Radyo Televizyon Üst Kurulu ve Başkanı, RTÜK Kanunu’nda olmayan bir yetkiyle televizyonlara ayar verebilir ya da yaptırım uygulayabilir mi?
Hayır…
RTÜK’ün görevi ne?
Radyo ve televizyonların yasalara uygun yayın yapıp yapmadığını denetlemek, yayıncılık ilkelerine uymayanlara yasanın öngördüğü yaptırımları uygulamak.
RTÜK’ün verdiği idari para cezaları veya yayın durdurma gibi kararlara karşın radyo ve televizyonlar için yargı yolu açık.
RTÜK, yargının onamadığı hiçbir cezayı uygulayamayacağına göre mutlak ve tek güç değil yayıncılık konusunda…
‘Kanallara uyarı’ mı?
Bu gerçekler ışığında gelelim bazılarının “medyaya uyarı” diye lanse ettiği RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in sosyal medya paylaşımına:
“Batı Karadeniz’de yaşanan sel felaketinde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Tıpkı orman yangınlarında olduğu gibi afet bölgesinden yayın yapan tüm kuruluşlarımızı basın etik değerleri çerçevesinde hareket etmeye davet ediyor, değerli medya kuruluşlarından doğru haber vermelerini ve dezenformasyondan kaçınmalarını rica ediyoruz.”
Ne var bu mesajda? İşte kutuplaşmanın bizi getirdiği nokta:
“Basın etik değerleri” hatırlatmasını “televizyonlara uyarı” diye lanse eden medya!
Öyle bir yetkisi yok
Gelelim RTÜK hakkında ortaya atılan bir başka iddiaya.
“Evlilik programlarını kaldıran RTÜK, bu sefer de cinsel istismar, cinayet ve aile içi şiddetin yer aldığı gündüz kuşağı programlarını kaldırmak için çalışma başlatmış!”
RTÜK, seyirci şikayetlerini dikkate alarak kanunların kendisine verdiği yetkiyle o alanda yeni düzenlemeler getirebilir, ama hiçbir programı kaldıramaz. Mevcut kanun uyarınca RTÜK, şayet yayın ilkelerine aykırı bir durum söz konusuysa “program durdurma” müeyyidesi uygulayabilir, ama hiçbir programı kaldıramaz.
“RTÜK program kaldıramaz, ama ağır maddi cezalarla kanalları yıldırabilir” diyenler olabilir. Amma ve lakin RTÜK’ün verdiği her karara karşı yayıncıların yargıda itiraz hakkı bakidir. Yargı da o cezayı onarsa demek ki sorun RTÜK’te değil, yayıncıdadır.
Kartları yanlış oynadı Yahudi prenses olamadı
Jimmy Fallon’un sunduğu ‘The Tonight Show’a görüntülü konuk olan Barbara Streisand, söyledikleriyle gündem oldu.
Lady Diana ile yolları kesişmeden üç sene önce Prens Charles’la bağış kampanyasında tanıştığını, Londra’da kaldığı otele Galler Prensi’nin kendisine bahçesinden toplanmış çiçekler gönderdiğini anlatan şarkıcı sözlerini şöyle sürdürdü:
“2019’da Hyde Park’ta konserimi izlemeye geldiğinde sahnede çok komik bir söz söyledim. Biliyorsun, kartlarımı doğru oynasaydım, ilk Yahudi prenses olabilirdim dedim.”
Barbara Streisand, Prens Charles’a bu sözü komiklik olsun diye mi söyledi yoksa iç sesi mi dile geldi? Onun kadar bir başka bilinmez de Buckingham Sarayı’nın Yahudi bir prensese izin verip vermeyeceği! ‘The Tonight Show’da söyledikleriyle İngiliz medyasının eline iyi malzeme verdi 79 yaşındaki Oscar’lı oyuncu.
Bunlara birkaç doz ‘insanlık aşısı’ şart
Şarkıcı Melike Demirağ, koronavirüs ve aşısı konusunda yaşadığı deneyimi attığı şu tweetle takipçileriyle paylaştı:
“Sevgili insanlar, aşıya şüpheyle yaklaşanları anlıyorum. Ama yoğun bakımlarda boğularak hayatlarını kaybeden insanları da görüp, duyunca bu hastalığın basit bir grip olmadığını görüyorum. 90 yaşındaki annem (Rüçhan Çamay) aşılıydı ve hafif atlattı. Burun burunaydık ben kapmadım. Aşı koruyor.”
H. S. adlı bir “yurdum insanı” bu tweete şöyle bir yorum yazdı:
“Annenin Kovid’den öldüğüne emin misin? Otopsi yapıldı mı? Nihayetinde 90 yaşında, kaç yıl daha yaşayacağını düşünüyordun.”
Yok artık…
Okuduğunu bile anlamayan böylesi kötü kalplilere Sinovac, BioNTech yetmez, senede birkaç doz insanlık aşısı da yaptırmak lazım!
GÜNÜN SÖZÜ
“Bir insanı kazanmak zaman meselesi, kaybetmek ise an meselesidir.” (Josh Malerman)