Üniversite kurmak, eğer hakkını vermek isterseniz, dünyanın en zor ve en pahalı yatırımı.
Ne kadar çok para harcarsanız harcayın, hiç görünmez, tıpkı dipsiz kuyu gibi yüz milyonlarca doları yutar, yine de yetmez!
Bir ömür verirsiniz ve hâlâ “Ooo daha çok yenisiniz” derler. Çünkü onlarca, yüzlerce yıl önce kurulanların yanında hep çömez kalırsınız!
Ülkemizdeki 180 üniversiteden 160’ının kuruluşuna tanıklık ettim. Pek çoğunun büyüyüp, kök salmasını çok yakından izledim...
Bunlardan biri de daha 10. yılını bile doldurmayan Hasan Kalyoncu Üniversitesi!
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun ilk vakıf üniversitesini açmak rahmetli Hasan Kalyoncu’nun en büyük hayaliydi.
Temel atma töreni için davetiyeler basıldığında, ani ölümü, tam bir şok etkisi yarattı...
Kuruluşunda, dönemin milletvekilleri, Cumhurbaşkanı ve daha pek çok yöneten, yaşayan kişilerin isminin üniversiteye verilmesinin doğru olmadığını öne sürerek Hasan Bey’in ismine karşı çıktı. Bu yüzden Gazikent Üniversitesi olarak kuruldu ve ilk birkaç yıl, bu isimle öğretim hayatına devam etti. Sonrasında Hasan Kalyoncu Üniversitesi’ne dönüştü. Ama bu arada, yaşarken isim vermek doğru olmaz diyen Cumhurbaşkanı adına yeni bir üniversite kuruldu!..
Hasan Bey’in üniversite heyecanını, aynı duyarlılıkla, hatta daha da artan bir sorumlulukla, kardeşi Cemal Kalyoncu ile çocukları Haluk ve Faruk üstlendi.
Üniversite, aynı dönemde, hatta onlarca yıl önce kurulanlar arasında, hem kampüs hem de akademik olarak adeta bir yıldız gibi parlamaya başladı.
Abiye ve babaya olan vefa borcu her şeyden önce geldiği için yatırım yaptıkça yaptılar, hâlâ da yapıyorlar.
Dün akademik yılın yanı sıra golf sahasının da açılışı vardı.
Açılışları sıkı bir golfçü olan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yaptı.
Dış politika konusunda önemli bilgiler verdi ama beni fazlasıyla etkileyen, sosyal bilimlere verdiği önemdi.
Son yıllarda hiçbir devlet yöneticisinden sosyal bilimleri böylesine onore eden sözler duymamıştım.
Bir yanda, sınavlarda, sosyal bilimleri yok sayan bir YÖK, öte yanda, bugünün dünyasını doğru anlamak ve doğru yönetmek için sosyal bilimlerin vazgeçilmezliği üzerine uzunca bir konferans veren Dışişleri Bakanı! Daha büyük bir tezat olamazdı...
Yazmadan yapmayacaklar!
Üniversiteye her gidişimde Hasan Bey’in neden bir portresi, heykeli ya da maskı yok diye çok kavga ederim.
En son gidişimde, bir dahaki sefere söz demişlerdi ama yine yoktu!
Dünyanın neresine giderseniz gidin, üniversiteye ismi verilen kişilerin bir portresi kampüsün en görünen yerinde yer alır ve okuyan da, mezun olan da, kendilerine bu olanağı sağlayan ismin kim olduğunu çok iyi öğrenirler. Ama nedense HKÜ bunu bir türlü başaramadı!
Cemal Bey abisini, çocukları da babalarını çok seviyor ve özlemle anıyorlar. Peki, o halde bu boşluğu niye doldurmuyorlar?
Sanıyorum, ne yaparlarsa yapsınlar, Hasan Bey için yetersiz kalacağı ve ona karşı minnet borcunu ödeyemeyecekleri endişesini taşıyorlar. Ama ne yaparsa yapsınlar, hiç yoktan iyi olacaktır.
Başkalarını bilmem ama Hasan Bey’in bir portresi olmadan HKÜ’ye bir daha gitmeyeceğimi bu kez çok net söyledim.
Görünen o ki ben bu engeli tek başıma aşamayacağım. Bu yüzden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan destek istiyorum.
Sanıyorum, bu konuda, Hasan Bey’i en iyi tanıyan ve takdir eden birisi olarak, beni, en iyi kendisi anlayacaktır.
Özetin özeti: Güzel şeyler de oluyor...