Öğrencisinden öğretmenine, velisinden politikacısına, işvereninden çalışanına hemen herkesin daha iyi bir eğitim isteği söz konusu.
Peki o zaman neden sürekli patinaj yapıyoruz?
Eğitimin ve çocuklarımızın,
dolayısıyla ülkemizin geleceği söz konusu olduğunda bile tek ses, tek yürek olamıyorsak hangi konuda olacağız?
50 milyona aşkın öğrencisi, velisi, öğretmeni, üniversite öğretim elemanı ve diğer paydaşları ile eğitimden büyük bir aile mi var? Yok.
O halde yeni eğitim sistemleri oluşturulurken neden bu büyük aileye de söz hakkı verilmiyor?.. Şimdi değilse ne zaman, tek ses, tek yürek olup eğitimin, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğine sahip çıkacağız?..
En iyi miras!
Bir anne, babanın çocuklarına bırakacağı en iyi miras eğitimdir. Bu dün de böyleydi, bugün ve yarın da farklı olmayacak. Peki, genel algı da bu yönde mi? Keşke öyle olsaydı.
Evet diyenlerin sayısı her geçen gün daha da azalıyor. Niye mi?..
Eğitim için harcanan emek, para ve en önemlisi de geri dönüşü olmayan zamana bakıldığında, karşılığını fazlasıyla aldığımızı söylemek abartılı olur. Diplomalı işsizlerin ve okuduğuna pişman olanların sayısı sürekli artıyor…
12 yıllık zorunlu eğitim iyi bir yurttaş, iyi bir insan, yetkin bir birey olmak için dünya genelinde olmazsa olmazların başında geliyor.
Anayasal zorunluluk haline gelmesi de bu yüzden.
Karar doğru ama uygulama yanlış!
Yaşam için değil de sınav ve diploma odaklı eğitim modelinde ısrar ettiğimiz için kısır bir döngüden kurtulamıyoruz. Tıpkı 8 yıllık kesintisiz eğitimde olduğu gibi!..
Diplomalı ama işsiz ve mutsuz nesillerin yetişmesi işte bu yüzden.
İnsan gücü ve istihdam planlaması yapmak, üretim odaklı eğitime yönelmek, ilgi, yetenek ve hayalleri merkeze alan bireysel eğitimi öne çıkarmak o kadar zor mu?
MEB yaptığı seminerlerde, YÖK düzenlediği üniversitelerarası kurul toplantılarında, ÖSYM kontenjan analizleri yaptığında, Talim Terbiye yeni müfredat çalışmalarında bu ayrıntıları dikkate alıyor mu?
Liyakat, liyakat...
Eğitimin en temel taşlarından biri de liyakat. Örneğin yakında başlayacak mülakatlarda görev alacak jüri üyelerinin kaçı mülakattan geçti, kaçı mesleki anlamda şube müdürü
ya da görevlendirilmiş olmanın dışında hangi yeterliliğe sahip? Kaçı KPSS’ye girdi, kaç puan aldı? Mesleki anlamda hangi başarıya sahipler? Kaçı, kaç yıl sınıfa girip ders verdi, kaç kez müfettiş denetiminden geçti?
Oturdukları koltuklara hangi üstün yetenekleri esas alınarak geldiler? Liyakat adına bugüne kadar neleri başardılar? Farklı branşlar söz konusu olduğunda sordukları soruları değerlendirecek alt yapıya sahipler mi?..
Bütün bunlar her jüri üyesi için tek tek açıklanmalı ki, şehir efsaneleri üretilmesin, mülakata giren öğretmenlerimiz önlerinde saygıyla eğilsinler…
Sınav sonuçları
LGS ve YKS sonuçları yakında açıklanacak ve işin garibi ne biliyor musunuz? En alttakiler gibi en tepedekilerin de kafaları karmakarışık!
LGS’de soruların tamamını yapan aileler ve öğrenciler bile ikilemde.
Gitmek istedikleri okula gidemiyorlar çünkü ücreti çok yüksek! Burs alamıyorlar çünkü fakir değiller ama o ücreti ödeyecek kadar zengin de değiller ve başarı bursu verilmiyor!..
Üniversitelerde ve Türk kolejlerin bazılarında başarı bursları var da yabancı kolejlerde neden yok?
Orta ve orta üstü gelir bandındaki beyaz yakalıların çocuklarının bu okullarda okumalarının önüne neden set çekiliyor? Burslar zaten okulların kasasından çıkmıyor. Diğer öğrencilerin sırtına yükleniyor. İstisnai örnekler vardır ama çok az. Yani bir anlamda özel okullar ve vakıf üniversitelerindeki burslu öğrencilere, paralı velilerin yanı sıra o ücretleri çok zor koşullarda denkleştiren veliler sponsor oluyor.
Devlet burs zorunluluğu getiriyor ama ne bir destek veriyor ne de bu değirmenin suyu nereden geliyor diye takip ediyor. Her okul için verdiği burs oranında vergi indirimine gitse ve burs fonlarının diğer öğrencilerin sırtına yüklenip yüklenmediğini yakından takip etse, emin olun öğrenim ücretleri bu kadar tavan yapmazdı!
Bir de tam bursların yanı sıra kademeli bursların da önü açılsa çok yerinde bir davranış olur.
Bu sayede öğrenci ve veli yelpazesi çok daha güçlü hale gelebilir…
Özetin özeti: Yapacak çok iş var da kim yapacak?..