DEĞERLİ okuyucularım, Öcalan, geçtiğimiz ağustos ayında ne talep etmişti? Bayrağı, savunma gücü, parlamentosu, yasaları olan
bir Kürt Ulusu! “Bana, Amerika’nın Barzani’ye verdiği gibi bir federasyon deseler bunu kabul etmem.
Benim çözümüm bunu
aşıyor” diyordu!
Arkasından Murat Karayılan, Kandil’den defalarca dile getirdi, “Öcalan’ın söyledikleri dikkate alınmazsa çarpışmaya devam edeceğiz!”
Ama şimdi İçişleri Bakanı 13 Kasım’da Meclis’te yaptığı konuşmada Öcalan’ın talepleri ile ilgisiz, bir takım çok genel ve yüzeysel demokratik önlemler açıkladı. Ama gerek Kandil, gerek İmralı, gerekse DTP acayip bir sessizlik içinde. DTP, meclisteki görüşmelerde AKP ile işbirliğinde, muhalefete yükleniyor. Açıklanan önlemler “APO, PKK, DTP” üçlüsünü tatmin etmiş olabilir mi?
İçişleri Bakanı’nın açıkladığı bu önlemlere bir göz atalım:
- Birçok demokratik ülkede mevcut olan bağımsız bir Ayrımcılıkla Mücadele Komis-yonu ülkemizde de kurulacak.
- Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, bağımsız ve sivil bir İnsan Hakları Kurumu’na dönüştürülecek.
- Başta insan hakları ihlalleri olmak üzere kolluk güçleri hakkındaki şikâyetlerin izlenmesi, incelenmesi ve sonuçlandırılmasına yönelik Bağımsız Kolluk Şikâyet Mekanizması oluşturulacak.
- Yaylalara çıkış yasağının kaldırılması gibi idari tedbirler üzerinde çalışılmakta.
- Yerleşim birimlerine, yerel talep halinde eski isimlerinin verilebilmesine imkân sağlanacak.
- Siyasi partilerin seçim çalışmalarında vatandaşlarımızın kullandığı farklı dil ve lehçelerde seslenebilme imkânı verilecek.
- Orta vadede de geniş katılım ve mutabakatla çoğulcu ve özgürlükçü bir anayasa hazırlanacak. Bu yeni anayasa da mevcut anayasanın ilk üç maddesini muhafaza edecek. Bunun dışında bu anayasanın neleri değiştireceğine dair hiçbir belirti yok.
Eğer bu önlemler o “üçlü”yü tatmin etmiş de ondan susuyorlarsa o zaman sormak lazım: “Çeteler kurup, eline silah alıp, 40 binin üzerinde insanın ölümüne neden olacak kanlı terör, 30 yıldır bu açıklanan değişiklikleri elde etmek için mi yapıldı? Değdi mi onca kana, acıya?” Bu hesabı terör örgütüne soracak, ya da hükümete, “Bu önlemler bizi kesmez” diye seslenecek bir tek DTP’linin çıkmamış olması, size de garip gelmiyor mu?
Yok bu açıklananlar geçen yazımda da bahsettiğim gibi içine ilerde çok daha ileri bir takım değişikliklerin sarmalanacağı, “Hazmettire hazmettire” uygulanacakların ilk adımları ise onu da hepimizin bilme hakkı vardır.
Açıklanan önlemler talep edilenlerin çok, ama çok, gerisinde olduğuna göre, neden İmralı’dan, Kandil’den ya da DTP çevrelerinden tek bir hayal kırıklığı sesi çıkmıyor? Yoksa bundan sonra atılacak, bizim bilmediğimiz adımları onlar biliyor ve onaylıyor olabilir mi?
Bunun böyle olmadığına, olmayacağına, olamayacağına bütün kalbimle inanıyorum, inanmak istiyorum değerli okuyucularım.