Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sağlıkta temel bir kural var: Doğru teşhis yapmadan, doğru tedavi mümkün değil.
Aynı durum eğitim, terör, ekonomi, politika için de söz konusu.
Sorunlarımızı doğru tespit edemediğimiz sürece, doğru çözümler bulmamız ve hayata geçirmemiz çok zor!..
Diğer alanları işin uzmanlarına bırakıp, eğitime odaklanalım ve niye bu haldeyiz, daha iyi bir eğitim sistemine nasıl kavuşuruz sorularına cevap arayalım.
Gelin önce bu konuda, önemli tespitlerde bulunan iki okurumuza kulak verelim:
Esnek müfredat!
30 yılın 28’inde okul yöneticisiyim.
Erasmus+ ve AB projeleriyle Avrupa’nın birçok yerini görüp, değerlendirme, karşılaştırma fırsatımız oldu.
Eğitimde yol alabilmemiz için;
1- Öğretmenler sözleşmeli olmalı. Çünkü bugünkü sistemde, çalışanla çalışmayan ayırt edilemiyor. Bu çalışma sistemi verimli değil. Öğretmenlerin tam gün okulda olacağı, çalışmayanın yerine yenilerinin alınacağı yeni bir sistem olmalı. İş garantisi, evrensel ölçütlerde performansla devamlılık sağlayabilmeli...
2- Ölçme sistemi yenilenmeli. 1 doğru 3 yanlışla eğitim olmaz. Düşünmeyi geliştirecek, hayata hazırlayacak yeni bir ölçme sistemi olmalı. Şu an ortaokullarda TEOG baskısıyla test ön plana çıkmış, eğitim ise göz ardı edilmektedir. Sanat spor bir tarafa bırakılmaktadır.
3- Esnek müfredat getirilmelidir. Okullar belli oranda kendi derslerini seçebilmelidir. Örneğin Antalya’da turizm, Trabzon’da fındık, çay, balıkçılık; İzmit’te de endüstriyel derslere ağırlık verilebilir.
4- Dil ve spora öncelik verilmeli. Öncelikle Türkçemiz doğru ve güzel öğretilmeli. Dünyayı algılayabilmek ve kendini ifade edebilmek için de yabacı dil eğitimine ağırlık verilmelidir.
5- Kültürümüzü öğretmeliyiz ki kendi kimliğimiz oluşabilsin. İnsani farkındalıkları öğretebilmeliyiz. Bir ayağı kendi medeniyet köklerinde olan, diğer ayağı da dünyayı dolaşan bir gençlik için var gücümüzle sabırla çalışmalıyız.
7 zayıfa prim!
Eğitim konusunda dertlisiniz; olmayan mı var?
Çözüm aslında basit ama taşın altına elini koymak isteyen yok.
Amerika’yı tekrar keşfetmeye gerek yok!
Haftada 40 saat ders saatiyle 17 farklı dersin oluşuyla bizim öğrencilerimiz başka şey düşünemez.
Hele şu anki dünya düzenine uygun değil.
Çocukların akşama kadar sıra üzerinde sessizce öğretmeni dinlemesi bekleniyor ki bu çok yanlış.
Yıl içerisinde 40 gün devamsızlık hakkının verildiği; 7 dersten kalsa da bir üst sınıfa geçildiği bir sistemde, hedef konulmazsa, karşılığını görmezse, öğrenci çalışmak istemiyor!
Oğlum, hukukçu olmak, yurtdışına gitmek istiyor ama o bile “Siz okudunuz da ne oldu, niye çalışayım?” diyor...
Peki, ne yapılabilir?
Eğitim sistemiyle ilgili olarak hemen herkesin farklı bir şikâyeti var.
Kimisi abartılı olsa da, geneli doğru tespit.
Peki, bu konuda öncelikle ne yapılması gerekiyor?
Öncelikle eğitimin milli olduğu kadar evrensel olduğu da unutulmamalıdır.
Tek yönlü şaşı bakıştan vazgeçilmeli, en önemlisi de sorunları halı altına süpürme yerine, çözmek için mücadele etmeliyiz...
Özetin özeti: Eğitimi anlamadan, sorunlarını çözmeden herhangi bir konuda mutlu sona ulaşmak mümkün değil. Çünkü kalıcı olmaz!