Türkiye ekonomisini 2020 yılında neler bekliyor? İşte benim beklentilerim...
Çok değil, daha geçen hafta 2020 yılına dair ilk beklentilerimi paylaştığım “Çoktan seçmeli yılı! (I)” başlıklı yazımda “2020’nin küredeki en önemli olaylarının başında 3 Kasım’da yapılacak ABD Başkanlık seçimi geliyor.
Çin - ABD savaşında 1. Faz’ı Amerika lehine imzalamayı başaran Trump, seçim öncesi tıpkı diğer Cumhuriyetçi Başkan adayları gibi; İran veya başka bir ülkeyi hedefe koyarak askeri bir hareketliliğe kalkışabilir.
Bunun getirebileceği oynaklığı şimdilik dışarıda bırakırsak karşısına güçlü bir Demokrat aday çıkmadığı takdirde Trump “Yeniden Büyük Amerika” adına piyasaları şaşırtacak adımlar atabilir ve seçimi bir kez daha alabilir.
Trump yeniden seçilir ise dünyadaki “Trump oynaklığı” yine Twitter üzerinden her gün yaşanmaya devam edecek demektir” diye yazmıştım.
Son gelişmeler...
Daha bu yazının mürekkebi kurumadan ABD’nin Kudüs Kuvvetleri komutanı ve İran’da kahraman olarak görülen Kasım Süleymani’nin ölümüyle sonuçlanan füze/drone saldırısı ile 2020 yılının “oynak” geçeceği mesajını dünyaya vermiş oldu.
İran “çok sert misilleme” yapacağını ilan etti ve “Kırmızı savaş durumu bayrağını” göndere çekti! Askeri güçleri arasındaki farklardan dolayı İran’ın bir savaşa neden olabilecek hamlelerden ziyade, ABD’yi ve müttefiklerini sıkıntıya sokacak gerilla tarzı bir saldırı tarzı benimsemesi olasılığı daha yüksek!
Aslına bakarsanız 2020 ABD seçimlerini, İran’ın içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları dikkate alacak olursak; her iki ülkenin de ihtiyaç duyduğu “dış düşman - günah keçisi” ihtiyacı bir anlamda “karşılanmış” oluyor.
Süleymani’nin kişiliği nedeniyle İran’dan sert misillemeler gelebilecek olsa da bunun henüz Hürmüz Boğazı’nı petrol akışına kapatacak kadar sert olmasını beklemiyorum.
Hürmüz Boğazı sadece İran değil, boğazın karşı yakasındaki Umman, Kuveyt, Irak, İran, Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar için de en önemli petrol geçiş noktası.
Burada yaşanabilecek sıkıntılar mutlaka petrol fiyatlarını yükseltecektir. Ancak Hürmüz Boğazı’na yönelik riskler şimdilik sınırlanmış durumda zira, ne de olsa İran’ın da boğazdan geçen petrolün satışına (satabildiği kadarıyla) ihtiyacı var!
Dış politika önemli
ABD’nin Irak’ta Süleymani’nin ölümüne yol açan saldırısı sonrası; Doğu Akdeniz’de İsrail - G. Kıbrıs R.Y. ve Yunanistan arasında imzalanan EastMed doğal gaz boru hattı anlaşması, Libya - Türkiye arasında imzalanan deniz münhasırlık anlaşması gibi dış politikayı doğrudan ilgilendiren ana başlıklarıyla 2020 yılı da Türkiye için “çoktan seçmeli” bir yıl olmaya aday! ABD’yi mi, Rusya’yı mı seçeceğiz, İran/Irak’ı mı seçeceğiz, Suriye - Libya’yı mı seçeceğiz?
Geçen haftaki yazıma “Her tercih, aslında bir vazgeçiştir! Sevdiğim özdeyişlerden biridir. 2020 yılı da böyle bir yıl olacak” diye başlamıştım.
Yılın başlangıcı tam da bunu söylüyor! Bu yıl ülkenin dış politikası öncelikli olacak (2020’de bir erken seçim beklemiyorum!) ve bu politika da mecburen “çoktan seçmeli” olacak! Her tercihimiz, bir vazgeçiş olacak!
Doğu Akdeniz’deki “Gaz denklemi” ve beraberinde getirecekleri 2020’nin Türkiye açısından en önemli dış politika konularının başında gelecek.
Suriye iç savaşının sonuna gelindi. İdlib’den çıkarılacak radikal dincilerin nerede “nihai yerleşimlerine” kavuşacakları da bu yılın en azından ilk yarısında en fazla gündemimizi işgal edecek dış/iç politika konularımızın başında gelecek.
Tabii ki ABD’de seçim yılı olması bizi doğrudan etkileyen dış politika konularının başında gelirken, Rusya ile Suriye ve Libya’da nasıl bir mutabakata varacağımız, daha doğrusu mutabakata varıp varamayacağımız da bu yılın ana temalarından bir olmaya aday!
BÜYÜME HİKAYESİ YAZABİLECEK AZ SAYIDA ÜLKEDEN BİRİYİZ
Bu yılın şanslısının Borsa İstanbul (ve geçen hafta belirttiğim üzere lityum) olacağını tahmin ediyorum. Evet, dış politikada çok önemli belirsizlikler var; evet, kredi, borçlanma ve büyüme konusunda sıkıntılar yaşayacağız. Ancak büyü(ye)meyen dünya ekonomisi içinde “büyüme hikayesi” yazabilecek az sayıda ülkelerden birisiyiz.
Tarihte 3 kez 5.1 dolar seviyesini görülmüş, 2019’u 1.92 dolardan kapatmış BIST 100 endeksinin bu yıl daha iyi performans göstermesi ihtimali yüksek. Düşen faizler bankacılık sektörüne farklı açılardan yarayacaktır. TL yatırım alternatiflerinin getirilerinin düşmesi, negatif reel faiz tehditi(!) ile birlikte Borsa İstanbul öne çıkacak gibi.
Küresel büyümenin sınırlı olacağı, “hikaye yazabilen” ülkelerin/piyasaların/finansal ürünlerin sınırlı olacağı temel varsayımım nedeniyle içerideki hisse senedi piyasalarının bu yıl şanslı olacağını tahmin ediyorum.
BIST 100 endeksinde 2.60-2.70 dolar seviyelerine kadar bir yükseliş ihtimali teknik analizde görünüyor.
Özel sektörün finansman ihtiyacı
Bu yılın büyüme hedefi YEP’e göre yüzde 5, enflasyon hedefi yüzde 8.5! Yüzde 5’lik büyüme hedefi ile yüzde 0.8’lik cari denge açığı birbirleri ile çok tutarlı hedefler gibi görünmüyor.
Bu büyüme hedefinin daha büyük bir cari denge açığı getirmesi ihtimali yüksek.
Neden derseniz, ısınan/büyüyen ekonomi daha fazla dış ticaret açığı yaratacakken, İran - ABD gerginliği ile bu dış ticaret açığını kapatabilecek turizm gelirleri hedeflenen/arzulanan şekilde gerçekleşmeyebilecektir!
2019 sonu itibariyle zorunlu karşılıklar üzerinden bankalara sağlanan maliyet avantajı ile kredi büyümesi pompalandı! Kredi büyümesinin yılın ilk çeyreğinde aynı hızda sürmesi için yeterli dış kaynağa ulaşmada sorun yaşayabileceğimizden dolayı, kredi büyümesi ilk çeyrekte ister istemez düşecektir.
Taze kaynak girişi...
Devamında ikinci çeyrekte Hazine’nin yüklü iç borç itfaları nedeniyle sınırlı fonu talep eden “müşterilerin” artması nedeniyle faiz rekabeti artacaktır. Bunun da beraberinde mevduat/kredi faizlerinde yükselişi beraberinde getirmesi kaçınılmaz olacaktır.
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Ekim 2019 sonunda yapılan açıklamaya göre 2020 yılında 287 milyar TL’si iç, 65 milyar TL’si dış borç olmak üzere 352 TL’lik borç geri ödemesi olacak.
Buna karşılık da 9.6 milyar dolarlık dış, 299.6 milyar dolarlık da iç borçlanma planlanmış durumda. Bu borçlanmaların önemli kısmı yılın ilk yarısında yapılacak! Artan vergilere rağmen (Beraberinde tahsilat problemi de getiriyor!) artan bütçe açıkları ek borçlanma getirmeyeceğini varsaysak bile yılın ik yarısında kamu ile özel sektör borçlanma konusunda rekabete girecek gibi görünüyor.
Yurt dışından yeni/taze, kaynak/giriş olmadığı takdirde (CDS oranlarında 150 baz puan ve altına inilmediği takdirde zor görünüyor!) bu rekabetten özel sektörün yara almadan çıkması zor görünüyor. Bu nedenle özel sektör firmalarının yıllık finansman ihtiyaçlarını ya Hazine’den önce veya mümkünse yılın 3. çeyreğinde karşılayacak şekilde planlarını yapmalarında fayda var!
Kur ikinci çeyrekte hareketlenebilir
Gerek dış politikadaki olası gelişmeler, gerekse Hazine borçlanma trafiği ve de büyüyeceği varsayılan Türkiye ekonomisi açısından 2020’nin ikinci çeyreği kritik olacak!
ABD’de Trump’ın karşısına çıkacak Demokrat Parti adayı belirlenmiş, İran - ABD geriliminin iyiden iyiye tırmanacağı ve petrol fiyatlarına baskının artacağı bir çeyrek olacak. Bu dönemde dolar/TL kurlarında yukarı yönlü bir hareketlenme olmasını 6.42 - 6.52 bandına doğru görece olarak hızlı bir yükseliş olmasını tahmin ediyorum.
Dış politikadaki gelişmelerin mutedil hareket edeceği varsayımı ile sonraki dönemin yatay/ hafif yukarı yönlü seyretmesini bekliyorum. Diğer yandan olumsuz dış politika koşullarının (ABD yaptırımları, Suriye - Libya - İran - Irak - Doğu Akdeniz vd) ekonomik yan etkilerinin ortaya çıkması durumunda 7.22’lerdeki 2018 zirvesinin yeniden akıllara gelebileceğini düşünüyorum.
Parite tarafında yılın ilk yarısında 1.07 - 1.09 seviyelerine kadar gerileyebilecek zayıf bir euro dönemi yaşanırken, yılın sonlarına doğru 1.1630 - 1.1710 bandına kadar yükselebilecek “güçlüymüş gibi görünen” bir euro dönemi görebiliriz. (Euro/TL’nin hesabını size bırakıyorum!)