MEB, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli çerçevesinde ilk ve orta okullarda “Yaşam Becerileri” projesi uygulayarak, öğrencilerin hayatlarını bilinçli, verimli ve planlı bir şekilde sürdürmeleri için gerekli olan temel becerileri kazandırmayı hedefliyormuş. Böylelikle öğrenciler günlük yaşamlarında karşılaştıkları zorluklarla başa çıkabilecek donanımlı bireyler olarak yetiştirilecekmiş!..
Aaa ne güzel diyenler olacaktır ama zaten bu dersler hep vardı ve kaldıran da bizzat MEB’in kendisiydi!
Cumhuriyetin ilk yıllarında herkes için Adab-ı Muaşeret, Kız öğrenciler için El İşi, Ev İşi, Ev Ekonomisi,erkek öğrenciler için de Tarım, İş Bilgisi ve İş ve Teknik Eğitim dersleri vardı. Uygulama Atölyesi olmayan okul yok gibiydi. Sonraları Bilişim Atölyeleri açıldı Bilişim dersleri konuldu. Çok iyi başladı, çok da yararlı oldular ama onlar da kapatıldı. Bugün geldiğimiz nokta ise üç, beş saatlik proje uygulamaları!..
Sınav odaklı eğitim sistemi Yüzünden iki yumurta kırıp karnını doyuramayan test ve tost kuşağı yetiştirmeye devam ediyoruz ve ondan vazgeçme yerine günü kurtarmaya yönelik projeler üretmeye devam ediyoruz. Üstelik daha önce bu konularda ne yapılmış diye hiç araştırmadan!..
Hâlâ zamanı gelmedi mi?
Okul öncesi eğitim konusunda da benzer gel-gitler yaşıyoruz.
Önemine ve zorunlu olması gerektiğine inanmayanımız yok gibi ama devamı gelmiyor!..
Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV), 30 yılı aşkın süredir bu konuda yeri göğü inletiyor. Hedefleri okul öncesini eğitimin artık zorunlu hale getirilmesi!
AÇEV’in, okul öncesi eğitimin yaygınlaşması konusundaki çabaları, ülkemizle de sınırlı kalmadı pek çok ülkeye de rol model oldular ama biz hâlâ anlamak için direniyoruz...
AÇEV’i Ayşen Özyeğin kurdu. Başta Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı Hocamız olmak üzere çok sayıda bilim insanımızın ve bu konuya duyarlılık gösteren kurum ve kuruluşların da içten desteğini aldı. Özyeğin’in bu konudaki çabaları, her zaman takdire şayandı, örnek gösterildi ve çok daha önemlisi yol gösterici oldu.
AÇEV’in temel kurulma amacı; gelişimleri risk altında olan çocukları, koruyucu ve destekleyici erken müdahale programları ile destekleyerek, yaşamlarındaki risk faktörlerini azaltmaktı ve büyük ölçüde de başarı oldular.
İlgili kurumlar ve kamuoyu, çalışmalarını
çok daha ciddi almış olsaydı, eğitimde, verimlilikte ve kalkınma sürecinde eminim ki bugünkünden çok daha farklı noktalarda olurduk!.
AÇEV’in hedefi sosyal ve ekonomik koşullar nedeniyle gelişimleri yeterince desteklenemeyen ortamlarda yaşayan çocuklar, anne-babalar ve genç kadınlardı. Ulaşabildiklerine kadarına ulaştılar. Bu sayede hayatları örselenmiş pek çok aileye can simidi oldular.
Genel Müdür Senem Başyurt ve dinamik ekibiyle yeniden sahalara dönmesi, eğitim ve öğretim olanaklarından yeterince yararlanamayan kırsaldaki aileler için çok büyük bir kazanım olacaktır.
Peki neden okul öncesi?
İnsanlar yaşamları boyunca öğrendikleri ya da kazandıkları davranışların en az üçte ikisini 0-6 yaş arasında ediniyorlar.Karakterleri ve fiziksel gelişimleri de yine o dönemde şekilleniyor. Bu yüzden, bu dönemde çocuklarımızın zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimlerinin tamamlanması için onlara ciddi bir destek sağlanması gerekiyor.
Okul öncesi eğitim alan çocukların sonraki eğitim hayatlarında ve yaşamın diğer alanlarında, okul öncesi eğitim almayanlara göre çok daha başarılı oldukları artık herkesin çok iyi bildiği bilimsel bir gerçek. Ve biz buna rağmen okul öncesi eğitimi hâlâ zorunlu getiremedik! Çocuklarımız adına yuh olsun hepimize!..
Peki AÇEV bu konuda hangi hizmetleri sunuyor, onlara nasıl katkıda bulunabiliriz ya da onlardan nasıl katkı alabilirsiniz? İşte bu konudaki önemli satır başlarından bazıları:
■ Örgün eğitim yolu ile ulaşılamayan kitlelere alternatif bir yaygın eğitim modeli sunuyor.
■ Var olan okul öncesi eğitim hizmetlerini destekliyor, okul-aile işbirliğini güçlendirici programlar geliştiriyor.
AÇEV faaliyetleri 4 ana başlıkta toplanıyor:
■ Erken çocukluk eğitimi
■ Anne destek programı
■ Baba destek programı. Kadını güçlendirme çalışmaları
AÇEV: 0212- 213 42 20, acev@acev.org
Özetin özeti: İyi ki varsın AÇEV. Keşke sizin gibi sivil toplum örgütleri ve sesinizi duyanların sayısı
çok daha fazla olsaydı. Eminiz ki o da olacaktır…
