Ceza mı yoksa ödül mü daha iyi bir motivasyon yöntemi?
Suçlu ya da suça eğilimi olanlar için ceza caydırıcı olabilir ama eğitimde motivasyon aracı kesinlikle ödül olmalıdır.
Korkarak öğrenilen bilginin ya da yapılan işin hiç kimseye bir yararı olmaz.
Bugüne kadar neler denemedik ki... Peki, hangisi başarılı oldu?
Ödevini yapmayana iki katı ödev vermek, derse geç kalanı kara tahtanın önünde tek ayak üstünde bekletmek, biri hata yaptı diye tüm sınıfı cetvelle avuç içi dayaktan geçirmek, başarılı olduğu dersleri görmezden gelip, başaramadıkları yüzünden okuldan atmak ve daha neler neler...
Neden hep, “Hadi aslanım, sen başarırsın” diyen öğretmenler en çok sevildi? Kızan değil, gülen öğretmenler unutulmadı? Disipline gönderene değil affedene saygı duyuldu?
İnsan harcamak, hele bir de öğrenciyse en kolayı. Zor olan, her şeye rağmen onları kazanmak.
Eğitimin ulvi amaçlarından biri de odur!
Nasıl bir eğitim?
Görerek, dokunarak, yaşayarak ve en önemlisi de üreterek yaşama katkı sağlayacak bir eğitim modeli hepimizin en büyük dileği.
Peki, bu o kadar zor mu?
Kolay olmadığı kesin ama çok daha önemlisi buna yediden yetmişe hepimizin inanması gerekiyor.
Eğitim reformları ne kadar güçlü olursa olsun, öğrenci, öğretmen ve velilerin beğenisini kazanmadıysa, onların olurunu almadıysa yani sürdürülebilir hale gelmediyse, ayakta kalması mümkün değil. Bunun çok örneklerini gördük, yaşadık, “Yazık oldu” dedik.
“Nasıl bir eğitim?” sorusunun cevabı dün farklıydı, bugün çok daha farklı, yarın ise bugün için hiç öngörülmeyen boyutlarda olabilir.
Eğitim bilimciler, sosyologlar, fütüristler, psikologlar ve diğer bilim insanları bunun için var. Bu noktada derslerini çok iyi çalışıp, siyasileri bilgilendirmeleri gerekiyor ki onlar da doğru olanı yapsınlar.
Hemen her alanda müthiş bir değişim söz konusu ve bu değişimi ayakta tutacak meslek insanları kadar, bu değişime uyum sağlayacak bireyler yetiştirmek de çok önemli.
Eğitimin dünden bugüne gelen “soran, sorgulayan, araştıran, üreten, iyi bir insan, iyi bir yurttaş yetiştirmek” gibi ulvi görevleri asla yok olmayacak ama yeni gelişmelere uyum sağlayacak donanım ve yetkinlikler kazandırmak da olmazsa olmaz hedefler arasında yer almalıdır.
Sınav odaklı eğitimde 50, 100 bin kişi mutlu olsun diye milyonlarca öğrenciyi, anne babayı, bilgi hamalı yapmakla kalmayıp stresle perişan ediyoruz.
Oysa herkesin başarılı ve mutlu olacağı bir alan mutlaka var. Keşke biraz da buna kafa yorsak…
Okul öncesi
Okul öncesi eğitim, tüm eğitim kademeleri içerisinde en önemli olanı. Her şey orada şekilleniyor.
AB ülkelerinde zorunlu. Bizde ise keyfe kederdi ama son gelişmeler sevindirici. En ücra köşelere bile anasınıfı açılıyor. Umarız doğru olan yapılır ve kalıcı olur.
Eğitim beşikten mezara kadar devam eden kesintisiz bir süreç.
En önemlisi ise okul öncesi eğitim.
Uzmanlara göre, okul öncesi eğitimin önemi tartışılmaz. Diğer eğitim kademeleriyle kıyaslanamaz! Çünkü nasıl başlarsa öyle gidiyor.
Okul öncesi eğitim alan öğrencilerin, öğrencilik yaşamları ve sonrasındaki performansları ise bu konudaki en önemli göstergelerden biri.
İşte bu konuda yapılan bilimsel araştırmalardan elde edilen verilerden bazıları:
İnsanların zekâ gelişimlerinin yüzde 70’i 0-6 yaş döneminde gerçekleşiyor.
İnsanlar, yaşamları boyunca sergiledikleri temel davranışların önemli bir bölümünü yine okul öncesi dönemde kazanıyorlar.
Okul öncesi eğitimden yararlananlar, sonraki eğitim kademelerinde ve yaşamda yararlanmayanlara göre çok daha başarılı oluyorlar.
Okul öncesi eğitim, Avrupa ülkelerinin çoğunda zorunlu.
Okullaşma oranı da yüzde 90 ile 100 arasında değişiyor.
ABD, Japonya, Rusya, Çin ve daha pek çok ülkede yine çok üst düzeylerde.
Okul öncesi eğitim, dünyada bu kadar önemli ve yaygınsa peki bizdeki durumu ne?
Zorunlu eğitim 12 yıla çıkartılırken, keşke o artı bir yıl, liseler için değil okul öncesi eğitim için değerlendirilebilseydi ama olmadı.
Yarattığı eksiklikler görüldü ki bu yönde yoğun bir seferberlik başlatıldı. Bu tempo ve bu kararlılıkla gidilirse, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bu önemli sorunu mutlaka çözebiliriz.
Beş öğrencinin bulunduğu köy ve benzeri yerlere okul öncesi sınıf açılmasına yönelik son karar, bu süreci kesinlikle hızlandıracaktır.
Okul öncesi eğitim ne kadar önemliyse, okul öncesi öğretmen ve yardımcı kadrolar da de bir o kadar önemli. Bu yüzden açılan bu sınıflara umarız ücretli değil gerçek okul öncesi öğretmenler atanır ve o yaş kuşağına en uygun doğru bir müfredat programı uygulanır!
Özetin özeti: Eğitim şart ama nasıl bir eğitim?