TEOG ve LYS gibi liselere ve üniversiteye giriş sınavlarının adil, seçici ve bir o kadar da güvenilir olması gerekir.
MEB, YÖK ve ÖSYM bunun için var.
Devlet adına güya onlar bu işi yapıyorlar. Ama her defasında ellerine yüzlerine bulaştırmanın ötesine geçemiyor.
Adil, seçici ve güvenilir bir sınavdan söz etmek mümkün değil.
İnsan gücü planlaması akıllarının ucuna bile gelmiyor.
Kişiye, devlete, millete yararı yok gibi.
Peki, o zaman bu kurumlar niye var, bu sınavlar niye yapılıyor?
Ne olur artık bu sorunun cevabını birileri versin ki ne olup bittiğini anlayalım...
Böyle sınav olmaz!
Kendisi de öğretmen olan bir TEOG annesinin feryadı, Türk eğitim sisteminin geldiği son noktayı çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.
Gelin önce ona bir kulak verelim:
“Sayın Güçlü, TEOGzede ve eğitimci bir anne olarak, yazınızı bir solukta okudum. Birkaç sene öncesine kadar, sınavlara öğrenci hazırlamış bir öğretmen olarak söylemeliyim ki sınav sistemi her geçen sene daha da arapsaçına dönüyor.
TEOG sürecimizde nelerden vazgeçtik, nasıl zorlu hazırlandık kısmına hiç değinmek istemiyorum.
Sadece 7 senelik lisanslı sporcu olan oğlumun, en sevdiği şeylerden biri olan spordan bile vazgeçmek zorunda kaldığını yazmadan edemeyeceğim. TEOG-1 gereksiz zor ve tartışmalı sorularla doluydu ve oğlum güzel bir başarı elde etti.
TEOG-2 ise ayırt edici hiçbir sorunun olmadığı, son derece basit bir sınavdı. Sonucunda 17 bin rakamı pek de şaşırtıcı değil. Ancak biz öğretmenlerin en temel bildiği şey, sınav hazırlarken, kolay, orta ve zor düzeyde sorular sorularak, bir sınavın seçici olma ilkesini ne yazık ki MEB sağlayamamıştır.
Emek veren, zor soruları da yapabilen öğrenciler ne yazık ki ayırt edilememiştir.
Tam bir sene önce Facebook’ta kurduğum ve üye sayısı 1000’i aşan TEOG Anneleri, 2016-2017 grubumuzda, zorlu süreci birlikte geçirdik.
Sınav bitince rahatlayacağımızı düşünmüştük ama yanıldık.
Birinci sayısının çok fazla olmasıyla, özel okullar burs oranlarını düşürdüler ve daha resmi sonuçlar açıklanmadan çoğu kayıtlarını kapattı.
Bize gelince, oğlum hayal ettiği liseye 3-4 yanlışla önceki senelerde rahatlıkla girilebiliyorken, bu seneki belirsizlikle, elimiz yüreğimizde, resmi sonuçları, yani 30 Haziran tarihini bekliyoruz.
Hepimiz çok gerginiz, hayal kırıklığı yaşıyoruz.
Daha yazacak aktaracak çok şey var...”
Kayıt işkencesi
TEOG tercih ve kayıt sürecinin önceki yıllardan çok daha can sıkıcı olacağını öngörmek şimdiden mümkün.
Sadece bir iki yanlışı olan öğrenciler gibi ful çekenler de hayalini kurdukları liselere çok kolay giremeyecek, aradıkları bursu alamayacaklar.
Neden?
Çünkü aynı koşullarda çok öğrenci var ama kontenjanlar ve burslar çok sınırlı!
Adil ve seçici bir sınav olsa, herkes kaderine razı olacak ama ortada öylesine şaibeler dolaşıyor ki hiç kimsenin içi rahat değil...
Üniversiteye giriş!
Liselere giriş böylesine kafa karıştırıcı da üniversiteye giriş farklı mı?
Alın birini, vurun diğerine.
İnsan gücü planlaması hiç kimsenin umurunda değil.
Yüz binlerce işsiz mezunu olan alanlara bile hâlâ hemen her yıl on binlerce yeni öğrenci alınıyor.
Diplomalı işsizler kervanına her yıl yeni yüz binler ekleniyor ama hâlâ bu durum hiç kimsenin, hiçbir kurumun umurunda değil.
Liseyi, üniversiteyi kazanmak ve bitirmek öylesine külfetli ve zor ki ödülü işsizlik olmamalı.
Ama gelinen nokta ortada.
Bir yanda yaşanmayan çocukluk ve gençlik yılları, öte yanda belirsizlik!
Allah sonumuzu hayırlı etsin...
Özetin özeti: Çocuklarımızı gerçekten de seviyor ve geleceklerini ciddiye alıyor muyuz? Yaşananlara bakıp da evet demek o kadar zor ki!