Yeni yıla sayılı saatler kaldı.
Hayaller, umutlar, beklentiler bir kez daha tazelenecek. Temennilere yenileri eklenecek.
Peki, bu yeni temenniler ne olacak?
İşte bu kişiden kişiye, ülkeden ülkeye değişir.
Eminim ki bizim ilk 10’umuz ile farklı ülkelerin ilk 10’u arasında birbiriyle örtüşen temenninin sayısı üçü beşi geçmez.
Koronadan kurtulma, hiç tartışmasız, tüm ülkelerin ilk üçünde yer alıyordur.
Ekonomik sıkıntılar ve özellikle işsizlik, her ülkenin olmasa da yarıdan fazlasının ilk beşinde en ön sıralara oturacaktır.
Daha iyi bir eğitim ve daha iyi bir gelecek temennisi de tüm dünyanın ortak beklentileri arasında, tıpkı huzur ve güvenlik gibi.
Suyundan havasına, toprağından ürünlerine daha temiz bir dünya kimilerinin umurunda olmasa da pek çok ülkenin ilk beşinde hatta ilk üçünde yer alan temennilerden biri.
Savaşlardan, terörden, şiddetten, kötülükten arınmış bir dünya da özlemi çekilen ve her yeni yılda hatırlanan ya da hatırlatılan satır başları arasında yer almaya devam edecek.
Kişisel temennilere inildiğinde ise bazı farklılıklar öne çıksa da genel çerçeve benzer olacaktır.
“Her yıl birbirinin aynı, değişen ne var, bu safsatalardan hâlâ bıkmadınız mı?” diyenler mutlaka çıkacaktır. Oysa dünden bugüne çok şey değişti. Belki de değişmeyen bizleriz!
Nerelerden nereye?
Çağlar, eskiden yüzlerce hatta binlerce yılda bir değişirdi. Şimdi neredeyse her 10 yılda bir yeni bir çağa adım atıyoruz.
Bilgi, Endüstri, Bilim, Bilişim, İklim, Salgın Çağı derken şu an Yapay Zekâ Çağı’nı yaşıyoruz. Bir sonraki de muhtemelen Çip Çağı olacak.
Aklını ve bilimi kullanan ülkeler aldı başını gidiyor, diğerleri seyrediyor.
Geleceğe damga vuranlar ise bu değişimi yakalayanlar olacaktır.
İklim değişikliği günümüz dünyasının en önemli sorunlarından biri.
Batılı ülkelerde seçmenlerin eğilimini belirleyen konular arasında ilk sıralarda yer alıyor.
Karbon salımı, kuraklık ve kıtlık konusunda alarm verilmesi de bu yüzden.
Bu çerçevede bizde de gözden ırak önemli gelişmeler oluyor. Umarız devamını getiririz.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın adı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirildi. MEB de “Çevre Eğitimi” müfredatına “İklim Değişikliği”ni ekledi.
Ortaokullarda iki kademede, seçmeli olan “Çevre Eğitimi” dersi gelecek yıldan itibaren üç kademede, “Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği” adı altında uygulanacak.
İklim değişikliği, keşke seçmeli değil de zorunlu dersler arasına alınsaydı. Bundan daha hayati konu ne olabilir ki!
Daha da önemlisi bu dersi kim verecek, müfredatını kim hazırlayacak ve en önemlisi de kim sahip çıkacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri Töreni’nde yaptığı tespit ve vurgular ise fazlasıyla önemliydi:
“Batı ilimde, fende, teknolojide ileri noktalara ulaşırken, bizim geride kalmamızda nice adaletsizlikler, nice zulümler yanında kendi hatalarımızın, eksikliklerimizin de payı var. Dolayısıyla, hayıflanmak çözüm değildir.”
Boşuna hayıflanmak, kabahati hep başkalarında aramak yerine çuvaldızı arada bir de olsa kendimize batırarak bu süreçte “Kendi hatalarımızın, eksikliklerimizin de payı var” noktasına gelmek çok önemli.
TÜBİTAK, TÜBA, YÖK, üniversiteler ve ÖSYM başta olmak üzere devletin diğer kademeleri umarız bu özeleştiriyi iliklerine kadar hisseder ve gerekli önlemleri alırlar.
Eğitimin yeni yol haritası kesinlikle ve kesinlikle akıl ve bilim olmalıdır. Gelinen noktanın özeti budur!
Özetin özeti: Değişimi bekleyen değil, başlatan olacağınız bir yıl dileğiyle...