Üniversite sınavları için başvurular dün başladı.
En az iki milyon adayın başvurması bekleniyor.
Ve iddia ediyoruz, bu yıl da tıpkı geçen yıl olduğu gibi en az 300 bin kontenjan boş kalacak!
Çünkü gençler YÖK ve üniversitelerin kendilerine dayattıkları meslekleri değil, hayallerini süsleyen ya da mezun olduklarında iş bulabilecekleri meslekleri istiyorlar.
Oysa YÖK ve üniversiteler bunun çok ötesindeler...
Önceki yıllarda yaşanan tecrübelerden hiç ders aldık mı?
Kesinlikle hayır!
Açıklanan yeni sisteme, yayımlanan kılavuza, açılan yeni üniversitelere ve fakültelere bakıldığında, maalesef değişen hiçbir şey yok.
Umut tacirliği, devlet üniversitelerinin umursamazlığı ve vakıf üniversitelerinin daha çok kazanma hırsı aynen devam ediyor.
Oysa boş kalan her devlet üniversitesi kontenjanı fakir fukaradan alınan vergilerin heba olmasıdır.
Pek çok vakıf üniversitesinin adeta parayla diploma satar hale gelmesi ise hayallerin çalınmasıdır. Çünkü verdikleri diploma artık bir işe yaramıyor. Üniversite mezunu işsizlerin sayısı 5 milyonu çoktan aştı!..
İnsan gücü planlaması
Yıllardır yazıyoruz ama bunu kimseye anlatamadık.
Bizi, daha doğrusu, gençleri ne hükümetler anlayabildi ne de üniversiteler!
Ülkenin dört bir yanını üniversitelerle donattık.
Kötü mü oldu?
Kesinlikle hayır!
Hatta şu anda 190’larda olan üniversite sayısı 250’ye kadar çıkabilir!
Ama önemli olan, açtığınız bölümler, meslek yelpazesinin genişliği ve en önemlisi de insan gücü planlaması!..
Peki, bu konularda dünden bugüne bir gelişme var mı?
Evet demek mümkün değil!
Ülkemizde ve dünyada 10 yıl sonra hangi sektörler öne çıkacak? Hangileri yok olup gidecek? Devletin ve iktidarın bu konudaki öngörüleri ne? YÖK ve üniversiteler bu konudan ne kadar haberdar.
Hadi, hepsinin birbirinden haberi var, kamuoyu ve özellikle de gençler ne kadar bilgilendirildi?
YÖK, ÖSYM ve üniversitelerin görevi, öğrencileri sadece puanlarına göre sıralamak ve fakültelere yerleştirmek değil, onları hem kendilerine hem de ülkeye yararlı yurttaşlar haline getirmektir. Ama bu konuların o kadar uzağındalar ki kendilerine bile hayırları yok.
Hesap soran yok!
Olayın en garip tarafı ise kimsenin kimseden hesap sormaması!
Geçen yıl 350 bin kontenjan boş kaldı ve bunun ekonomik karşılığı on milyonlarca lira olmasına karşın bir Allah’ın kulu çıkıp da YÖK’e, ÖSYM’ye, üniversitelere hesap sormadı!
Sormadıkları için de bu yıl yine aynı tabloyla karşılaşacağız!..
Tanımlanmış ve eğitimi yapılan meslek çeşitliliği Batılı ülkelerde on binin üzerinde, bizde ise binin altında. İşte bu yüzden, yaşam kalitemiz yükselmiyor ama gel de bunu asıl işi bu olanlara anlat!..
Onlar hâlâ yüz binlerce işsiz mezunu olan alanlara diplomalı işsizler yetiştirmeye devam etsinler!
Akıl, bilim, vizyon ve planlama üniversitelerde olmayacak da nerede olacak?..
Bu konuda anne babalara çok önemli görevler düşüyor!
Çocuklarınızı sevmek ve onların geleceğini düşünmek, sadece dershaneye ya da paralı üniversiteye göndermek değil, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda, ileride iş bulabilecekleri doğru bir meslek seçmelerine yardımcı olmaktır.
Ateş düştüğü yeri yakıyor. İş bulamadığı için gözünüzün önünde eriyen evlatlarınız kesinlikle ne YÖK’ün ne ÖSYM ve üniversitelerin ne de başkalarının umurunda!..
Özetin özeti: Üniversiteye başvururken mezuniyeti de düşünün! Yoksa kendinizi, tam da kazandım derken, kaybedenler arasında bulabilirsiniz!