ATATÜRK, ülkenin geleceğini, en zinde güç olarak gördüğü gençlere emanet etti. Oysa gençliğin durumu ortada, bırakın ülkeyi kurtarmayı, kendi dertlerine düşmüşler...
İnsanın aklına şu soru geliyor: Türkiye'yi yıkmak, Atatürk'e ihanet etmek isteyenler, acaba, onun en çok güvendiği kesimi, yani gençleri harcayarak mı, amaçlarına ulaşmak istiyor?..
Anayasa'ya göre, gençlerin geleceğinden ve her türlü zararlı faaliyetlere karşı korunmasından aileleri kadar, devlet de sorumlu.
Devleti yönetenlerin uyuşturucuya karşı gösterdikleri duyarlılığı ve genç tıp öğrencisi Kanat'ın göz göre göre ölümünü dün ele almıştık. Bugün ise cehalet" boyutuna değineceğiz. Meşhur 58. maddenin, devletin gençleri zararlı alışkanlıklardan koruyacağına ilişkin ilk bölümünden sonraki ikinci bölümü aynen şöyle: "Devlet, gençleri cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır."
Cehaleti önlemenin en geçerli yolu, gençlerimizi çağdaş eğitim normlarına göre yetiştirmek. Peki bunu yapabiliyor muyuz?..
Rakamlar, ilkokula başlayan her 100 kişiden ancak 9'unun üniversiteyi bitirebildiğini söylüyor. Yükseköğrenimde okullaşma oranı, Batılı ülkelerin yarısı, hatta üçte biri bile kadar değil.
Kız çocuklarının hala yüzde 30'u okuma - yazma bilmiyor. Öğretmen açığı yüzbinlerle ifade ediliyor. Üniversite sınavına giren bir milyon 359 bin gençten, ancak birkaç yüzbini üniversiteye girebiliyor...
Gençlik büyük bir boşluk içerisinde. Nereye sürüklerseniz oraya gidiyor. Tarikatlar, yıkıcı, bölücü terör örgütleri, uyuşturucular, kumarcılar ve aklınıza hangileri geliyorsa, hepsi birden gençleri karanlığa sürüklemek için ortalığı boş bulmuş, cirit atıyorlar.
Peki, Anayasa'nın gereğini, yani gençleri koruması, kollaması gerekenler nerede? Okul desen okul, iş desen iş yok. Hem de biz kendimizi bildik bileli...
Gençlerimizi ve Türkiye'yi, aydınlık yarınlara taşımanın "daha iyi eğitim"den başka yolu yok. Matbayı yüzyıllarca geciktiren, 8 yıllık temel eğitim için tam 25 yıl siyasi manevra yapan kafalar şimdi de, gençlerimizin her türlü batağın içine sürüklenmesine seyirci kalıyorlar.
Seçimin ağızlardan düşmediği şu günlerde, tüm siyasi partilerin, gençlere yönelik projelerini ortaya koymalarını bekliyoruz. Laftan öte ne yapacaklar, bir bir anlatsınlar...
Sevgili anne, babalar, dedeler, amcalar ve de sevgili gençler, ne olur şu günlerde bir politikacı, gazeteci, televizyoncu, öğretim elemanı, sendikacı, işadamı, bürokrat, planlamacı gördüğünüzde "Gençler için bugüne kadar ne yaptınız, bundan sonrası için neler yapacaksınız?" diye sorun ve takipçisi olun...
Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr