Demirel'in Türkiye'ye en büyük armağanı(!) bekle gör politikası oldu. Kriz noktasına gelinceye kadar sorunları gözardı etme ve dallandırıp budaklandırma konusunda onun üzerine yok.
PKK konusunda da bu böyle oldu. Fethullah Hoca konusunda da. Son yıllarda Ecevit de ona benzedi. Ekonomiyi kilitleme noktasına getiren sanki kendisi değilmiş gibi, o da "kıvırtıp" duruyor. Tıpkı Fethullah Hoca konusunda olduğu gibi...
Son 20 yıldır gazeteci olarak eğitim kurumlarını ve gençleri hep yakından izledim. Olup bitenleri önyargısız ve olabildiğince açık şekilde ortaya koymaya çalıştım. Dikkatimi çeken en önemli nokta, birilerinin eğitimi ve gençleri kullanarak güç odağı haline gelmeleriydi. Fethullah Hoca bunların en başını çekiyordu. Erbakan'lı MSP ve Refah Partisi de onlardan hiç geri kalmıyordu. MHP ise zaten oldum olası hep eğitimin içindeydi.
Eğitim kurumlarında Atatürkçü, laik, çağdaş olmak suç haline gelmişti. Fethullahçı, Refahlı, MHP'li olmayan birinin yöneticiliğe gelmesi, eskaza gelese de görevde kalması mümkün olmuyordu. Hikmet Uluğbay, bu konuda verilen kurbanların en sonuncusuydu. Eğitimi politikacıların, tarikatların etki alanından çıkartmaya başlamıştı ki, ipi çekildi. Her ne kadar Çiller istedi öyle oldu, diye lanse edilse de arkasındaki diğer ricacıların kim olduğu hep merak edildi?..
Fethullah Hoca'nın yanda uzun listesini sunduğumuz okulları nasıl açıldı? En üst düzeydeki referansları kimlerdi? Hangi cumhurbaşkanları ve başbakanlar ilgili ülkelerin devlet başkanlarına methiye dolu mektuplar yazdı? Hangi liderler, tüm uyarılara karşın bu konuda üç maymunu oynadı? Yıllarca yurtdışına gönderilen doktora öğrencileri nasıl ve niye hep Fethullahçılar arasından seçildi? Yurtdışındaki okulların eğitim dışında başka hangi misyonları vardı?.. Sanıyoruz onlar da yakında bir bir ortaya dökülür.
Kamboçya, Tayland, Tanzanya, Filipinler, Kore ve benzeri ülkelerdeki okullar niye açıldı? Türk bayrağını dalgalandırmak için mi? Yoksa başka amaçlar mı söz konusuydu?..
Yandaşları, devleti ele geçirmeye yönelik sözlerine karşın Atatürk'ü, Türkiye Cumhuriyeti'ni, laikliği öven sözlerini gün yüzüne çıkarmaya başladılar. Meğerse Hoca, Türkiye'ye karşı hizmet aşkıyla yanıyormuş!..
Hatırlayacaksınız aynı sözleri kuyruğu sıkıştığından itibaren Apo da söylüyor. Dostluk, kardeşlik ve hizmet aşkını dilinden düşürmüyor. Kusura bakmasınlar ama, Apo ne kadar inandırıcıysa, Fethullah Hoca da o kadar inandırıcı! Keşke yanılan ben olsaydım...
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr