‘Evlen benimle’ ve Öncel’in evlilik sırları

“Altı senedir birileri, ‘Evlen benimle’ diyor. Tamam da, da’sı var işte. Yalnızlık Allah’a mahsustur, ama bizim gibi maddi manevi özgürlüğünü eline almışların kimseye ihtiyacı yoktur. İşin aslı bu.

Ayrıca çok sıkıcıyımdır, ciddiyetimi bilen bilir, sululukları sevmem. Okur da okurum, piyanonun başından kalkmam, gezip tozmadan ha bire çalışırım, evin içinde bir aşağı bir yukarı gezinirken sürekli mırıldanırım. Ömrümü adadığım bi’ mesleğim var; bu iş yaşa başa bakmaz, yazar da yazarım, şarkı yazmasam hikâye yazar, roman yazar, aranjman yaparım, dikiş dikerim, yün örerim, resim yaparım bir dakika boş duramam. Uykuda dinlenirim sadece.

Huysuz, titiz, düzen ve hijyen manyağı, zor beğenen biriyim; kolay değildir böyle insanlarla yaşamak. Kendime bile kalabalık geliyorum bazen senin haberin var mı bundan; yok. Ya işte bi’ de bunlar var, ‘Ona göre şekerim’ diyecektim de artık o kadar da yıkmayayım dedim hayallerini.”

Nazan Öncel’in, sosyal medyasından bu satırlar...

Şarkıcı, bunları yazdı ve söyledi de, takipçileri ne anladı?

Yorumlarda şarkıcının, “Kendime bile kalabalık geliyorum bazen” sözcüğünü beğenen birkaç kişi dışında ortak bir nokta bulamadım. Ertesi gün baktım Öncel, sadece bu sözü tweet olarak paylaştı. Sanatçı, bu sözü şarkı yaparsa hiç şaşırmam valla.

Sanatçının durup dururken çok özeline dair böyle bir paylaşım yapmasının sebebini ve satır aralarında aslında ne demek istediğini öğrenmek için işin uzmanlarına başvurdum.

Uzman Psikolog Yeşim Akıncı, şunları söyledi:

“İlişki yaşamak sağlıklı ruh dinamiğinin ürünüdür. Yetişkin ilişkisi beden, ruh ve zihin bütünlüğünü gerektirir. İlişki yaşayamayan, bağ kuramayan çoğu kişinin alt benliği ve geçmiş örgüsünde gizli gizli saklanmış Oidipus kompleksi, kendini sevmeme, kendine güvenmeme, problemlerini çözememe gibi sebeplerle pes etmiş kalabalıklar arasında yalnızlaşmış insan vardır.

Kişi kendini ne kadar sıkıcı ve huysuz diye tanımlıyorsa da aslında, ‘Bana emek ver, beni tanı, beni anla, beni sev’ diyordur. Kendini olduğu gibi sevecek bir insana denk gelmemiştir.

Ben ve öteki ilişkilerinde sevgi bağı kurmak ihtiyaçtan değildir, kendiliğinden oluverir...

Lakin işine ömür adamak da bir seçimdir. Nereden besleniyorsan kendini ona adarsın.

İlişki kurmak kaotik ruh halinden uzaktır, sanatçı olmayı ise kaotik ruh hali beslemektedir. Sanat karmaşadan beslenir.

İnsan insana ihtiyaç duyar duymaz ise kimseye bir açıklama yapmazsın ki.

Bize bu güzel şarkıları armağan eden güzel kadına onu olduğu gibi seven hayallerindeki bir sevgi diliyorum.”

Baştan uyarıyor!

Davranış Bilimleri Uzmanı Aşkım Kapışmak’ın konu hakkındaki söyledik-leriyse şunlar:

“İnsan kendisine nasıl davranıyorsa başkalarına da öyle davranır.

Sosyal hayattan izole oldukça, yaş ilerledikçe anneye dönüşür kadın.

Dış dünya, yani sosyal hayat ise babayı simgeler, erkeklerle ilişki kurma şeklini anlatır.

Uzun uzun kendini anlatması bilinme isteğini gösterir.

Bir yanı yalnız olmak istemiyor, diğer yanı da biriyle olup özgürlüğünün gitmesini istemiyor.

Konuşurken küçük bir kız çocuğuna dönüşüyor. Gelen evlenme tekliflerini anlatırken hoşuna gidiyor, bunları küçük flörtler gibi anlatması bir parça da evlenmek istediğini gösteriyor.

Kız çocuğu gibi konuşmasının sebebi, küçük yaşlarda anne ve baba ile yaşanılan zor anılar.

Gerçek duygusu şu; ilişki istiyor, ama baştan uyarıyor, ‘Saydıklarımı kabul edeceksen gel. Ben değişmem sen bana uyumlan’ diyor.

Dışı sakin, ama iç dünyası karışık.

Hijyen takıntısı ciddi çocukluk travmasını anlatıyor bize.

Ruh haline bakarsak; erkek evde değil uzakta olacak ve uzaktaki erkekle duygusal bağ kurulacak, o özlenecek, beklenecek ona şarkılar yazılacak.

Erkek eve girerse hijyeni bozar.”

GÜNÜN SÖZÜ

“Güneşin sana ulaşmasını istiyorsan gölgeden çık.” (Konfüçyüs)