İnsanoğlu yaşadığı coğrafyanın kültürel derinliğiyle ne denli bağ kurarak derinleşirse buna bağlı olarak inançsal anlamda yükselir ve tüm bu çalışmalarının sonucunda da her şeyi bir şeye indirgeyerek herkesi şefkat, merhamet, tevazu ve saygıyla sarıp sarmalar. Bilgenin “Biliyorum” diyen değil, “Arıyorum” diyen olduğu hatırlandığında Anadolu, arayanlar için deniz gibidir. Bu denizde her gün bir başka noktada dalanlar ise dalgıçtır.
Sanat tarihi, arkeoloji, mitoloji, edebiyat, tarih, felsefe, bilim, dinler ve inançlar, sembolizmle tanımlanan tüm bu çalışma alanları dalgıç olarak isimlendirilen Anadolu bilgesi için birer dalma noktasıdır. Dünyanın diğer bölgeleriyle mukayese edildiğinde hiçbir bilge dalgıç Anadolu’da olduğu kadar ne daha derinlere inebilir ne de bu denli çok dalma noktası bulabilir.
Kültürel derinlik
Lakin ne derinlik ne de dalma noktalarının niteliği kendi başına önemli değildir. Önemli olan; tüm bu alanlar arasında bağ ve ilişki kurmaktır ki bu başarıldığında bilge özgürleşmiş olarak yükselmeye başlar. Bu çalışmayı gerçekleştirmiş ve akabinde daha da derinleştirme çabası içerisinde olan bir bilge için ırksal bir faşizan tutum söz konusu olamayacağı gibi inançsal bir isim ve sıfata da sığmayacaktır.
Bilge kültür dairesinde dalgıçtır, inançsal dairede ise âşıktır. Bilge, kültür ve medeniyet derinliğinde çalışırken karşısına çıkan tüm katmanlar arasında bağ kurarak bağnazlıktan kurtulduğu için inançsal çalışmalarında da Yaradan’dan başka hiçbir bağla bağlı olmayacaktır. Bilge, Yaradan’ın “Eğer benimleysen ve hiç kimseyle değilsen sen zaten herkeslesin” dediğini dolaylı olarak arar, bulur ve yaşar. Lakin tüm bu Yaradansal yükselişin sebebi kültürel derinliktir. Bilge için yeryüzündeki her şey mutlaka bir şeydir. Hem ilmi köken açıklaması itibarıyla hem de Yaradan’ın yarattığı her şeyin O’nun aşk kaynağından vücut bulmuş olmasından dolayı...
Öncelikle kültürel derinliği olmadığından, akabinde de doğal olarak kültürler arasında bağ kuramadıklarından, dolayısıyla da Yaradan’a yaşarken kavuşamadıklarından kimi kişiler her şeye genellikle hiçbir şey dediklerinden dolayı bağnazdırlar. “Her şey O’dur” diyenlerle “Her şey O’ndandır” diyenler arasındaki bu fark önemlidir. “Her şey O’ndandır” diyen bilge âşıklar yükselişlerinde “biz” demeyi bilirler ve akabinde derinlere dalmak için döndüklerinde de “ben” demeyi yeniden öğrenirler.
Aklıma gelenler
Ben demeyi bilmek; her koşulda nefsani olarak ben yerine sen diyebilmektir. Kişi normal ve anormal koşul ve ortamlarda ben ve bizin ne anlam içerdiğini anlayabilirse o denli daha derinlere gidebilir ve daha yükseklere çıkabilir, akabinde de her şeyi kucaklayabilir. Bilge kılıklı akbabalar ben ve biz derler ama ne benden ne de bizden haberleri vardır.
Kendi yükünü kendisi çekmeyerek Yaradan’ın adını anarak yükünü başkasına yükleyenler ne denli bağnaz ise geçmiş kültürünü reddedenler de o denli bağnazdır. Kadim, özgür, derin, yüce, bereketli Anadolu topraklarında kültürel derinliğe inebilenler ve hiçbir bağla bağlı olmadan sadece Yaradan’ın şefkat ve merhametiyle herkesi kucaklayabilenler için: Anadolu deyince aklıma ben yerine sen dedirten aşk gelir. Anadolu deyince aklıma Hitit güneşi, Selçuklu kartalı gelir. Anadolu deyince aklıma Roma ve Osmanlı Ayasofya’sı gelir. Anadolu deyince aklıma içi ve dışıyla Selimiye Camii gelir. Anadolu deyince aklıma Selene gelir. Anadolu deyince aklıma Yaradan’la olan tek başınalığım ve tüm insanlıkla olan birlikteliğim gelir.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024