Eğitimden şikâyetçi olmayanımız yok gibi.
Hele ki şu günlerde!
Lise ve üniversitelere giriş sistemi tümüyle değiştirildi ve yeni sistemi anlayana aşk olsun.
Önceki gün Ortaöğretime Geçiş Tercih ve Yerleştirme Kılavuzu yayımlandı.
Bir değil, beş kez okusanız bile anlamanız, içinden çıkmanız mümkün değil.
Yarın ve pazar günü de üniversiteye giriş sınavları var, onlar da bir o kadar karışık.
En komiği ne biliyor musunuz?
Soruların dörtte birini yaptığınızda, barajı aşıyor, barajı aştığınızda da rahatlıkla üniversiteli olabiliyorsunuz!
Peki ya sonrası?
Kazanılan üniversite öyle ya da böyle bitiyor!
Ve asıl macera ondan sonra başlıyor!
KPSS, işsizlik, taşeron işçilik ya da sözleşmeli kölelik!
Geldiğimiz noktanın özeti bu!..
Eğitimin amacı ne?
Eğitimi, sadece okullar açıldığında ve karne dönemlerinde hatırlayan bir toplum olduğumuz için, hazır bu fırsattan yararlanarak, eğitimin içeriğini, amaçlarını, hedeflerini ve en önemlisi de kişilere yararını, gelin bir kez daha tartışmaya açalım.
Sahi, eğitim deyince aklınıza ne geliyor?
Hadi sizden vazgeçtik, çocuklarınızın ya da torunlarınızın eğitimi söz konusu olduğunda, önceliğiniz ne oluyor?
Sınav, tercih ve kayıtlar nedeniyle, öğrenci ve velilerle hep iç içeyiz.
Çılgınca bir yarışın içindeler.
Hemen hepsinin hedefi de en iyi lise ve en iyi üniversite!
İlle de şurası, burası olsun diyorlar.
Peki, niye dediğinizde, puanı en yüksek onlar diye söze başlayıp, puandan eğitim kalitesine, sosyal olanaklarından yurt dışı üniversitelere kabulüne kadar onlarca gerekçe sayıyorlar.
Haksızlar mı?
Kesinlikle hayır!
Böyle gelmiş, böyle gidiyor!
Her defasında, kendilerine şu soruyu soruyorum:
Buraya, bana geldiğinize göre, yaptığımız işi ciddiye alıyorsunuz.
Pekâlâ, o zaman bana medyada o en iyi dediğiniz okullardan birkaç kişi gösterin diyorum.
Yok denecek kadar az.
Gazetecilik, meşakkatli ve parası az bir meslek, o yüzden hiç kimsenin olmaması normal diyorsanız, gelin o zaman siyasete bir göz atalım. Devleti yönetenlerin hangisi bu sözünü ettiğiniz okullardan mezun, sayın diyorum, yine kimseleri bulamıyoruz...
En iyilerin, medya ve siyasette ne işi var ki diyenlerdenseniz, o zaman iş ve sanat dünyasına, ünlü şeflere, sporculara bakın diyoruz kafaları karışıyor!
Bu bizde böyle de dünyada farklı mı?
Dünyanın en zenginlerine, en güçlülerine, en popülerlerine bakın, farklı bir tablo ortaya çıkmayacaktır...
Kavram kargaşası
Peki, bütün bu tespitler, o öğretim kurumlarının en iyi ya da iyi olduğu varsayımını ortadan kaldırıyor mu?
Kesinlikle hayır.
Ama önemli olan, lise ya da üniversite değil, kesinlikle öğrencidir.
Bu yüzden iyi okul yoktur, iyi öğrenci vardır.
İyi öğrenci nerede olursa olsun, kendisine bir çıkış yolu bulur ve hayata tutunur, hatta zirveye kadar tırmanır.
Ama en iyi dediğiniz hiçbir okul, heyecanı, vizyonu, iddiası ve en önemlisi de hayalleri olmayan bir öğrenciyi alıp uçuramaz...
Falanca okullara girsin diye çocuklarımızın hayatını mahvediyoruz, yemeyip içmeyip tüm kazancımızı onların geleceği için harcıyoruz ve geriye dönüp baktığımızda beklentilerimizin çoğu boşa çıkıyor.
Peki, o zaman bu çılgınca sınav yarışı niye?..
Siz, siz olun, ne olur bu öğretim yılında çocuklarınıza hayalleri doğrultusunda doğru hedefler koyun ve onları özgür bırakın.
Sınav şampiyonlarının pek çoğu o en popüler ve “nitelikli” okullardan değil, dudak kıvırdığımız okullardan çıkıyor!
Önemli olan ne?
Dünyada bugün için en değerli yetenek, yaratıcılık. Ama bizim eğitim sistemimiz çocuklarımızın yaratıcılığını köreltip, onları 4-5 seçenekli testlere mahkûm etti ve bunun ötesine geçiremiyoruz.
Herhangi bir konuda soru sorduğunuzda, eğer ortaya seçenek koymuyorsanız, cevap da alamıyorsunuz...
Okulların başarısının ya da şöhretinin sınavlara endeksli hale gelmesi eğitim adına bir felaketin habercisi ama bunun bile farkında değiliz..
Sınav odaklı eğitimle, sadece çocuklarımızın canına okumakla kalmıyor, ülkemizin geleceğini de riske atıyoruz!..
Peki, yeni bir bakan ile yeni öğretim yılına hazırlanırken hedefimiz ne?
Umarız aynı yanlışlarla yola devam etmeyiz!..
Özetin özeti: En popüler olan, her zaman en iyi değildir.