalık varsa, müsebbibi erkekler.
Ben söylemiyorum, beyefendiler söylüyor. Soyulmuş meyveye, sebzeye üşüşen mikroplar kim? Erkekler. Yolda yürüyen kızı bakışlarıyla takip eden, yetmedi peşine düşen kim? Yine erkekler. Onlar insan gibi davransa demek, meyve - sebze bozulmayacak, kimse de ateşe atılmayacak.
Çok merak ediyorum, bu nefis hakimiyetinden bihaber olduğu varsayılan erkeklere söyleyecek tek bir cümleleri yok mu bütün bu kanaat önderlerinin? “Oğlum, önünüze bakın, kadınları, kızları bakışlarınızla rahatsız etmeyin, arkalarına hiç takılmayın, gözünüze, elinize, dilinize hakim olun” gibi öğütler vermek yerine neden sadece “Kızlarınızı kapatın, yarın öbür gün hesap verirsiniz” deniyor?
Ve erkekler memnunlar mı üzerlerine yapıştırılan bu “Kadın gördüğü anda takibe başlayan” gözü dönmüş insan etiketinden?