2023 sınav maratonu çoktan başladı. Önümüzdeki haftalarda olanca hızıyla devam edecek.
Toplam katılımcı sayısının bu yıl da 10 milyonu aşması bekleniyor.
Peki, bu gençlerimizden ne kadar sevinecek?
Örneğin üniversiteye girişte bu yıl 3.5 milyon başvuruyla rekor kırıldı. Bunlardan ne kadarı hayalini kurduğu üniversiteyi ve mesleği seçecek, ne kadarı mezun olduğunda öğrenimini gördüğü alanda iş bulabilecek ve hak ettiği ücreti alacak?
En iyimser tahmin yüzde 20-25.
Peki ya diğerleri?..
LGS’den KPSS’ye diğer başvuranlar için de durum farklı değil. Çok azı sevinecek, ötekiler de tıpkı önceki yıllardaki abi ve ablaları gibi karalar bağlayacak, hayata küsecek, en acısı da umudunu yitirecek.
Yukarıdaki tablo beş on yılın değil, son 50 yılın eseri.
İktidara gelen ya da iktidara aday olan her parti, her lider, bu kara tabloyu tersine çevireceğine, çocuklarımızı, gençlerimizi bu sınav baskısından kurtaracağına söz verdi.
Gelinen nokta ortada.
Sınav bataklığı çocuklarımızı yutmaya devam ediyor ve seçim öncesinde bu konuda büyük bir sessizlik hâkim.
Bu konuda bir şey söylemek için artık son saatler.
40 yıldan uzun bir süredir öğrenci, öğretmen ve velileri yakından izleyen biri olarak şunu bir kez daha ısrarla vurgulamakta yarar var:
Hâlâ vakit geç değil. Sınavların vadettiği umut tacirliğinden vazgeçileceğini, her çocuğumuzun ilgi, yetenek ve hayalleri doğrultusunda, ülkemizin insan gücü planlaması çerçevesinde, en doğru eğitimi alacağını ve kendisine bu yönde istihdam olanağı sağlanacağını duyurun, projenizi ortaya koyun ve inandırın. Bakın o zaman zerre kadar sandık derdiniz kalmayacaktır!..
Eğitim ordusu öğrenciyle, velisiyle, öğretim kadroları ve diğer paydaşlarıyla 50 milyonluk ezici bir çoğunluğa sahip.
Ortak paydaları da daha iyi bir eğitim ve daha iyi bir gelecek.
Bunu sağlamak da o kadar zor olmamalı.
Eğitimin önemine siz inanır ve ilk adımı atarsanız, emin olun onlar da sandığa koşa koşa gideceklerdir.
Pek çok ülkede pek çok politikacı bu güveni verdi ve ipi göğüsledi. Darısı bize.
En önemli görev
Politikacılar için nasıl ki en önemli görev vatandaşa hizmet ise vatandaşlar için de en önemli görev sandığa gitmek ve özgür iradeyle oyunu kullanmaktır.
“Benim bir oyumla ne değişir ki” yanlışına asla düşmeyin.
Nasıl ki damlaya damlaya göl oluyorsa, oylar da birer birer birikerek iktidarı belirliyor.
İleride derin pişmanlıklar yaşamak istemiyorsanız, bu önemli görevi mutlaka yerine getirmelisiniz.
Getirmelisiniz ki yanlış yapanlara hesap sorma hakkınız olmalı.
Demokrasiyi ve Cumhuriyet’i yücelten, vazgeçilmez kılan ve önemlisi de her birimizi diğer tüm farkındalıkları bir kenara iterek eşit hale getiren sandıktır.
Onun bize verdiği değerin, kazanımların ve gücün daha da artmasını ve kalıcı olmasını istiyorsak, üzümün çekirdeği, armudun sapı gibi ayrıntılara boğulmadan haydi sandığa.
Sandığa ambargo uygulamak, oyunuzu çifte mühür ya da benzeri bir tepkiyle geçersiz hale getirmek evet başkalarına da zarar verebilir ama en büyük zararı size verir.
Ne olur bu vicdani sorumluluktan kaçmayın, kendinizin ve ülkemizin geleceği için en doğru olanın ne olduğuna inanıyorsanız tercihinizi o yönde kullanın.
Hava, su, toprak, ekmek ne ise demokrasi de odur. Kıymetini bilelim.
Özetin özeti: Mutlaka sandığa gidin ve siz, siz olun. Vereceğiniz oyun, kendinizin ve ülkemizin kaderini belirleyeceğine inanın, gerisi gelecektir.
