Adil Yıldırım

Adil Yıldırım

yazaradilyildirim@gmail.com

Tüm Yazıları

Bahar sahneyi hazırlar ve yaz gelince aşk perde der; ancak mevsimsel etkiler benzer olsa da âşık eden detaylar kadın ve erkeklerde tamamen farklıdır, nasıl mı?

Yaz mevsiminin tam ortasındayız ve konumuz yaz aşkları. Aşktan bahsederken betimlediğimiz duyguların hepsi yaz mevsiminde bulunur. Yaz aşkını hiç tatmamış birisinin hiç aşk yaşamadığı bile söylenebilir. Yaz aşkının ayak sesleri baharda kendini hissettirir; uzun ve yorucu bir kışın ardından insanın ruhu yeniden dirilişe geçer, canlanır ve yaşadığını hisseder. Bu durum bir çeşit hayata dönüş gibidir, doğanın uyanışı insanda muazzam bir yaşam sevinci yaratır ve farkında olmadan kendini aşka hazırlamaya başlar. Aşk bir çeşit görme kusuru olarak adlandırılır ya da çok yoğun bir halüsinasyon diyebiliriz. İnsanın böyle bir ruh haline geçebilmesi için mevsimsel koşulların onu hazırlaması önemlidir; dolayısıyla baharla bizi saran yaşam sevinci, aşk için sahneyi hazır hale getirir. Ardından beğenilme duygusunun insanı sarhoş eden etkilerini hissederiz; birinin bizi beğenebilmesi aklımızda bile yokken ilişki düşüncesini aklımıza sokar ve kendimize şunu sormaya başlarız: “Neden olmasın?”

Haberin Devamı

Erkeklerin gözünden 

İşin daha ilginç tarafı ise mevsimsel etkileri benzer olsa da âşık eden detayların kadın ve erkeklerde tamamen farklı olmasıdır, nasıl mı?

Aynı kadın gibi erkek de baharla birlikte başlayan bir yaşam sevinciyle yaza girer ve kendini aşka hazırlar; fakat erkeğin kadına âşık olması için öncelikle görsel olarak kadını beğenmesi gerekir, çünkü erkek görsele önem veren bir varlıktır. Kadının giyim tarzını, fiziksel özelliklerini ve beden dilini beğenirse yaz aşkına sürüklenir. Bu arada kadının ona ilgi göstermesi veya beğenisini dile getirmesi erkeği âşık etmez; çünkü erkek avcı ruhludur ve öncelikle o kadını bir yerde görmüş ve beğenmiş olması önemlidir.

Kadınların gözünden

Öte yandan, aşktan bahsettiğimizde kadınlarda durum genelde farklı işliyor; istisnalar kaideyi bozmaz, bu durumu bir kadın danışanımın cümleleri ile aktarıyorum: “İlk gördüğümde dikkatimi çekmeyen ne tarzını ne de davranışlarını çekici bulduğum bir adama âşık oldum; iki haftadır yoğun bir yaz aşkı yaşıyorum. Kendisiyle bir arkadaş grubunda tanıştım ve aslında başka birinden hoşlandım, fakat ilgili davranmadı, beni görmezden geldi. İlk başta dikkatimi çekmeyen beyefendi ise yoğun ilgi gösterdi, mesajlar atarak görüşme teklifini tekrarladı. Sanki uzun zamandır onu tanıyormuş hissine kapıldım. İlk baş başa görüşmemizde ise son derece yakışıklı olduğunu fark ettim. Acaba onu bana böyle gösteren ilgisi miydi bilemiyorum ama konuştukça ve görüştükçe ona âşık olduğumu anladım.”

Haberin Devamı

Yukarıda gerçek hayattan bir aşk hikâyesini kadın gözüyle okudunuz, oysa bir erkeğin ilk başta kendisine çekici gelmeyen bir kadına sonrasında kadının yoğun ilgisi nedeniyle âşık olması neredeyse imkânsızdır; bunun nedeni erkeğin görsel olmasıdır.

Hüzünlü bir özet

Tutkulu ve heyecanlı bir yaz aşkını erkek şöyle tanımlar: “Mükemmel bir macera oldu, yoğun heyecanı iliklerime kadar hissettim ve hayatım boyunca onunla yaşadıklarımızı unutamam, dehşet bir aşk yaşadık.”

Haberin Devamı

Peki, âşık olduğu kadın bu yaz aşkını nasıl tanımlar: “Eğer bu kadar çabuk bitmeseydi mükemmel olacaktı, onunla bir gelecek düşünmüştüm, kumsalda uzanırken planlar bile yaptık; birlikte günbatımını izledik ve el ele yürüdük. Beni sevdiğini söylüyordu ve daha önce hiçbir kadına karşı böyle hissetmediğini defalarca tekrarladı ama biteceğini bilseydim bu aşka başlamazdım.”

Tıpkı Ege’nin “Yaz Aşkım” şarkısında olduğu gibi hüzünlü bir özet yapacaktır.

Yaz aşkı herkesin ruhunda derin izler bırakır ama eğer aşktan yenik çıkan birisi varsa daha fazla beklentiye giren taraf olacaktır. Yaz aşkına sadece büyük bir heyecan ve deneyim olarak bakan taraf ise her mevsim başka bir aşka yelken açmaya devam eder.