Almanya, Rusya, İngiltere ve Türkiye’de genç yaşta erkek şiddetiyle öldürülen dört kadının dramını anlatacak ‘Faint Sound’ belgesel filminin çekim-leri bitti.
Ülkeleri, kültürleri farklı, ama kaderleri aynı dört kadının belgeseli aslında bir öğrenci filmi… İngiltere Boston Üniversitesi’nde okuyan Chris Surnames, bitirme tezi olan filmin Türkiye çekimlerini aslında 2015’te yaptı.
Chris Surnames’in, Özgecan Aslan’ın ailesinden izin alarak 2015’te yaptığı çekimler, parasızlık yüzünden istediği gibi olmayınca, bu kez sponsor bulup geldi.
Üniversiteyi bitirme tezinin yanı sıra uluslararası belgesel festivalleri için çekmeyi planladığı film için iki yıl sonra istediği seti kurup, arzuladığı oyuncu kadrosunu oluşturan genç yönetmen, ilk çekimde olduğu gibi ikinci çekimde de Özgecan Aslan’ı canlandırma görevini, reklamların yanı sıra Şerif Gören’in son filmi ‘Ay Büyürken Uyuyamam’da oynattığı Özel Ata Koleji ikinci sınıf öğrencisi Maral Büyüksaraç’a verdi.
‘Faint Sound’ belgesel filminde, Özgecan’ın babası Mehmet Aslan’ı Erkan Can, anne Songül Aslan’ı ise, Aslı Öngören oynadı. Türkiye çekimleri hafta içinde biten filmin müziklerini Fahir Atakoğlu üstlendi.
AZİZ SANCAR BELGESELİNİ NEDEN KİMSE YAYINLAMAZ?
1997’den bu yana Amerika’da yaşayan Kuzey Karolina Üniversitesi öğretim görevlisi Aziz Sancar, Nobel Kimya Ödülü’nü kazandığında hepimiz çok sevindik.
O günden bu yana hakkında çıkan haberlere ve sosyal medyada yazılanlara bakın, hepsi bu yönde…
Aynı Aziz Sancar için Nebil Özgentürk, bir belgesel hazırladı.
Sancar’ın konuşmacı olarak gittiği her yerde kürsüye çıkmadan önce barkovizyonda gösterilen bir belgesel bu…
Belgeseli izlemedim, Özgentürk’ün sosyal medya hesabından yaptığı açıklamadan öğrendim bunu.
İşte belgeselcinin Türkiye’nin bir başka yüzünü ve de çıplak gerçeğini gözler önüne seren o açıklaması:
“Prof. Aziz Sancar’ın belgeselini yapmış olmanın gururunu yaşıyorum. Saatler süren sohbetimizden bölümler içeren, samimi duygu ve satırlarımızı eklediğimiz ‘Aziz Sancar belgeselimizin başlığı neydi biliyor musunuz?
‘Nobel’e uzanan yolculuk: Bilimin sonsuz ışığında Aziz Sancar.’ Belgeselimiz, Sancar’ın ABD’deki konferans ve toplantıları öncesi salon barkovizyonlarında İngilizce gösteriliyor. Bizde mi?
Belki şehire bir ekran gelirse ve güzel bir orman olursa yurdumuzda da gösterilecek.”
Onca televizyon kanalının olduğu Türkiye’de bugüne kadar Nebil Özgentürk’ün hazırladığı Aziz Sancar belgeselini alıp, yayınlayacak bir televizyoncunun çıkmaması garip, ama gerçek.
BİR TÜRKİYE KLASİĞİ!
Asırlarca birçok medeniyete ev sahipliği yapan topraklarda yaşadığımız için olsa gerek, her yönüyle zengin ve ilginç bir ülkedeyiz.
Elmayla armut mukayese edilir mi? Edilmez, ama onu bile yapıyoruz.
Boş yere havanda su dövmekte, keser gibi, hep kendimize yontmakta üzerimize yok.
Bardağın ya boş tarafına bakıyoruz ya da dolu kısmına…
“Yarısı boş, yarısı dolu” yerine, “Yarısı boş” veya “Yarısı dolu” demeyi seçiyoruz.
Üzerinde yaşadığımız toprakların bile kıymetini bilmiyoruz.
Üniversitesiz ilimiz kalmadı, ama 80 milyonluk ülkenin topraklarından çıkan bin 500 yıllık mozaiğin üzerindeki yazıları okuyabilen uzmanımız yok.
Onlarca üniversitenin, arkeoloji bölümünün olduğu bir ülkede, erken Roma dönemi yazılarını okuyabilen çıkmayınca, Yunan arkeologlar çözdüler yazıların sırrını.
Bilim ve klasik kültür adına her fırsatta popüler kültüre ve de yıldızlarına laf edenlerden biri de çıkıp, “Akademik bir ayıptır bu” demedi.