Hem göze hem tene hitap eden özel bir kumaş o. Görkemli mekanları, geçmişi, tarihin tozlu raflarını hatırlatır ağırlığıyla. Özel bir geceye tüm gösterişi, ciddiyeti ve zarafetiyle damga vuran kadife, bu sezon altın çağını yaşıyor. Annelerimizin gardırobundan çıkıp günlük hayatın en kurtarıcı parçalarına hayat veriyor.
Her zaman çok sevdiğim ve şık bulduğum kadifeyi birbirinden farklı renklerde ve çok rahat parçalarda hayatıma sokalı birkaç hafta oldu. Üzerimden çıkarmıyorum diyebilirim. Eşofmanı hatırlatan bol bir pantolonla sofistike bir görünüm yakalamanız pek de kolay olmayacaktır. Ama kumaşı kadifeyse, hele de ışıl ışıl bir renge sahipse ve bir de doğru kombinlendiyseniz sonucu tahmin etmek zor olmamalı!
Pijama pantolonlar, İspanyol paçalar, salaş bluzlar, yelekler, fularlar, elbiseler, blazer ceketler… Mutlaka dolabınıza, vücudunuza en uygun olan parçayı ekleyin ve teninize bu eşsiz hissi yaşatın. Hem çok rahat hem de sıcacık günler sizi bekliyor. Renk konusunda tavsiyemse kesinlikle zümrüt yeşili!
YEŞİLLENİN
Zümrüt yeşili demişken; özel bir parantez açmamak olmaz. Yeşil benim için her zaman çok özel bir renk olmuştur. Doğanın, huzurun rengidir. Ve kendime en
Trendler, mevsimler, yıllar… Hiçbir şey ona meydan okuyamaz. Siyah, biz kadınların her yaşta, her mevsimde, trend ne olursa olsun vazgeçilmezidir. Ne parça giyerseniz giyin,
eğer rengi siyahsa iyi görüneceğinizin
garantisi yüzde 100’dür.
Siz de benimle aynı fikirdeyseniz güzel bir haberim var. Kurtarıcı niteliğindeki parçaları bünyesinde barındıran BlackorBlack markası sadece siyah renkte ürettiği tasarımlarıyla hayatımıza yeni bir ‘renk’ katıyor… Özellikle koşturmalı şehir ve iş hayatında her gün ne giyeceğini düşünmek gerçekten zor.
Bu süreçte kadınlara doğru alışveriş yapmalarını, birçok farklı şekilde kombinlenebilecek zamansız parçaları tercih etmelerini öneriyorum. İşte burada devreye BlackorBlack giriyor. Hem tasarımları hem renkleri zamansız… Elbiseler, tulumlar, paltolar… Kumaş kalitesini ve kalıplarını bizzat incelemiş biri olarak şiddetle tavsiye ediyorum. Siyahlara bürünmenin tam sırası…
Küçük siyah elbise
Bu konuya değinmeden olmaz tabii ki… 20’lerde Coco Chanel tasarımlarıyla hayatımıza giren ve her geçen dönem yerini daha da kalıcı ve önemli kılan küçük siyah elbise bugün de kadınlar için en özel üniforma. İster günlük bir kombin, ister özel bir
Dünyaca ünlü tekstil fuarı Premiere Vision, mart ayında İstanbul’da gerçekleşecek yeni organizasyonu için ünlü bir tasarımcıyla iş birliğine imza attı. Moda ve tekstil sektörü için çok önemli olan, tüm dünyanın tanıdığı bu tür büyük fuarların ülkemizde gerçekleşiyor olması gerçekten çok anlamlı… Ve tabii ki başarımız, gururumuz olan tasarımcılarımızla işbirliği yapmaları da.
Ekim 2015 fuarı için Arzu Kaprol’le işbirliğinin ardından Mart 2015 fuarı için yeni marka elçisi genç yaşına rağmen büyük başarılara imza atan Bora Aksu!
Ülkemizde moda sektörünün gelişimi adına daha nice organizasyonlara ve iş birliklerine...
Bu sabah yağmur var İstanbul’da
Bu sonbahar yağmurlara teslim oluyoruz. Yağmuru kim sevmez? Hele de sonbahara ne yakışır! Tabii denize karşı kahvemizi içiyorsak…
Özellikle biz kadınlar için yağmurlu havada giyinmek çok zordur! Ayaklar, saçlar, kıyafetler koruma altına giriyor. Rengarenk bereler hem saçınızı yağmurdan koruyacak hem de sıcacık tutacak. Bu yıl kafanıza renkli, eğlenceli bereden başka bir şey takmayın!
Tabii ki ayaklar en önemlisi… Yağmur çizmeleri olmazsa olmazımız. İster renkli, ister klasik bir siyah. Ayaklarımız güvende… Kalın
Deri Tanıtım Grubu’nun Türk derisini ve Türk tasarımcıları dünyaya duyurmak için verdiği destek tüm hızıyla devam ediyor. Milano Moda Haftası sırasında benim de ziyaret ettiğim The Leather Age - Anatolia projesiyle başta Hatice Gökçe olmak üzere birçok farklı tasarımcının farklı işleme yöntemiyle ortaya çıkardığı tasarımlar sergilenmişti. Dünyanın dört bir yanından gelen moda insanlarının beğenisine sunulan bu projede Hitit, Lidya, Arzawa, Frig, İyon, Urartu, Asur ve Troya gibi bu topraklar üzerinde yaşamış sekiz medeniyetin deri yüzeyinde yansımalarını görmüştük.
Hem kültürümüzün, hem Türk derisinin, hem de tasarımcılarımızın tanıtılması açısından oldukça önemli olan bu projeyi, yine Milano’da gerçekleşen başka bir proje takip ediyor. 14 Türk tasarımcı (Ayşe Deniz Yeğin, Benan Bal, Bilge Köprülü, Burçe Bekrek, Duygu Ergör, Giray Sepin, Gülçin Çengel, Hande Çokrak, Melis Yıldız, Mikail Arasan, Murat Aytulum, Pelin Dumlu, Safa Şahin, Sezgi Beşli) ile yapılan iş birliği sonucu ortaya çıkan tasarımlar Milano’nun simgesi Duomo Katedrali’nde sergileniyor. Ay sonuna kadar sergilenecek projenin fotoğrafları ise Tamer Yılmaz’a ait.
Kapalıçarşı açılımı
Hepiniz yurt dışına
Her defilesi ayrı bir hikaye, ayrı bir senaryo… Moda dünyasının merakla, heyecanla beklediği şovlara imza atan ve en çok konuşulan moda evi olmayı başaran Chanel, bu kez de farklı bir konseptle karşımızdaydı. Konuklara gönderilen davetiyelerden, defile alanına konumlandırılan gişelere, modellerin kullandığı valizlere kadar Grand Palais’da gerçek bir havaalanı kuruldu. Yaratıcılıkta sınır tanımayan Karl, bizi bu yaz rahat bir şıklığa doğru yolculuğa çıkarıyor. Gözünü maviliklere diken tasarımcı yeni sezonda Chanel’in klasik kesimlerini, tüvit ceketlerini sportif, rock-chic aksesuarlarla metalik dokunuşlarla harmanlıyor ve yarattığı galaktik etkiyle bizi başka bir gezegene davet ediyor adeta. Kalkış için hazır mısınız?
Sokak stili
Moda haftalarının dikkat çeken detaylarından biri de sokak modası tabii ki. New York, Londra, Milano, Paris moda haftaları bu yıl yine birbirinden şık, dikkat çekici stillere sahne oldu. Milano’da bizzat tanık olduğum kadarıyla, sokak stili fotoğrafçılarının kadrajına girmek için gereken detaylar var.
Daha önce yazar arkadaşım Bihter Ayyıldız’ın da değindiği üzere; özensiz bir saç ve dikkat çekici güneş gözlükleri olmazsa olmaz detaylardan. Doğal
Paris Moda Haftası’yla devam eden moda rüzgarına kapılmadan önce, sizi Milano’ya geri götürüyorum. İşte Milano Moda Haftası’nda koleksiyonlarını inceleme fırsatı bulduğum ve hayran kaldığım markalarla tasarımcılar:
Modern zaman masalı
İlk günün benim için en önemli şovu olma özelliğini taşıyan Gucci defilesini ne yazık ki izleyemedim. Büyük heyecanla gittiğim defile alanının kapısından döndüm. Bu aşamada tam olarak nedenini bilemesem de sanırım yoğun ilgiden dolayı bazı aksaklıklar yaşandı. Neyse ki, markanın showroom’unda Alessandro Michele’in büyülü dokunuşlarıyla ortaya çıkan ilkbahar / yaz koleksiyonunu yakından inceleme fırsatını yakaladım.
Bir koleksiyonda öne çıkan belirli parçalar olur. Fakat Gucci’de bu parçaları belirlemek söz konusu değil. Çünkü gerçekten her parça ayrı ayrı büyüleyici. Ve tüm parçalar kombinleme imkanı sunuyor.
Tasarımcının tek bir ilham kaynağı yok. Birçok farklı dönemden, kültürden etkilendiğini gözlemleyebiliyoruz. Tabii ki 70’ler ruhunun genel hakimiyeti başrolde. Ayrıca bağcıklı çizmelerde, çiçekli şifonlarda ve birçok detayda kendini hatırlatan 18’inci yüzyılın ilhamı Marie Antoinette dönemine gönderme yapılıyor.
Açıkçası her zaman
Geçen hafta da duyurduğum üzere size Milano’dan haberlerim var. Moda haftasını yerinde takip etmek üzere Milano’da gerçekten çok keyifli, bir o kadar da yorucu bir hafta geçirdim.
İşte Milano Moda Haftası boyunca katıldığım defile ve etkinlikler, yeni sezon koleksiyonlarında öne çıkan detaylar kısa notlarla karşınızda! Önümüzdeki hafta ise favorim olan üç markanın defile ve koleksiyon detaylarına yer vereceğim. Sakın kaçırmayın!
Zamansız bir parça
Benim için ilk gün ünlü İtalyan marka Brunello Cucinelli’nin ilkbahar / yaz koleksiyon sunumuyla başladı. Markanın showroom’unda gerçekleşen etkinlikte rahat bir şıklık başroldeydi. Beyazlar, ekrular, çizgi detayları, maskülen bir dokunuşla şıklığı vadediyordu.
Brunello Cucinelli’yle tanışma fırsatını da yakaladığım sunumda en sevdiğim detay maskülenliğe vurgu yapan; salaş bir eşofman altına, jean pantolona ve uçuş uçuş bir eteğe aynı şıklıkta uyum sağlayan blazer ceketlerdi. Rahatlığı ve cool görüntüsüyle öne çıkan ve radarınıza almanız gereken bir marka!
İkinci durağım, Vogue Italiave Camera Moda sponsorluğunda gerçekleşen ‘Who is on next?’ etkinliğiydi. Yeni tasarımcıları destekleyen ve onlara yeni bir kapı açma fırsatı tanıyan etkinlikte,
f
Ayşe - Ece Ege kardeşler Paris’teki defileleriyle moda dünyasında büyük ses getirdi. Ayşe Ege, “Gelişme söz konusu ama moda Türkiye için çok yeni” dedi
Paris, modanın sanatın merkez- lerinden biri. Dünyaca ünlü moda evlerini, tasarımcıları, markaları barındıran ışıklı bir dünya… Onların arasına girmek, adını yazdırmak… Düşünmek dahi ne kadar heyecan verici değil mi? Zaten beğenerek takip ettiğim DiceKayek markasının Paris’teki son defilesini izlediğimde gerçekten gururlandım. Ve bu iki harika kadınla mutlaka bir araya gelip hikayelerini dinlemeliyim dedim. Beni evlerinde ağırlayan Ayşe & Ece Ege’yle keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.- Hikayeniz nasıl başladı?
Ece Ege:Paris’teki Esmod’ta moda eğitimi aldım. Okuldan sonra sektöre nasıl gireyim diye yeni bir arayış içerisindeydim. İşe poplinden beyaz gömlekler yaparak başladım. İlk üç koleksiyon bu şekildeydi. Sonra alıcılar “Bunları nasıl kombinleyeceğiz” demeye başladılar ve bizim de rotamız hazır giyime doğru kaydı. Gömleklerin son koleksiyonunda Ayşe’yle çalışmaya başladık ve sonrasında da devam ettik. 1992 yılından beri DiceKayek olarak varlığımızı sürdürüyoruz. 1994’te Paris’te ilk defilemizi yaptık.