Yeni nesil için 140 karakterin üzerine çıkamaz, okuma-yazmayı sevmez, hele hele kitap alışkanlıkları hiç yok deniliyor.
Doğru mu?
Doğru!
Ama artık onlar da sıkıldı ekrandan! Kâğıda, dolayısıyla kitaba dönüş çoktan başladı.
Peki, kitaba dönüş hızlanır ve kalıcı olur mu?
Hiç sanmıyorum. Çünkü dijital yayıncılığa ve sosyal medyaya öylesine devasa yatırımlar yapıldı ve öylesine alıştırıldık ki hiç kimse elindeki bu kitleyi kaçırmak istemez.
Ayrıca, kâğıt için mücadele eden bir avuç kahramanın dışında, Donkişot da kalmadı.
Sonuç ne mi olur?
Kâğıda dönüş artacak ve asla yok olmayacak. Ancak dijitalin de eski havası kalmayacak. Tıpkı televizyonlar gibi!..
Bu yüzden, önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde, internet ve sosyal medya gibi hayatımızı altüst edecek, yaşam tarzımızı değiştirecek, olmazsa olmaz diyeceğimiz yeni icatlara hazır olun!..
Aslında bugün, masamda giderek yığılan kitapları yazacaktım, sonraya kaldı.
Hepsi de birbirinden keyifli, birini bırakıp diğerine saldırıyorum, arada hâlâ LGS kâbusunun şokundan kurtulamayan öğrenci ve velileri, YouTube üzerinden yaptığımız canlı yayınlar ve Instagram, Twitter üzerinden yaptığımız paylaşımlarla bilgilendirmeye çalışıyoruz. Çünkü, milyonlarca öğrenci ve veli MEB’in umurunda bile değil!..
MEB’in karnesi?
Bugün karne günü.
Peki, bu karneler, sadece öğrencilerin mi, bizim mi yoksa özellikle de MEB’in mi?
Bence, karne, asıl MEB’e verilmeli!
Özellikle de Bakan Yılmaz, Gölge Bakan Müsteşar Yusuf Tekin ve diğer MEB kurmaylarına!
LGS ile öğretim yılına öylesine bir final yaptılar ki sınıfta kalmaları için yeter de artar!..
Peki, MEB’in karnesinde başka hangi kırıklar var?
İşte hemen akla gelen birkaçı:
- Öğretmen Değerlendirme Performans Sistemi öğretmenleri huzursuz etmenin dışında bir işe yaramadı. Öğretmeni not veren konumdan not verilen konuma düşüren bakanlık, bu sistemle öğretmene yönelik güven ve itibarın sarsılmasına neden oldu.
- Sözleşmeli öğretmen dayatması ve öğretmen alımlarında mülakat objektiflikten çok uzaktı.
- 2017 KPSS ile hiçbir atama yapılmadı. 20 bin atamaya ek olarak en az 40 bin atama daha yapılmalıdır.
- Yönetici atamalarında bazı sendikaların öne çıkması, liyakati gölgede bıraktı. Yazılı sınav esasına dayalı, adil bir yönetici atama düzenlemesi gerçekleştirilemedi.
- Görevde yükselmelerin önündeki engeller yeterince kaldırılmadı.
- Özür grubu mağduriyetleri giderilmedi, sözleşmeli öğretmen aileleri adeta perişan edildi.
- Öğretmenler daha da ayrıştırıldı! Kadrolu, sözleşmeli, ücretli ayrımı kaldırılmalı, sözleşmeli çalışanlar kadroya alınmalıdır.
- Mahkeme kararlarından bazıları yine hasıraltı edildi.
- Bir maaş tutarında eğitime-öğretime hazırlık ödeneği, seçim vaadi olmanın ötesine geçemedi.
- Yaz saati uygulamasındaki inat, kış aylarında, karanlıkta eğitimle öğrencilere zor anlar yaşattı...
Veli ve öğrenciler
Velilere gelince, sadece karne dönemi hesap sormaya kalkarlarsa, MEB gibi asıl kabahatli kendileri olurlar.
Ellerinden geleni yapsalar da LGS örneğinde olduğu gibi, büyük üzüntülerin önüne geçilemiyor.
Eğitimin düzelmesini, çocuklarının daha iyi bir geleceğe sahip olmalarını istiyorlarsa, takım tutar gibi parti tutmanın ötesine geçip, eğitimi, siyasetin ilk gündem maddesi haline getirmeleri gerekir. Yoksa, uzun vadede daha da çok üzülmeleri kaçınılmaz olur!..
Sınıfta kalmanın adeta imkânsız olduğu bir ortamda eğer hâlâ sınıfta kalan öğrenci varsa işte onlara kızarız...
Özetin özeti: Eğitimde sular durulmadan, sorunların biteceğine inanmak, hayalcilik olur!..
