“Hayalin kadar güçlüsün” derler.
Kimi bunu tiye alır kimi de başarıya giden yolun altın anahtarı olarak görür…
Gençlerimizin hayalleri büyük hem de çok büyüktü. Örselene, örselene
öylesine sıradanlaştırıldı ki moral ve motivasyon açısından dibe vurdular.
Buna rağmen asla pes etmediler.
“Onun ölüsü, diğerinin dirisinden daha güçlü” atasözü, sanki bizim gençlerimiz için söylenmiş.
Zoru seviyoruz, son dakikaya kadar direniyoruz ve her defasında küllerimizden yeniden doğuyoruz. Başta Milli Mücadele olmak üzere tarihimiz böylesi örneklerle dolu…
Eskiden de güçlüydük ama şimdi kızlarımızla çok daha güçlüyüz. Hayatın her aşamasında ve özellikle de eğitimde erkeklerden hep bir adım daha öndeler.
Kadın öğretmen sayımız erkeklere göre açık ara önde. Akademisyen sayısına baktığımızda da erkekleri çoktan geçtiler. YKS, KPSS benzeri sınavlara katılım ve başarı oranları da yine onları işaret ediyor.
Peki ya sonrası?
Akademik ünvan yükseldikçe sayıları azalıyor, yöneticilik söz konusu olduğunda erkeklere öncelik tanınıyor, halkı temsil etmeye gelince TBMM’de esameleri okunmuyor!..
Neden eleniyorlar?
Araştırma görevlilerinin yarıya yakını, profesör oluncaya kadar ara kademelerde eleniyor!
Kariyerlerine örneğin annelik nedeniyle kendileri mi yarıda bırakıyor yoksa önleri mi tıkanıyor?
Kız öğrencilerin ve kadın akademisyenlerin alanlara ve üniversitelere göre dağılımı da çok önemli. YÖK bu konuda keşke biraz daha ayrıntı paylaşsa.
İşte o zaman çok daha ayrıntılı analizler yapmak mümkün. Örneğin eğitimin dışında hangi alanlara ve hangi kentlere yöneliyorlar?..
Kadın mühendislerimiz de bir hayli öne çıktılar. Onlarla birlikte ülkemizin üretim gücü eminiz ki daha da artacaktır.
OECD raporu?
OECD 2024 Eğitim Raporu’na göre de kız öğrencilerin eğitime olan ilgisi ve okullaşma oranı erkekleri kıskandıracak düzeyde. Aradaki fark giderek kızlar lehine açılıyor. Peki emeklerinin karşılığını alabiliyorlar mı? Öğrenim gördükleri alanda iş bulabiliyorlar mı? Her alanda kariyer yapabiliyorlar mı?
OECD’nin Eğitime Genel Bakış 2024’e raporu, 12 yıllık zorunlu eğitimle birlikte lise öğrenimi görenlerin sayısının hızla arttığını, kız öğrenci oranlarının da hızla yükseldiğini ortaya koyuyor.
İşte rapordan bir bölüm: “Mevcut tüm ölçütlere göre kız çocukları ve kadınlar, erkek çocuklarına ve erkeklere göre daha iyi eğitim sonuçlarına sahipler ve birçok durumda bu fark giderek artmaktadır…”
Dışarıdan bakıldığında çok sevindirici bir durum ama detaylara inildiğinde, pişmanlığın en fazlasını yine onlar çekiyor!
“Haydı Kızlar Okula” ve “Baba beni okula gönder” kampanyalarından sonra kız öğrenciler arasındaki okullaşma oranı anaokulundan üniversiteye hızla yükselmiş, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkması ve üniversitelerin ülke geneline yayılmasıyla da en üst düzeye çıkmıştı. Hâlâ da devam ediyor…
Bu noktada hemen her gün bir başka örneğini yaşadığımız bir anekdotu sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Ben ve ailem kampanyalardan öylesine etkilenmiştik ki köyümde üniversiteye giden ilk kız öğrenci ben oldum. İlk yıllar çok itibar gördüm, benden sonra köyümden başka kızlar da üniversiteli oldu. Köyün parmakla gösterilen, saygı duyulan bireyleriydik. Ben öğretmen oldum, diğer kızlar da farklı mesleklere yöneldiler. Benim atanmam, onların iş bulması uzadıkça uzadı ve bu süreçte üniversiteye giden öğrenci sayısı her yıl daha da azaldı. Eskiden örnek gösterilen bizler “Okudular da ne oldu?” şeklinde değersizleştirilmeye ve aşağılanmaya başladık…”
Gençlerimiz ve aileleri eğitim için çok büyük mücadeleler verdiler ve bu mücadele artan bir şekilde hâlâ devam ediyor.
Kızlar böyle de erkekler farklı mı?
Onlar bu ikilemi çok daha önceden yaşamaya başladılar ve artık çok yoruldular.
Çocuklarımızı eğitime ve hayata küstürmek, ülke olarak kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülük olur ve biz bunu sınav odaklı eğitimle sürekli yapıyoruz!..
Ne olur artık buna son verelim. Hem onları, hem ebeveynlerini hem de ülkemizi mutlu edecek yeni çözüm yolları arayalım…
Özetin özeti: Kızlar hırslı ve başarılı, erkekler ise bezgin ve kırgın. Ortak noktaları hepsinin üzgün olması ve bunu hiç hak etmiyorlar! İstediğimiz bu muydu?