İnsanın birine karşı “canavarca his” beslediği nasıl anlaşılır? Nedir bunun kanıtı mesela? Evli olduğu, üç çocuğunun annesi olan bir kadına yıllarca şiddet uygulaması sayılır mı? Canına tak eden kadın uzaklaştırma kararı aldırdığında kapısına dayanması? Çocuklarının gözü önünde annelerine bıçakla saldırması? Aldığı bıçak darbelerine rağmen kaçmayı başaran kadını koridorda yakalayıp bıçaklamaya devam etmesi? Tam 46 bıçak darbesiyle onu öldürmesi? Ne diyorsunuz, hangi hislerle yapmıştır sizce bu “öfkeli koca” bütün bunları? (Öfkeli koca bana değil her kadın cinayetine sebep arayanlara ait bir ifadedir. Orada hep bir tahrik edilmiş, gururu incinmiş, kendine hakim olamamış, seven kalbinin kurbanı olmuş, şeytana uymuş zavallı erkek vardır).
İnsan artık yazarken utanıyor sahiden. Neredeyse sadece şehir, tarih ve isimleri değiştirerek aynı sonuca ulaşabileceğimiz kadar birbirinin fotokopisi cinayetler işleniyor ülkemizde. Kadın cinayetleri. Aylık, yıllık sayılar açıklanıyor. “Bu ay şu kadar kadın erkekler tarafından öldürdü”. Baksanız çoğunda süreç aynı. Kadınlara biçilen kader bak. Yıllarca şiddet gör, bir cesaret boşanmaya karar ver, artık bu adam bana eziyet edemesin diye git uzaklaştırma kararı çıkart, adam daha kararın mührü kurumadan öldürsün seni. Mahkeme de adamın cezasını hafifletecek sebepler üretsin sonra. Haksız tahrik ve mahkemedeki iyi halden kaynaklı indirimlere alışığız da “Öldürürken zevk aldığına dair delil yok” yaratıcı bir indirim bahanesi.
2019 yılında Konya’da işlenmiş bir cinayet bu seferki. Bekir Erkol 37 yaşındaki Tuba Erkol’u 46 yerinden bıçaklayarak katletmiş ve hakkında “canavarca hisle kasten öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talebiyle iddianame hazırlanmış. Gelgelelim Bekir Erkol’u önce ‘eşi kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptıran mahkeme heyeti, hemen ardından haksız tahrik ve iyi hal indirimini devreye sokarak cezayı 18 yıl 4 aya indirmiş. DHA’nın haberine göre açıklanan gerekçeli kararda, “canavarca his olması için sanığın eziyet ederek öldürme olayından bir haz, bir mutluluk duyması gerektiği, somut olayda sanığın bir haz ve zevk duyduğunu gösterir somut bir delilin olmadığına” yer verilmiş. Demek katil cinayet anında haz duymadıysa ona tam da cinayet diyemiyoruz. Ne duyup ne duymadığını nereden biliyoruz, belli değil. Canavarca hisleri olsa ne yapacaktı, 146 kere mi bıçak saplayacaktı? Elinden mi kaçtı bütün o darbeler? Mahkeme heyetine göre “Sanık o an şuurunu kaybedip defalarca vurmuş”. Buyurun gene geldik kırk yıllık “cinnet” bahanesine. Bundan daha tehlikeli bir şey olamaz, o kadar basit ki, öldür ve cinnete sığın.
Bir tek kadın hâkim karşı oy kullanmış bu kadın katillerinin ekmeğine yağ süren gerekçeye ama ne fayda. 37 yaşında bir kadının hayattan koparılması, üç çocuğun annesiz kalması, üstüne bir de gözleri önünde anneleri katledildiği için ömür boyu baş etmeye çalışacakları travma sızlatmıyor mahkeme üyelerinin yüreğini de “Şuurumu kaybettim” diyerek boynunu büken bir katile hiç kıyamıyorlar.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024