ÖZEL okulların genel eğitim içindeki oranı yüzde 1.5. Oysa en az yüzde 10 olabilmeli. Çünkü Türkiye o potansiyele sahip. Fazla uzağa gitmenize gerek yok, konut ve her yıl on binlerce satılan Avrupa otomobillerin fiyatını sorun yeter...
Eğer süper lüks konutlara, otomobillere, birkaç aydan fazla kullanılmayan yazlıklara, lüks tüketim mallarının ithalatına ve dershanelere trilyonlar harcıyorsak, eğitime de para harcamalıyız...
En güçlü ülkeler bile temel eğitimden sonraki ekonomik yükü azaltmak için özel öğretim kurumlarını teşvik ederken, bizde tam tersine çökertiliyor...
Özel okulculuğun Türkiye'de gelişmemesinin birinci nedeni devletin yanlış eğitim politikası, ikinci önemli neden de özel okul sahiplerinin beceriksizliğidir...
Bir başka yanlış da, paralı eğitim ve özel okulculuğun eğitimde fırsat eşitliğini bozacağı gibi yanlış bir anlayışın kafalarda saplantı haline gelmesidir...
Parası olananın parasıyla okuyacağı bir düzende, devletin parası olmayanlara sunacağı eğitim olanakları çok daha iyi olacaktır. Yine başka bir yanlış, paralı eğitim ya da özel okulculuk yaygınlaştığında, fakir fukara çocuklarının mağdur olacağı şeklinde...
Paralı eğitimin yaygın olduğu onca ülke gezdik. Hiçbirinde başarılı yoksul gençlerin mağdur olduğunu görmedik. Aksine en değerli hazine olarak el üstünde tutuluyorlar. Türkiye'de de öyle değil mi? Özel üniversitelerin tamamına yakını kapılarını, başarılı öğrencilere sonuna kadar açmıyorlar mı?..
Burda asıl eleştirilmesi gereken, devletin ve özel okulcuların her türlü işletmecilik anlayışından uzaklaşarak, velileri sağmal bir inek olarak görmeleri...
Devlet, yıllarca kumarhaneler de başta olmak üzere her türlü sektörü desteklerken, sıradan futbolculara trilyon dağıtan futbol kulüplerini vergiden muaf kılarken, eğitim sektörünü bol meyve veren bir vergi ağacı olarak gördü. Defterden, kitaptan, okul ücretinden, öğretmenden böylesine acımasıza vergi alan benzer ülkeler bulmak çok zor...
Özel okulcuların bildiği tek şey ise: zam, zam, zam...
Birbirlerini destekleyip, sektörü güçlendireceklerine, rakiplerinin kuyularını kazdılar. Sonuç olarak da, çökme noktasına geldiler. Toparlayıcı olması gereken derneklerin bölünmelerine neden oldu, üstüne üstlük bir de Rekabet Kurulu'nun soruşturmasına ortam hazırladı...
Yüzde 180'e varan zamlar, üç milyarı aşan yıllık öğrenim ücretleri ve eğitimden çok lükse harcanan kaynaklar...
Aklımızı başımıza toplama zamanı çoktan geldi de geçiyor.
Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr