Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sonra “vurması” en kolay insanların hayvan hakları savunucuları, vejetaryenler, veganlar olduğunu söylediğimde şaşıranlar oluyor. Asıl kendilerinin et yemez kürk giymezlerin hışmına uğradıklarını söyleyenler bile çıkıyor. Hâlbuki ikisi birbiriyle kıyas kabul etmez, birisi bir kere baştan “azınlık” kabul ediliyor, daha sözünün hükmü yok, hışmından ne olacak? Koskoca profesör doktor, karşına geçip “tahıl beyinli” diyor sana, ötesi var mı?

Hayır bir de aynı şekilde karşılık vermek de zor. İnanmayana denemesini öneririm. Birini ava gittiği ya da kürk giydiği için eleştirin ve görün. “Anormal” damgası yiyeceksiniz ve eğer Panter Emel değilseniz, mümkün değil aynı sertlikte cevap veremeyeceksiniz. İşin doğasına aykırı, karşınızdaki canlıya saygı diye bir şey var düşüncenizin temelinde çünkü. Kırk fırın ekmek yemeniz lazım bu derece benmerkezci yanıtlardan bir dağarcık oluşturabilmek için.

Haberin Devamı

Bakınız, Bülent Ersoy’un kürküne “dil uzatanlar”a verdiği cevaplar. Yeni bir şey değil, biliyorum, o istediğini giyiyor, istediğini söylüyor, bir dokunulmazlık zırhı var artık. Bu vesileyle de tekrar ettiği, kendisinin Ağrı Dağı’nda oturup ayaklarını salladığı, aşağıda yuvarlanıp giden biz fanilerden gelen sinek vızıltılarının o irtifaya ulaşmadığı yolundaki görüşlerine gerçekten saygım var. Ne güzel, kişinin kendisinden bu derece memnun olması. “İnsan kendisini beğenmezse çatlar” diye atasözümüz var, kim tutar onu, kaç yılın Bülent Ersoy’u?

Lakin konuyu “normallik anormallik” düzlemine taşıyınca o can sıkıcı oluyor. Gönül isterdi ki bu tanımları yapan Bülent Ersoy olmasın, hiç değilse o kendisi gibi düşünmeyenleri yaşamayanları “anormal” ilan etmesin. Ama hakikat gönülden geçen gibi değil, onu da biliyoruz epeydir. Bülent Ersoy da rahat rahat “Ben bu insanların normal olmadığını ve hasta ruhlu insanlar olduğunu düşünüyorum” diyor. Ve tabii açıyor; kim bunlar? “Bu tip insanlar hayvanla öpüşen, salyalarıyla oynayan insanlar ama yine de saygı duymak gerekir”.

Neyse, Allah razı olsun diyelim, saygı duymaktan yana. Olmasa neler diyeceğini tahmin etmek güç. Bu “anormalliğin” sebebine dair de bazı tahminleri var elbette. “Acaba” diyor, “evlenip çocuk sahibi olamayıp bir köpek ya da kediden mi
haz duyuyorlar?” Tabii kendisi yaşamadığından herhalde - bilemiyormuş
o psikolojiyi. Ama “normal” olmadığından emin.

Haberin Devamı

Öyle ya, sen süsleneceksin diye bir hayvanın öldürülüp derisinin yüzülmesini doğru bulmamak anormal. Spor olsun diye bir canlının katledilmesine karşı çıkmak hastalıklı bir psikolojinin ürünü. Hayvanların bu dünyada yaşama hakkının seninkinden aşağı kalmadığını düşünmek delilik.

Normal olanı, “bir tek ben mühimim bu alemde, benden sonra tufan” deyip her fırsatta kan akıtmak, bütün türlerin kökünü kurutmak. İnsana yakışan bu, kediden köpekten değil kan dökmekten, can almaktan haz duymak. Kendin evlenip çoluk çocuğa karışıp başka canlıların çocuklarını öldürmekte beis görmediğin zaman “normal” insan oluyorsun, ne mutlu sana.