Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimine sayılı günler kaldı.
Erdoğan mı, Kılıçdaroğlu mu? Buna halkımız karar verecek. Görünen o ki hangisi seçilirse seçilsin, çok şey değişecek.
Bu süreçte seçmenlerin en çok merak ettiği konu, kazananların hangi konuda neler yapacağı?
Hep adayların açıklanması bekleniyordu. Netleştiğine göre, ekonomiden tarıma, eğitimden sağlığa, terörden küresel ısınmaya, işsizlikten sosyal medyaya, afetlerden Anayasa’ya, kim ne düşünüyor, kim ne gibi değişikliğe gidecek bir bir anlatmalı.
Süre az kaldı ama seçmen meraklı. Özellikle de gençler ikna olmak istiyor.
Oylarının rengini kemikleşmiş alışkanlıklar değil, geleceklerine yönelik ayrıntılar belirleyecek.
Sandığa gitmelerini ve oylarını kazanmak istiyorsak, onları şimdi değil de ne zaman ciddiye alacağız?
Son pişmanlık fayda etmez, bizden hatırlatması!
Üniversitelerde ve YÖK’te tufan esecek
Cumhurbaşkanı değişse de değişmese de seçim sonrasına en büyük reformlardan biri eğitimde gerçekleşecek.
Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi halinde YÖK Başkanı anında görevine veda edecek.
Yeni Başkan da muhtemelen, şimdiki Başkan’ın yaptığı gibi üyelerin sadece üçte birinin değil tümünün değişmesini talep edecek. Bu arada, daha önce de dillendirildiği gibi bir kararname ile tüm rektörlerin görev süreleri de sona erebilir.
İşte asıl önemli olan süreç ondan sonra başlayacak.
Bir anda yüzlerce rektör bulmak kolay değil. Peki ama o koltuğa nasıl oturacaklar? Seçim söz konusu olursa, nasıl bir seçimle?
Eskiden olduğu gibi sadece öğretim üyeleri mi oy kullanacak yoksa öğrencisinden asistanına, idari personelinden öğretim üyesi sendikalarına, okutmanlardan araştırmacılara kadar üniversitenin diğer dinamikleri de belirli oranlarda oy kullanma hakkına sahip olacak mı?
Rektör seçilme kriterleri istenecek mi, YÖK bu seçim ve atama sürecinin neresinde olacak?
Mevcut rektörler görevden alındıklarında yerlerine kim vekâlet edecek, gelen vekiller seçime girebilecek mi, eskiler seçime katılacak mı?
Bu yönde öylesine çok soru var ki hem iktidar hem de muhalefet tarafı tüm bu sorulara açıklık getirmek zorunda.
Yine bu süreçte, üst kurulların hepten kaldırılacağı zaten açıklanmıştı.
Peki ya YÖK ve ÖSYM?
Bu kurumlar da kaldırılıp, yerine günümüz koşullarına göre yeni oluşumlar mı düşünülüyor? Düşünülüyorsa bunlar neler?..
Hiç sanılmasın ki Erdoğan seçilirse, seçimden sonra her şey aynen devam edecek!
Eminim ki o da çok büyük rahatsızlık duyduğu konulardan biri olan eğitimde ciddi reformlara imza atacaktır.
Okul öncesinden üniversiteye, mesleki eğitimden zorunlu temel eğitime, ÖSYM’den YÖK’e, istihdam odaklı eğitimden üretim odaklı eğitime, yurttaşlık eğitiminden milli ve manevi değerlerin içselleştirilmesine, dershanelerden öğretmen atamasına ve daha pek çok ayrıntıya bu kez daha farklı bir gözle bakacaktır.
Beklentiler yüksek
Daha önce dile getirdik, eğitim demek 50 milyon demek! Bunun 35 milyonu da seçmen. Çoğu da ilk kez oy kullanacak. İşte bu yüzden eğitim çok önemli.
Öğretmeni, öğrenciyi, velileri ikna etmeden seçim kazanmak önceden mümkündü ama bu kez imkânsız. Neden mi?
Çok çektiler hem de çok!
Geleceğe çok daha güvenle bakmak için önlerini görmek isteyecekler. Laf değil, ayrıntı ve icraat bekleyecekler.
İktidar için kararlı olanlar umarız bu kez eğitime, bilime, gençliğe ve geleceğe yönelik ciddi hazırlıklar yapmışlardır.
Yapmadılarsa bile önümüzde hâlâ zaman var. Ellerini çabuk tutmalılar.
Özetin özeti: İdeolojilerin değil hizmetlerin öne çıkacağı bir seçim söz konusu. Projesi olan, ikna eden, heyecan uyandıran, farkındalık yaratan, sükûneti elden bırakmayan ipi göğüsleyecek. Ülkemiz ve milletimiz için en hayırlısı ne ise o olsun.