Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Üniversite bitirme tezimde “Eğitime yön veren kişi ve kurumlar”ı incelemiştim.

Çok çarpıcı tespitler vardı, en enteresanı ise Milli Eğitim bakanlarının eğitimle uzaktan yakından ilgilerinin olmamasıydı.

Daha sonra gazeteciliğe başlayınca, dönemin başbakanlarına, bu neden böyle sorusunu yönelttim.

Verilen cevaplar hemen hemen aynıydı:

Dışarıdan bir göz, her şeyi daha iyi görüyor, siyasi dengeler çok daha önemli, bakanlık siyasi bir makam, önemli olan alt kadrolar... Sonra, özel sohbetlerde de anladık ki özellikle koalisyon dönemlerinde, kimi belalı bakanlık diye kaçıyor kimi de arka bahçe yaratırım diye balıklama atlıyordu.

Haberin Devamı

Tek partili hükümetler döneminde ise hiçbiri bu kadar uzun iktidarda kalacaklarını tahmin etmedikleri için işi bilenden çok, durumu idare edecekleri göreve getirdiler ve sürekli bakan değiştirdiler.

Dünden bugüne değişen hiçbir şey yok.

Ak Parti’nin Milli Eğitim Bakanlarına bakalım:

Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik, Nimet Baş, Ömer Çelik, Nabi Avcı, İsmet Yılmaz... Bunlardan hangisi ömrünü eğitime adayan, eğitim sorunlarına vakıf ve ille de eğitim diyen biri?

Bakan oldukları gün eğitimle ilgilenmeye başladılar, bittiğinde de tüm ilgileri sona erdi!..

Eğitimin Ak Parti’nin yumuşak karnı olması biraz da bu yüzden değil mi!..

Yeni hükümet?

Yine, yeni bir kabine revizyonundan bahsediliyor.

Şimdiden ülkemiz için hayırlı, uğurlu olsun.

Kim alınır, kim atanır, bu elbette, Başbakan’ın, Cumhurbaşkanı’nın takdirinde.

Ama bir vatandaş, bir gazeteci olarak, bizim de naçizane tespit ve önerilerimiz olabilir. Olmalı da. Yoksa ileride sızlanmaya hakkımız olamaz... Çok uzun yıllardır eğitim ve bilimle, son yıllarda da, stratejik önemi nedeniyle, tarım ve turizmle çok yakından ilgiliyim.

Tüm gelişmeleri yakından izliyorum.

Diğer sektörlerin değerlendirmesini ilgili arkadaşlara bırakıyorum ama Eğitim, Bilim, Tarım ve Turizm’e baktığımızda, eğitime haksızlık etmişiz. Çünkü durum, diğer üç alanda da eğitimden çok daha vahim!

Elbette çok farklı nedenler vardır ama yine ilk sırada bakanların bu alanlardaki birikimi ve konuya verdikleri önem geliyor.

Haberin Devamı

Nasıl ki diplomayla doktor, mühendis, mimar, gazeteci olunamıyor ve kısa bir sürede işin hakkı verilemiyorsa, hiç aklınızda yokken, bir sabah, bakanlık koltuğuna oturduğunuzda da bakan olunamıyor, o yük, kolay kolay taşınamıyor.

Türkiye, eskisi gibi değil. Hemen her alanda, fazlasıyla, konusuna vakıf, vizyoner, donanımlı insanlarımız var.

Pek çoğunu üzümün çöpü, armudun sapı diye küstürdük, dışladık ya da hiç uzmanı olmadıkları alanlarda görevlendirdik.

Bu da bize sık sık patinaj yaptırdı ve mehter yürüyüşünde olduğu gibi iki ileri gittiysek, bir geri geldik... Eğitim, Bilim, Tarım ve Turizm’de dünden bugüne öylesine büyük hatalar yaptık ve çok önemli ayrıntıları pas geçtik ki her biri için onlarca makale yazılır.

Peki, anlattığımız bu durum sadece siyaset için mi söz konusu? Kesinlikle hayır.

Alın birimizi, vurun diğerimize.

Yıllardır, böylesi konularda her eleştiri getirdiğimizde, biri çıkıp, medya ya da Milliyet olarak, önce siz kendinize bakın, dese, ne diyeceğiz, demekten kendimi alamadım.

Haberin Devamı

Anlayacağınız, hiçbirimizin diğerimizden farkı yok... Zaten bir değişim olacaksa, bunu A’dan Z’ye hep birlikte gerçekleştirmeliyiz... Ha bu arada, Bilim ve Turizm bakanlıklarının bir yerlere yama olmaktan mutlaka kurtulmaları gerekiyor.

En önemli bakanlıkların böylesine göz ardı edilmesi kabul edilemez...

Özetin özeti: Yapacak çok iş var ama amatörce değil, profesyonelce!..