Bir insan, sadece hak ettiğini düşündüğü ölçüde sevgiyi kabullenir. Sevilmeye alışık olmayan bir insan sizin sevginizi anlayamaz ve hatta bu durumu anlamsız bulacaktır.
Geçtiğimiz hafta bu köşeden sizlerle paylaştığım ilk yazımın ardından e-posta adresime gelen binlerce soru oldu ve bunlar arasından birçok insanın hayatına dokunabilecek konuları seçtim. İlişkiler üzerine bana gönderdiğiniz soruları yanıtlarken sizlere farklı bir bakış açısı sunmaya dikkat ediyorum. Aynı zamanda gizliliği korumak amacıyla ne isim ne de soy isim bilgilerinizi paylaşıyorum. Sorularınızı e-posta adresime iletebilirsiniz.
1- “Sosyal medyadan 3 aydır yazıştığım bir adamı nasıl tanıyabilirim?”
Gerçek şu ki sosyal medyadan yazışarak kimseyi tanıyamazsınız çünkü size asla gerçek yüzünü göstermez; özellikle böyle yüzeysel bir ortamda henüz görmediğiniz bir insanın yazdıklarını pek ciddiye almayın ve yüz yüze görüşme faslını bir an önce gerçekleştirin. Bu insan ile 3 defa yüz yüze görüşmek, yıllarca yazışmaktan daha fazla fikir verecektir.
2- “Sevgilim çocuklu boşanmış bir erkek; hâlâ eski karısıyla görüşmesi normal mi?”
Çocuklu boşanma ile çocuksuz boşanma arasında siyah ile beyaz kadar fark vardır, çünkü birincisinde ömür boyu iletişim devam eder ikincisinde ise bir daha hiç görüşmeniz gerekmez. Dolayısıyla bir erkeğin boşandıktan sonra çocukları sebebiyle eski eşiyle iletişimde kalması normaldir, öte yandan farklı konularda da sürekli eski eşini arıyor ve her fırsatta onunla görüşmeye çalışıyorsa bu durum pek normal değildir, hâlâ onu seviyor veya özlüyor olabilir. Eğer böyle bir şüpheniz varsa onu hemen uyarın ve eski eşiyle arasına mesafe koymasını söyleyin, uyarınız onda hiçbir etki yaratmıyorsa mesafe koyun ve bir süre iletişimi kesin.
3- “Eşim iyi bir adam ama benim alındığım konuları anlamasını istiyorum, ne yapmalıyım?”
Yapmanız gereken şudur: Erkek beyninde devrim gerçekleştirmek! Bunun kolay ya da zor olduğuna lütfen siz karar verin. Her geçen gün nöroloji bilimi ilerliyor ve yapılan çalışmalar gösteriyor ki erkek ve kadın beyin yapıları tamamen farklı. Özellikle kadın beyni daha yaratıcı ve aynı zamanda daha duygu odaklı çalışıyor, bu durumda erkeğin yapısal olarak bir kadının duygusal yoğunluğuna ulaşabilmesi neredeyse imkansız denebilir. Size daha pratik bir önerim var; onun sizi anlamasını beklemeyin siz ona bazı ipuçları verin, emin olun eşini istediği gibi yönlendiren kadınlar erkek beyninin son derece basit komutlarla çalıştığını bilirler.
4- “Aramızda kültür farkı var ama onu çok seviyorum, ne yapmalıyım?”
Bu soruyu 21 yaşında genç bir kadın okurum göndermiş; özellikle bu yaşlarda duygular yoğundur ve ilişkide mantık pek aranmaz, sadece sevginin her şey için yeterli olacağı sanılır ama belki de gençliğin güzel tarafı bu tip hayallere inanmaktır. İlişkilerde duygu ve mantık arasında muazzam bir denge olmalıdır. Bizim ülkemizde ailelerin iyi anlaşmaları ve kültürel yakınlık çok önemlidir, en azından zıt kültürler olmaması gerekir. Öte yandan ailesini karşısına alarak evlenen insanlarda boşanma oranı yüzde 78 olduğu için kültür farkını ciddiye alın ve evlenmeden önce iyice düşünün.
5- “Bir ilişkide en fazla kaç yaş fark olmalıdır?”
On yaş fark kabul edilebilir ancak daha fazlası risklidir; özellikle on beş ve üstü yaş farkı iki insanın zaman içinde birbirini anlamasını zorlaştırır ve aralarındaki uyumu zora sokar, dolayısıyla uzun vadeli bir ilişki istiyorsanız on yaş farkı geçmeyin derim.