Sosyapatlık, genellikle çevresel faktörlerden kaynaklanan manipülatif ve aldatıcı davranışlar da dahil olmak üzere, antisosyal davranış ve tutum modelini ifade eden terimdir.
Sosyopatlık davranışlarının çok aşina oluncaya kadar tanımlanması güçtür. Sosyopatlar genellikle manipülatifdir, sıklıkla yalan söyler, empati eksikliği yaşar ve davranışlarının yanlış olduğunu bildiklerinde bile dikkatsiz ya da agresif davranmalarına izin veren zayıf bir vicdanları vardır. Nihayetinde sosyopatların tanımlayıcı özelliği derin bir vicdan eksikliğidir.
Sosyopat tanısı nasıl konulur?
Davranışları, aşağıdaki özelliklerden en az üçünü göstermelidir:
- Sosyal normlara veya yasalara saygı göstermezler.
- Yalanlar söylerler, başkalarını aldatırlar, takma adlar kullanırlar ve başkalarını kişisel kazanç için kullanırlar. Sosyapatların ilişkilerle ilgili yaptığı şeylerin çoğu, başkalarını kontrol etme ve istediklerini alma niyetidir. Unutmayın, tipik bir sosyopat ne hissettiğinizi tam olarak anlayamaz ve size zarar verdiğinde hiçbir şey hissetmez. Sosyapatlar narsist olma eğilimindedirler ve patolojik yalancıdırlar. Genellikle bir ilişkiyi kontrol etmek için gaslighting gibi psikolojik
Gaslighting, karşıdaki insana çeşitli oyunlar oynayarak zamanla kendisinden şüphe etmesini sağlamasına yönelik olan bir psikolojik şiddet, duygusal manipülasyon yöntemidir.
İngilizcesinden gaz ışığı, gaz lambası diye çevrilen bu kelimenin hikayesi ilginç bir tiyatro oyununa dayanıyor. Kelime, 1930’larda oynanan bir tiyatro oyunundan geliyor. Senaryoya göre Jack, karısı Bella'nın psikolojisini manipüle etmek için her gün gaz lambasının ışığını biraz kısıyor. Karısı “Bu lambanın ışığı azaldı mı?” diye sorduğunda ise sert bir şekilde karşılık verip kadını aşağılıyor. Böylece, Bella yavaş yavaş kendi aklından şüphe etmeye ve delirdiğini düşünmeye başlıyor. Sonuç olarak Bella'nın kendisine olan güvenini yitirmesini ve “Acaba kafayı mı yedim?” sorusunu sormasını hedefliyor. İşte bu nedenle duygu terminatörlüğünün adı gaslighting oluyor.
Gaslighting yapan bireyler, bir şeyi siz ona kanıtını gösterseniz bile yaptıklarını reddederler. Bu sayede kendi gerçekliğiniz hakkında sürekli şüpheye düşer, aklınızda “acaba”lar biriktirmeye başlarsınız ve kendinizi yetersizi hissederek mutsuz hissedersiniz. Gaslighting yapan kişi sizin beyninizi kendi mülkiyet alanı gibi kullanır. Geçmişte yaptıklarınız
Hepimizin hayatında ufak tefek takıntıları olmuştur. Arabanın kapısını kilitleyip birçok kez kontrol etmek, evden çıkmadan evin kapısını kilitleyip kilitlemediğini kontrol etmek, eşyalar simetrik olmadığı zaman rahatsız olmak gibi... Peki bu takıntılar hayatımızı kabusa çevirecek düzeyde ilerlerse, saatlerimizi takıntılar yüzünden kaybetmeye başlarsak? Eğer ki takıntılı düşüncelerimiz günlük rutinimizi bozacak düzeye gelmeye, belirgin bir sıkıntı verip kişiyi zorlamaya, yaşamla, kendisi ile ve çevresi ile ilişkisini bozmaya başlarsa Obsesif-Kompulsif Bozukluktan (OKB) söz edebiliriz.
Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB); insanların zihnini ve zamanını kemirerek insanların hayattan zevk alamamasına sebep olan ve ruhsal sağlığını önemli derecede etkileyen psikolojik bir hastalıktır. Obsesif- kompulsif bozukluk, kişinin kendi isteği dışında aklına gelerek tekrarlayan ve rahatsızlık verici düşünce, imaj ve dürtüler nedeniyle yoğun kaygı yaşadığı ve bu sıkıntıdan kurtulmak için bazı zihinsel eylem veya davranışları yapmaktan kendini alıkoyamadığı bir hastalıktır. Halk arasında ‘Takıntı hastalığı’ olarak da tanımlanmaktadır.
Takıntılar, insanın aklına istenmeden ve elinde olmadan gelen
Disleksi, özel öğrenme güçlüğü türlerinin en fazla karşılaşılan çeşididir. Disleksi yeterli zekâ, sosyokültürel fırsatlar ve bireye uygulanan eğitime rağmen verimli okuma becerisi kazanmada meydana gelen beklenmedik ve kalıcı başarısızlıktır. Disleksi bireylere göre farklılık göstermekte; bireyin yapısı, çevresel faktörler, aile desteği, aldığı eğitimin süresi ve etkililiği, bireydeki disleksinin yapısını değiştirmektedir.
Disleksinin belirtilerini şu şekilde sıralamak mümkündür;
* Konuşmayı öğrenmede gecikme,
* Harfleri ve onlara ait olan sesleri yeterince öğrenememe,
* Yazarken/Okurken harf atlama
* Harfleri birbirine karıştırma(b,d,p gibi)
* Rakamları ters yazma (3,6,9 gibi)
* ''6-9'', ''3-8'', ''7-4'' gibi harfleri birbirinden ayırt etmede güçlük
İnsomnia, uyku saatlerinde düzensizlik, ani gece uyanmaları, uyandıktan sonra tekrar uykuya dalmada güçlük, sabah çok erken saatlerde uyanma gibi belirtileri olan yaşam kalitesini ciddi anlamda etkileyen yeterli sürede ve dinlendirici uyuyamama hastalığıdır.
İnsomnia Belirtileri
- Uykuya geçmede zorlanma
- Uzun süre uykulu kalamama
- Çok erken uyanma
- Yorgun ve sinirli hissetme
- Gün içinde uykulu hissetme
Genellikle affetmenin, nefret edilen kişiyi suçsuz bulmak anlamına geldiğini düşünürüz. Oysa affetmek, geçmişteki olumsuz anıların yükünden kurtulmak, olumsuz duyguların yaşamımızı kontrol etmesine son vermek demektir. Affetmek sanılanın aksine, bir hatayı görmezden gelmek demek değildir. Geçmişte yaşadığımız deneyimleri unutmak anlamına da gelmez, tam tersi yaşananları bir ders olarak görmek ve aynı tuzaklara düşmemektir.
Affetmek, insanın kendi kendine verdiği en büyük sınavlardan biridir. Gururunu kırmış, destek vermesi gereken yerde yarı yolda bırakmış, yalan söylemiş, aldatmış birini ya da birilerini affetmek onlarla tekrar görüşmek anlamına gelmez veya onlara aynı cömertlik ve iyi niyetle yaklaşmak anlamına da... Onları affetmek tamamen kişinin kendisi için yapacağı en büyük lütuftur. Onların kırıklıklarını ve yaralarını yüklenmeden yola devam etmek için. Uzun vadede bu kişinin kendini de affetmesini kolaylaştırır. Başkasını affedemeyen kendi yanlışları ya da hatalarını affetmekte de zorlanır ve sürekli kendine hesap sorar ve kendi hatlarını da büyütür. Halbuki başkalarını affetmek kendini affetmek ve kendiyle barışık olmanın en güzel temiz yollarından biridir.
Nefret yaşamdan
İlişkinizde nefes alamadığınızı mı hissediyorsunuz? Partneriniz sizi durmadan eleştiriyor ve kendinize duyduğunuz güveni yok mu ediyor? Hayatınız onu mutlu etmeye çalışmakla geçiyor ve hep başarısız mı oluyorsunuz? Sosyal hayatınızdan uzaklaştınız mı? O halde, duygusal manipülasyona maruz kalıyor olabilirsiniz.
Bir ilişkide kadın ya da erkeğin diğerini duygusal baskı altına alıp, hareket alanını kısıtlamasına, emin olunan konularda bile sürekli bir tarafın haksız çıkması ve kendisini sinmiş hissetmesine duygusal manipülasyon denilmektedir.
Herkesi memnun etme çabası, olumsuz duygulardan kaçınma isteği, hayır diyememek, sınırlarınızın olmaması, öz güven eksikliği, kontrol edilme isteği duygusal manipülasyona uğramanızı daha hassas hale getirir.
Manipülatif bir karakterin temel özelliği aslında yaptığı bütün eylemleri partneri için yapıyor ve fedakarlıkta bulunuyormuş izlenimi yaratmasıdır. Her şeyin kusursuz bir yansımasının yaşandığı ilişkide; mutsuz olan tarafın mutsuzluğu basit yargılamalarla küçümsenmeye başlanır. ''Gerçekten buna mı kırıldın?'', ''Bunu düşündüğüne inanamıyorum.'' Kırgınlıkları bile küçümsenen kişi, kendisine duyduğu saygıyı ve güveni tümden
1- SAĞLAM BİR KİŞİLİK
Güvenilir ve dürüst olmalıdır. Yalan söylememesi, verdiği sözü yerine getirmesi gibi. Başkasına yalan söyleyen size de söyler, istediğini elde etmek için başkasını kullanan sizi de kullanır. Kişilik bozukluğu olan bireyleri tanımak kolay olmaz; toplumda kabul gören bir dış görünüşü olabilir. Sizin veya başkalarının güvenini kazanmada ustalaşmıştır. Tatlı dillidir. Büyüleyici sözler söyleyebilir. İstediğini elde etmek için ne diyeceğini çok iyi bilir, eğlenceli ve samimi davranabilir. O nedenle fark edilmeleri zordur. Ama evlendikten sonra(istediğini elde edince) birden değişmeye başlar. ''Evlendikten sonra düzelir, ben değiştiririm'' gibi sözlerle kendinizi kandırmayın. Çünkü sizin onun üzerindeki etkiniz azalır, onun da sizin için kendini düzeltme güdüsü düşer.
2- ÖZDEĞERİNİ ALGILAMA YETENEĞİ
Kendimle ilgili ne düşünüyorum? Nasıl biriyim? Diğer insanlarla ilişkim nasıl? Başarı ve başarısızlıkla nasıl baş ediyorum?
Öncelikle kendi ruh sağlığınızdan emin olmanız gereklidir. Kendi sorunlarınızı çözmeden bir ilişkiye girerseniz, ilişkiniz yalnızca kendinizi tamamlama çabalarınızdan öteye gitmez. Öz güveniniz yoksa kendinizi onaylatmak için