ÖSS sorularının çalınmasının eziyetini öğrenciler çekiyor. Hırsız elini kolunu sallayarak sokakta geziyor. Soruları koruyamayan beceriksiz yöneticiler koltuklarında oturmaya devam ediyor. Dershaneler ise verdikleri sözü unutarak dersleri askıya aldılar.
Asıl daha önemlisi bir aylık ertelemenin faturası öğrencilere çıktı. Sanki Milli Eğitim Bakanı "liselerdeki dönem sonu sınavları 6 Haziran sonrasına ertelenecek" dememiş gibi, öğrencilerin canına okunmaya devam ediliyor.
Bu konuda veli ve öğrencilere bir dokunun bin ah işitin. Haksız da sayılmazlar. Bütün düzenlerini 2 Mayıs'a göre kurdular. Ödevlerini, sınavlarını, devamsızlık durumlarını hep o tarihe göre ayarladılar. Sorular çalınıp sınav iptal edilince, beklediler ki kendilerini anlayan birileri çıksın. Öğretmenler, okul yöneticileri bu konuda katı mı katı. Belki bakandan bir destek gelir diye gözler ona çevrildi. İlk birkaç gün sakinleştirici, moral verici birkaç söz söyledi, ama onun da arkası gelmedi.
Öğrenciler şimdi sıkıntılı bir ikilem içerisindeler. Okul derslerine yoğunlaşıp liseden mezun olsalar, üniversiteyi kazanmaları tehlikeye girecek. Okul derslerini boşlayıp, dershaneye yönelseler, bu kez de üniversiteyi kazanacaklar ama liseden mezun olamayacaklar. Rapor alma ve devamsızlık limitleri dolduğu için elleri, kolları da bağlanmış durumda. Onca sıkıntıları yetmiyormuş gibi bir de öğretmenlerin 2 Mayıs sonrasına erteledikleri sınavları, bu ara döneme sıkıştırmaları, canlarından bezdirdi.
Aileleriyle birlikte 5 milyona yakın bir kitlenin yaşamı, çirkin bir hırsızlık olayı yüzünden altüst oldu. Ama bu kimsenin umrunda değil. Seslerini duyurabilmek ve sıkıntılarını biraz olsun hafifletebilmek için illa da intihar etmeleri ya da birilerini öldürmeleri mi gerekiyor. Aslan medyamız da sağ olsun, gençlerin çirkin yüzünü göstermekten öte pek bir şey yapmıyor. Oysa yaptıkları o kadar güzel etkinlikler ve ilgiye muhtaç oldukları öylesine farklı alanlar var ki. Ama kimin umrunda...