Sharon Stone’un başrolünü Michael Douglas ile paylaştığı erotik gerilim filmi ‘Temel İçgüdü’yle (Basic Instinct) dünyaca ünlü bir seks sembolü ve idol olmasının üstünden 31 yıl geçti. Oyuncu o zaman 34 yaşındaydı, bugün 65’inde…
Stone, bu süreçte sadece yaş almadı, 2001’de dokuz gün süren beyin kanaması yüzünden adeta hayata ikinci kez “Merhaba” dedi.
2015’teki bir söyleşisinde beyin kanamasından sonra sahip olduğu her şeyi, ABD’deki bankacılık krizinde servetinin yarısını kaybettiğini söyleyen oyuncu, bu kez The Hollywood Reporter’ın Raising Our Voices (Sesimizi Yükseltmek) adlı etkinlikte ilginç açıklamalarda bulundu.
Oyuncu, beyin kanaması sonrasında felç olunca Hollywood’un kendisine sırt çevirdiğini iddia etti. 2001’de dokuz gün süren beyin kanamasının ardından, yedi yıl tedavi gören oyuncu, sağlığına kavuştuğunu ama kariyerinin hiç iyileşmediğini söyledi ve ekledi:
“Yedi yıl boyunca tedavi gördüm ve o zamandan
Robert de Niro, 79’unda yedinci kez baba olur da 83’ündeki Al Pacino, dördünce kez olamaz mı?
Allah’ın izni ve doktorların tıbbi yardımıyla neden olmasın!
Ancak çıkan haberlere göre Al Pacino, Noor Alfallah’tan (29) DNA testi istedi.
Bir erkek bir yılı aşkın süredir beraber olduğu, sekiz aylık hamile sevgilisinden karnındaki çocuğun kimden olduğunu öğrenmek için niye DNA testi ister?
Bir kadın, “Bir test yaptır da görelim babası gerçekten ben miyim?” diyen biri için niye çocuk doğurur?
Hangi açıdan bakarsanız bakın tuhaf!
Din, dil, kültür ve değerlerimiz çok farklı, o yüzden Al Pacino ile Noor Alfallah’ın doğal saydıklarını benim garipsemem normal.
Hadise’nin, ‘Söylemezsem Olmaz’ programı ile yorumcuları Bircan Bali, Seren Serengil ve Arto hakkında; hakaret, tehdit ve şantaj gerekçesiyle açtığı 50 bin liralık tazminat davasının duruşması yapıldı.
Hadise’nin avukatı Orhan Erol Müezzinoğlu’nun, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dilekçesinde yazdıkları şunlar:
“Türkiye’de bir pop star, ulusal kanalda her gün şantaj ve tehdide maruz kalmaktadır. ‘Skandallar kraliçesi’, ‘metres’, ‘vergi kaçakçısı’ ve daha birçok korkunç sıfat ile basın ve ifade özgürlüğüne ters düşecek yakıştırmalarla anılan vekilimi; toplum, elleri cebinde uzaktan izlemektedir.
Bu tecavüzün mahkemece durdurulmasını istiyoruz. Davalılar, müvekkilin şeref ve mesleki kariyeri ve itibarına sistematik bir şekilde saldırıda bulunmuşlardır. Müvekkilim, yapmakta olduğu iş nedeniyle çalıştığı kurumlar, iş anlaşmaları, toplum ve ailesi nezdinde sahip olduğu itibar ve saygınlığı zarar gördüğünden, 50 bin liralık manevi tazminatın davalılardan
“Ben demokrasiyi de sorguluyorum, vergi veriyorum, niye vergisini vermeyen ‘dağdaki çobanla’ benim oyum eşit mesela, niye?”
Manken Aysun Kayacı, bunu 7 Mart 2008’de söyledi.
Aradan 15 yıl geçti, Kayacı ortadan kayboldu, ama Müjde Ar, Pınar Kür ve Çiğdem Anad’la birlikte yaptıkları NTV’deki programdaki bu sözleri hâlâ insanların hafızasında...
Kayacı, 2021’de “Yeter artık, düşsünler yakamdan. O sözü söylediğimde 20 yaşındaydım. Söylediğim anda da pişman oldum” diye açıklama yaptı, ama her seçimden sonra belli bir kesim, kendi adaylarına oy vermeyenlere hakaret etmenin, onları aşağılamanın peşinde. 2008’de dağdaki çobanla kendi oyunun eşit olmasına itiraz eden sadece eski mankendi, şimdilerde sosyal medyaya bakın Aysun Kayacı kaynıyor.
2008’de Kayacı, demokrasinin verdiği eşit hakları sorguluyordu, bunlar karşı fikirde olanlara hakaret ve küfür yağdırıyor.
Sosyal medyada paylaşılan bir tweet üzerine, hafızamın beni yanıltıp, yanıltmadığını test etmek için Kayacı’nın o lafı ettiği
14 Mayıs’ta milletvekillerini belirleyen seçmen, 28 Mayıs’ta da Cumhurbaşkanı’nı seçti. Bu süreçte birkaçı hariç anket şirketleri ve siyasi tahminlerde bulunan astrologlar sınıfta kaldı. Yaptıkları açıklamaların tam tersi çıkan ne anketçiler ne de astrologlar Türkiye’den özür diledi.
Önümüzde yerel yönetim seçimleri var. Seçmenleri etkileyip, oy tercihlerini değiştirmeyi amaçlayan bu etki ajanlarının, 31 Mart 2024’teki seçimlerde aynısını yapması nasıl önlenir?
Astrologları bilemem ama öncelikle açıkladıkları anket sonuçları bilimsel hata payının çok ötesinde 7-8 puan farklı çıkan araştırma şirketlerinin sıkı bir denetimden geçmesi lazım. Kamu otoritesi, denetleme için yerli ya da yabancı ve bağımsız bir denetim kuruluşunu görevlendirmeli.
Kamuoyu araştırma şirketlerinin açıkladığı anketlerin iddia edilen illeri ve denek sayısını kapsayıp kapsamadığı, alınan cevapların doğru işlenip, işlenmediği kontrol edilmeli.
Şirket anketi, Türkiye genelinde bilmem
Avukat ve televizyon yapımcısı Armağan Çağlayan, 26 Mayıs 2023 sabahı şu tweet’i attı:
“Şimdi kafası hukuk mantığına göre çalışan birisi olarak, kafamın almadığı bir şeyi sormak istiyorum. Yeni seçilen milletvekilleri mazbatalarını alıyorlar. Hayırlı olsun. Peki, YSK kesin sonuçları açıklayıp, Resmi Gazete’de yayınlamadı. Neye göre, hangi sonuca göre mazbatalar dağıtılıyor? Resmi sonuç ilan edilmeden, hangi sonuçlara göre mazbata veriliyor? Bilen bir hukukçu büyüğüm bir izah edebilir mi lütfen?”
Konuyu bilen hukukçu büyükleri değil, ama bazı takipçileri, YSK’nın milletvekili seçimlerinin kesin sonuçlarını Resmi Gazete’de yayınladığını yazdı.
Çağlayan, bunun üzerine özür dilemek veya tweet’i silmek yerine şunu sordu:
“O zaman milletvekillerinin üç gün içinde TBMM’de yemin etmesi gerekmez mi?”
Türkiye, ilk kez böyle bir seçim süreci yaşıyor. 14 Mayıs’ta milletvekilleri belli oldu, ama
Kenan İmirzalıoğlu’nun konuk olduğu Ahmet Mümtaz Taylan’ın ‘Empati’ programında anlattıklarının çoğu haber oldu medyada... Programda oyuncunun anlattığı, ama haber olmayan bir konu, insanoğlunun gelecek planlarıyla gerçekleşen arasındaki büyük farkı göstermesi adına ilginçti.
Taylan’ın, “Oyunculuk çocukluk hayalin miydi? Oyuncu olmak isteseydin baban kızar mıydı?” sorusu üzerine İmirzalıoğlu, önce adının nereden geldiğini anlatarak, yanıt verdi.
Babasının çok sevdiği oyuncu Kenan Pars’ın ismini kendisine verdiğini açıklayan İmirzalıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocukken oyunculuk diye bir şey aklımda yoktu. Hatta üniversitede matematik okurken bile yoktu. Şöyle bir anım var, matematikte (Yıldız Teknik Üniversitesi) okurken Levent adında bir arkadaşım vardı. Sinemaya, tiyatroya çok düşkündü, giderdi, izlerdi.
Pera Sanat açılmıştı, orada yönetmenlik dersleri almayı düşünüyordu. Levent’e, ‘Oğlum biz analitikçi insanlarız, ne işin var orada? Biz
Yeğenleri Cemal Erhan Saydam ve Evren Saydam’ın, Seyfi Dursunoğlu’nun tüm mal varlığını, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışladığı vasiyetnamesinin iptaline ilişkin açtıkları dava üç yıl sonra sonuçlandı.
Mahkeme, ‘Huysuz Virjin’in vasiyetnameyi imzalarken, akli dengesinin yerinde olmadığını iddia eden iki yeğeninin talebini reddetti.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), vasiyetnamenin iptaline ilişkin açılan davanın, İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce reddedilmesini sosyal medyadan duyurdu:
“... Eğitimin ve eğitimde fırsat eşitliği sağlanmasının toplumsal gelişmemizde çok önemli bir payı olduğu bilinciyle yaptığı bağış ile gelecek kuşakların yolunu aydınlatan, Cumhuriyet’in kazanımlarına ve çağdaş yaşam değerlerine duyduğu inançla örnek bir sanatçı olan Seyfi Dursunoğlu’nu bir kez daha saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.”
Bu açıklamadan anladığım şu:
ÇYDD, Seyfi Dursunoğlu’ndan kalan mirası eğitimde fırsat eşitliği yaratmak amacıyla çocuklara burs olarak kullanacak.
Seyfi Dursunoğ