Dünyanın en iyi üniver- sitelerine sahip ülkeler ile dünyanın en güçlü ülkeleri neredeyse birbirinin aynısı!
Bu bir tesadüf mü?Kesinlikle hayır!
Cumhur- başkanı Erdoğan, 1. Bilim ve Teknoloji Zirvesi’nde bu konuya dikkat çekti ve “Günümüzün en önemli güç kaynağı olan enformasyon ve bilgi teknolojileri konusunda üreten değil, tüketen konumundayız. Altını çizerek ifade etmek isterim ki dün olduğu gibi bugün de güçlü ülke olmak bilgiyi yönetmekten ve bilgiyi en iyi şekilde işleyebilmekten geçiyor” dedi.
Peki, bu kararlı ve iddialı söylemini alt kadroları ne kadar hayata geçiriyor?
Bilim Bakanlığı’nı kurdu, bakanlık bilimden bihaber!
Yeni müfredat programında ise Cumhurbaşkanı’nın altını çizerek ifade ettiği duyarlılığın zerresi yok!
Ekonomi Bakanlığı da stratejik alanlara teşvik konusunda daha yeni harekete geçiyor!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan görünen o ki aradan 16 yıl geçse de koyduğu hedefleri uygulamaya dönüştürecek kadroları hâlâ bulabilmiş değil!
Eğer öyle olmasaydı, bugün böyle mi olurdu?..
3B formülü
Bilgi, Bilim, Bilişim, bugünkü dünyanın olmazsa olmazları.
Önemleri, gelecekte daha artacak.Peki, biz bunun neresindeyiz?
İsterseniz, gelin sözü, tekrar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bırakalım:
İnternetin birey, toplum, devlet, ticaret ve ekonomi açısından vazgeçilmez olduğu ortadadır.
İslam ülkeleri olarak vatandaşlarımızı internetin tüm nimetlerinden faydalandırırken, zararlı etkilerinden de korumakla mükellefiz. Bu çerçevede siber güçlere karşı hukuki ve teknik altyapımızı güçlen- dirmeliyiz.
Müslüman- ların ilk emri ‘ikra’ yani ‘oku’ olan, ‘beşikten mezara kadar ilim öğrenmeyi’ tavsiye eden bir dinin mensuplarıyız.
İslam medeniyeti özünde bir ilim ve irfan medeniyetidir.
Müslümanların dünya siyasetine yön verdikleri dönem aynı zamanda bilginin, ilmin, yeniliğin merkezi oldukları dönemdir.
Ne zaman ki Müslümanların hayatında okuma, ilim tahsil etme, araştırma, sorma, sorgulama ikinci plana düşmüştür, işte o zaman gerileme ve çöküş de başlamıştır
Bugün İslam dünyasındaki nüfusun yüzde 55’i okuma-yazma dahi bilmiyor!
OECD ülkelerinde milli gelirden eğitime ayırılan payın ortalaması yüzde 5.2 iken, bu oran İslam dünyasında yüzde 1’i dahi bulmuyor...
Demek ki sadece dindar olmak yetmiyor. İlimi, bilimi, teknolojiyi de üretmek gerekiyor!..
Parlak beyinler!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de beyin göçü:
En başarılı çocuklarımızı, en parlak beyinlerimizi Batılı kurumlara ve ülkelere kaptırıyoruz..
Bu durum bizi milli güvenliğimiz başta olmak üzere birçok açıdan kırılgan hale getiriyor...
Peki, bu konuda, parlak beyinlerimizi hırpalama, küstürme ve kaçırma dışında ne yapıyoruz?
Hangi birinin elinden tutuyor, hangisine laboratuvar desteği sağlıyor, uluslararası arenada hangilerinin arkasında duruyoruz?
En iyi tüketicilerinden biri olduğumuz uçak, otomobil, bilgisayar ve benzeri şirketlerin kaçına gençlerimizi yerleştirip, gelecek için hazırladık? Kaçına sahip çıktık?
Özetin özeti: Baş ileri diyor, ayaklar geri gidiyor!