TAYYİP Erdoğan'dan sonra dün de erken seçimdeki olası rakiplerinden Fatih Belediye Başkanı Sadettin Tantan'la uzun uzadıya görüştük. Yaptıklarını yerinde gördük.
Onu yıllarca namuslu, gözüpek bir polis şefi olarak tanıdık. Sonra çirkinliklere daha fazla dayanamayıp Sapanca'daki köyüne çekilmesini izledik. Bir ara spora olan ilgisi nedeniyle Güreş Federasyonu Başkanlığı da yaptı. Tam unutuldu derken, son yerel seçimlerde Refah'ın kalesi, Doğan (Heper) Ağabey'in benzetmesiyle Türkiye'nin Vatikanı Fatih'te, seçimler, hile karıştığı gerekçesiyle iptal edilince onu ANAP adayı olarak gördük. Öylesine destek gördü ki, seçim şampiyonu Refah Partisi'ni kendi evinde ağır bir hezimete uğrattı. Ama bunun faturası kendisine ağır oldu. Hem REFAHYOL hükümeti, hem de Tayyip Erdoğan'ın başkanlığı döneminde destek yerine hep köstek gördü...
Bir gün arayla Erdoğan ve Tantan'la ilk kez böyle uzun uzadıya yüz yüze geldik. Hiçbir önyargısız söyleyebilirim ki, Tantan pek çok açıdan çok daha inandırıcı geldi. Her şeyden önce profesyonel bir politikacı değil, içimizden biriydi. İçi neyse, dışı da oydu. Dinlerken acaba söylediğinin ne kadarı doğru diye sizi şüpheye düşürmüyordu. Alışılagelmiş politikacılar gibi tantanayı sevmiyor, adeta kameralardan kaçıyordu... "Bir yerlere geleceksem bu birilerin inisiyatifiyle değil, halkın desteğiyle olmalı" diyor.
Tantan'ın Fatih'te RP'yi yenmesi boşuna değil. En az onlar kadar din konularına hakim, ama söylemleri ve dine yaklaşımı çok farklı. Arkasında Atatürk'ün "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" sözleri var. Attığı her adımda bilimin aydınlığından yararlanmış. Bu her halinden belli. İstanbul'un tarihi ve kültürel dokusunu bugüne kadar ondan daha iyi bilen, korumak ve yaşatmak için daha fazla çaba gösteren bir başka siyasi tanıdım desem yalan olur.
Eğer Tantan dobra dobralığı yüzünden çeşitli engellere takılmaz ve anakent belediye başkanı olursa, her şey bir yana İstanbul, o yüzyıllarca ihmal edilen görkemli tarihi ve kültürel hüviyetine kavuşur. Yenilenen Fatih'i gezerken hep bunu düşündüm...
Erdoğan'ı eğitimi ve çocukları unuttu diye eleştirmiştik. Tantan'ın bu konuda yaptıklarını yerinde görünce, demek ki, istendiğinde yapılıyormuş demekten kendimizi alamadık. "İrticanın karanlığından ancak bilimin aydınlığı ile kurtulabiliriz" sözlerini ispatlarcasına sarıklıların, cüppelilerin tam ortasına eğitim parkları yapmış. Başlangıçta kuşkuyla da karşılansa şimdi imamın, hacının, hocanın çocukları da bilgisayar kuyruğunda sıranın kendisine gelmesini bekliyor. Eğitim ve çocuklar için yaptıkları bu kadarla sınırlı değil. Fatih'teki tüm okullara her türlü desteği sağlamış, sponsorlar bulup spor salonları kazandırma aşamasına gelmiş. Dahası özürlü çocuklar, diyabetik çocuklar ve sokaklardan başka barınağı olmayan mini mini yavrular için tedavi ve rehabilitasyon merkezleri açmış. Oysa, Erdoğan bunlar benim değil Ankara'nın görevi diyordu...
Başkalarının aksine Tayyip Erdoğan'a ikinci kez için hiç şans vermiyordum. Tantan'ı ve diğer adayları tanıdıkça sanıyorum bu kanım daha da güçlenecek.
Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr