Ülkemizde anne sevgisi arayan ve annesine en çok benzeyen kadınla evlenen erkeklerin sayısı son derece yüksek. Ancak, bir erkeğin ilişkisinde kendine bir anne modeli araması sağlıklı değil.
Tüm annelerin Anneler Günü’nü kutlarım. Anneler Günü vesilesiyle ilişkilerde anaç sevgi arayan ya da sadece anaç sevgiyle yaklaşan insanları irdelemek istiyorum. On iki senedir sürdürdüğüm ilişki koçluğunda karşılaştığım vakaları detaylı biçimde analiz ettiğimde, ülkemizde en çok anaç sevgi kavramı ön plana çıkıyor.
Bunu biraz açıklamam gerekirse; tanıştığı adamla flört ederken ve sonrasında ilişki aşamasında ona anne sevgisiyle yaklaşan ve daha önemlisi böyle bir yaklaşımda bulunduğunu fark etmeyen kadınların sayısı hiç de az değil.
Öte yandan, bu kadınların sayıca çok olmaları gayet normal; çünkü ülkemizde anne sevgisi arayan ve annesine davranış bakımından en çok benzeyen kadınla evlenen erkeklerin sayısı da yine son derece yüksek. Bu verileri ele aldığımız zaman klasik anlamıyla bir arz talep dengesi olduğunu görüyoruz.
Dominant anneler
Madalyonun her iki yüzünü ele alırsak; öncelikle sevgilisinden anne sevgisi almaya çalışan erkekleri değerlendirelim. Bu erkekler genelde çok dominant ve yönlendirici bir anne tarafından yetiştirildikleri için onların hayatındaki normal akış bu şekilde olacaktır; yani hayatlarına aldıkları kadın mutlaka onları yönlendirmeli ve hayati konularda karar alırken onlara akıl vermelidir, her zaman bunu ararlar.
Aynı zamanda bu tip erkekler, küçük yaşlardan itibaren kendi ayakları üzerinde durmak yerine anneleri tarafından korunup kollandıkları için yine eş olarak gördükleri kadının korumasına ihtiyaç duyar. İşin ilginç yanı, kendi hayatına sürekli karışılmasını ve kollanmayı tercih eden bu erkeklerin ideal eş bulma ihtimalleri son derece yüksektir. Çünkü ülkemizde bu şekilde, hayatında hep yardım ve koruma isteyen erkekleri tercih eden kadınların sayısı az değildir.
Birebir seanslarda çalıştığım kadın danışanlarımdan en çok duyduğum cümleler arasında şu yer alır: “Ben erkeği yönetmeyi seviyorum, benim lafımı dinleyen erkeği tercih ediyorum.” Bu ifadede dolaylı olarak bahsedilen anaç sevgiye muhtaç erkeklerden başkası değildir.
Bu tip erkeklerin kendi ayakları üzerinde duramamaları ve kaç yaşında olursa olsun anne sevgisine ihtiyaç duymaları, anaç sevgiyle yaklaşan kadınlar için biçilmiş kaftandır diyebiliriz.
Gelin-kaynana çekişmesi
Bu denklemde genelde kimsenin dikkat etmediği, fakat son derece çarpıcı bir açı daha vardır; o da erkeği küçük yaşlardan itibaren yönlendirmiş annesi ile gelin adayı arasındaki yoğun rekabet olacaktır.
Dünyanın hiçbir yerinde bizim ülkemizde olduğu kadar gelin kaynana programı yapılmamasının temel nedeni de budur. Doğumundan itibaren bir erkeği yönlendirmiş ve ona şekil vermeye çalışmış bir anne ile ileriki yaşlarda aile kurmak istediğinde, onu yönlendiren kadın arasındaki rekabet izleyicilerin ilgisini çeker.
Aslında aynı erkek üzerindeki bu iktidar çekişmesinde erkek dengeli davranmadığı zaman arada kalır ve eşini annesine karşı yeterince savunamaz. Çünkü annesinin uzun yıllardır kendisi üzerinde kurduğu yönetim biçimini reddetmesi pek mümkün olmaz.
Şartlar ne olursa olsun bir erkeğin ilişkisinde kendine bir anne modeli araması da sağlıklı değildir; birlikte olduğu kadın, kendisini böyle bir sorumluluk altına girmek veya ona anne sevgisi vermek zorunda hissetmeyebilir.
Bunu anlayabilen erkekler, ilişkilerinde anaç sevgi yerine paylaşım, uyum ve fedakârlık gibi faktörlere daha fazla dikkat eder.