İnanç Türkeş Lisesi, 1993’te, dönemin ünlü müteahhit- lerinden Sezai Türkeş tarafından eşi adına kuruldu.
Gebze’de 400 dönümlük arazi üzerine inşa edilen ve tümü yatılı 300 civarında öğrenciye hizmet veren okul, halk arasında üstün zekâlılar okulu olarak bilinir.
Sezai Bey’in vefatından sonra okul 2001 yılında Türk Eğitim Vakfı’na (TEV) devredildi.
O gün bugündür de TEV ve hayırseverlerin katkısıyla yoluna devam ediyor.
Gidip, görenler bilir muhteşem bir okul. Özellikle de öğrencileri!.
Bu yıl 6’ncısını düzenledikleri Sosyal Bilimler Çalıştayı’nın açılış konuşması için çağırdılar, koşa koşa gittim.
Çalıştay, halen ABD’de öğrenim gören Kıvanç tarafından düzenlenmiş.
Lise öğrencilerinin ortak ilgi alanlarını yakalamaya yönelik ilk çalıştaya 50 öğrenci katılmış, 6 atölye çalışması yapılmış.
Dünkü çalıştay ise Türkiye’nin dört bir tarafından 25 liseden gelen 500’e yakın öğrenciyle gerçekleşti. Çünkü salonları ancak bu kadar öğrenci alıyor ama yeni görkemli salonları bitmek üzere.
Sosyal bilimlerin adeta yok sayıldığı ülkemizde, hocalar ya da devlet tarafından değil de lise öğrencileri tarafından düzenlenen çalıştayda hangi atölyeler vardı?
Felsefe, Antropoloji, Ekonomi, Edebiyat, Sosyoloji, Uluslararası İlişkiler, Psikoloji, Sinema, Güzel Sanatlar, Müzik, Teknoloji, Politika, Hukuk, Medya, Felsefe, Mimarlık, Tarih...
Her atölye moderatörlüğü için farklı üniversitelerden öğretim elemanları davet edildi.
Tartışılan konular, emin olun, televizyonlardaki tartışma programlarına taş çıkartırdı.
Neden oyun?
Çalıştayın bu yılki teması oyun!
Öncekiler ise sırasıyla, Güç, Öteki, Eşitlik, Kriz ve Sınırlar olarak belirlenmiş.
Neden oyun, çünkü hayat bir oyun ve hepimizin bir rolü var. Rolünü iyi oynayan başarılı oluyor, beceremeyen ise yok olup gidiyor.
Konulara bakış açıları herkesin farklı, zaten öyle de olmasını istiyorlar. Sosyal bilimlerin ciddiye alınması için çaba harcıyorlar.
Çalıştayın bu yılki başkanları Ayşe ve Nazlıcan’dı. Çok yoruldular ama eminim ki çok da mutlu oldular.
Türkiye’nin en başarılı liselerinden biri olan TEVİTÖL, hemen her alanda dünyada söz sahibi gençler yetiştirirken, mezun oldukları okulda görev yapacak tek bir öğretmen ve idareci yetiştirmemesi çok enteresan.
Yetiştirmeliler, çünkü hem eğitim ve öğretmen çok önemli, hem de onları, kendilerinden daha iyi kimse tanıyamaz.
Umarız bu yıldan itibaren sosyal bilimler konusunda gösterdikleri duyarlılığı eğitim ve öğretmen yetiştirme konusunda da gösterirler.
Mezunları ne yapıyor? Pek çoğu tam burslu olarak yurtdışına gidiyor ve genel çoğunluk tıp ve mühendislik okuyor!
Masa da Masaymış Ha!
Mimarlık atölyesinin moderatörü Oruç Çakmak’tı.
Hiçbir üniversite, fakülte, ders, sizi mimar yapmaz diye söze başladı. Önce, mimar, mühendis, yargıç değil insan olun dedi. İyi bir mimar olmak için ışığa, ateşe, suya, çocuğa, doğaya bakın dedi ve büyük bir heyecanla Edip Cansever’in “Masa da Masaymış Ha” şiirini okudu ve müthiş alkış aldı. Eminim ki siz de çok seveceksiniz:
Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kaseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.
Özetin özeti: Keşke gençlere hemen her alanda çok daha fazla şans tanıyabilsek!.