Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

X, Y, Z kuşakları derken şimdi onlara bir de gergin kuşak eklendi. 

Gençlerimizi öylesine bunalttık ki adeta burunlarından soluyorlar. 

Kolay sinirleniyor, kolay öfke kusuyorlar. 

Kabahat onlarda mı? 

Kesinlikle hayır. 

Okul öncesinden itibaren kendilerine öylesine yükleniyoruz ki ne çocukluklarını yaşayabiliyorlar ne de gençliklerini. 

Kendilerine tek hedef koyduk. 

O da üniversite. 

10’u mutlu oluyorsa, 90’ı mutsuz. 

En çok mücadele edenlerin, en çalışkanların ödülü bile çoğu zaman işsizlik. 

Ne öğrenciyken mutlular ne de mezuniyet sonrasında. 

Haberin Devamı

“Bizden ne istediyseniz fazlasıyla yerine getirdik, peki siz bize ne verdiniz?” sorusunu soruyorlar ve sonuna kadar haklılar. 

Eğitim sistemleri, istihdam politikalarını yeniden gözden geçirmeliyiz. 

En önemlisi de onların çocuk ve genç olduklarını asla unutmamalıyız. 

Çabuk öfkeleniyorlar. 

Çok doğru. 

Bazen kırıcı da olabiliyorlar, o da doğru. 

Çoğu zaman vermek istedikleri mesajın tam tersi bir algı oluşturuyorlar ki bunu kesinlikle hak etmiyorlar. 

Eksik olan, “Peki ama niye?” sorusu. 

Onları daha iyi anlayabilsek, sorunların çoğu sorun olmaktan çıkacak ama maalesef buna ne ebeveynler ne okullar ne de geleceğe yön verenler yeterince zaman ayırıyor. 

Öfke kontrolü konusunda toplumsal bir terapiye ihtiyacımız var. 

Zaten bozuk olan moral ve motivasyonumuz pandemi döneminde daha da bozuldu. 

İsyankârlık, koruma zırhına dönüştü. En samimi duygular bile öfke seli haline geldi. 

En çok ihtiyacımız olan hoşgörü ve tolerans ise neredeyse yok oldu. 

Yaptıklarının yanlış olduğunu anlatırken, aynı yanlışı kendimiz de yapıyoruz. 

Peki, doğru olan ne? 

Hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da kafa karışıklığı var. 

Birimizin ak dediğine, diğerimiz kara diyor. 

En değerli varlığımız ve geleceğimiz olan çocuklarımızı yetiştirme konusunda bile orta noktalarda buluşamıyoruz. 

Nedenleri ve çaresi? 

Sorunu doğru tespit etmeden, doğru teşhis koymadan, doğru tedavi ve çözüm yöntemleri geliştiremeyiz. 

Gelin önce hep birlikte gençlerimiz neden bu kadar gergin bunun nedenlerini araştıralım, sonra da bunu nasıl ortadan kaldırabiliriz ona yoğunlaşalım. 

Haberin Devamı

Bir süre önce Güney Kore’ye gitmiştik. “Mutlu Eğitim, Mutlu Çocuk” projesi başlatmışlardı. 

Nedenini sorduk, öğrencilerin gerginliğini, asiliğini, ele avuca sığmazlığını ve her şeyden önce de mutsuzluğunu örnek gösterdiler. 

Sınavların en büyük mutsuzluk nedeni olduğu anlaşılınca da eğitim sistemini mümkün olduğunca sınavlardan arındırmışlar. 

Sınavlar bizde de kesinlikle ilk 3’e girer. Çünkü öyle bir sistem oluşturduk ki bu sistemde ne yaparsanız yapın, öğrencilerin üçte ikisinin mutlu olması mümkün değil. 

Daha acı olanı ise bu durumun hiç kimseyi rahatsız ediyor olmaması. 

Çareyi ise uzaklarda aramamalıyız. 

Eğer çocuklarımızı seviyor ve onların mutlu olmasını istiyorsak, onlardan beklediğimiz fedakârlığın daha fazlasını bizler de yapmalıyız. Yoksa gerginlik katsayını daha da artırmanın ötesine geçemeyiz. 

Sınavlar, burslar, yurtlar, yemek, genel işsizlik, öğrenim görülen alanda iş bulamama ve yaşam standartları beklentilerinin çok altında. 

Sınavları kazanamayanlar gibi kazananlar da mutsuz, iş bulamayanlar gibi bulanlar da mutsuz, gergin ve kimilerine göre de asi ya da vefasız! 

Haberin Devamı

Önümüzde büyük seçimler var. Seçimin kaderini onlar belirleyecek. Onlara yönelik politika üretenler ipi göğüsleyecek, üretemeyenler umduğunu bulamayacak. 

Ve artık onlar da neyin ne olduğunun farkında, dün sandığa gitmek onlar için çok fazla önemli değildi ama bugün çarenin o olduğunun fazlasıyla farkındalar. 

Özetin özeti: Gençler mutlu olursa, ülke mutlu olur.