Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       EĞİTİM ve öğretim dar kalıplara, ideolojilere, teknolojik saplantılara ve çıkar hesaplarına sığmayacak kadar ciddi bir olay. Birey açısından olduğu kadar, toplumsal açıdan da eğitilmiş insan gücü, bir ülke açısından en büyük değer.
Bilim ve bilim adamları nadide bir çiçek gibidir. Sadece paraya değil, özgür ve saygın ortama, her şeyden de önemlisi zamana ihtiyaçları vardır. Şipşakçı anlayış onlara göre değildir. Koruyucu, kollayıcı, teşvik edici bir yaklaşım ararlar...
Türkiye bilim ve teknolojiyle çok geç tanıştı. Üretmekten çok, transfer etti ya da kopyaladı. AR - GE laboratuvarları son yıllarda kurulmaya başladı. Ama, kısa sürede pek çok alanda önemli mesafeler kaydettik. Avrupa kalite ödüllerini alan firmalarımız, dünya devleriyle yarışan markalarımız oldu.
Eğitimde geldiğimiz nokta ise, kişi başına düşen 3.6 yıllık bir eğitim süresi, yüzde 17'lik yükseköğretimde okullaşma oranı ve sayıları giderek artan çağdaş eğitim kurumları.
Son günlerde "eğitim 2000" diye bir sürü proje ortalıkta dolaşıyor. Hemen herkes bir "eğitim dostu" oldu ki, sormayın. Meğer biz eğitimde çağ atlamışız da haberimiz yokmuş. Meğer eğitimde çağı yakalamak çok kolaymış da, boşuna yıllarca zaman kaybetmişiz.
Cep telefonu kullanmakla, ithal arabaya binmekle, uydu kanallarına abone olmakla çağı yakaladığını sananlar, şimdi, okullara bilgisayarı, İnternet'i sokunca eğitimde çağı yakalayacağımızı empoze etmeye çalışıyorlar. Tıpkı daha önce her okula, her sınıfa bir televizyon, bir video alınınca eğitimde sorunların biteceğini anlatanlar gibi...
Eğitimde, bilimde, teknolojide çağı yakalamak o kadar kolay mı? Yüzyılların birikimi ne olacak?..
Şu anda okullar, modası geçmiş binlerce video, televizyon, bilgisayar ve diğer eğitim araç gereçleriyle dolu. Şimdi onlara katrilyonlarca lira ile ifade edilen yenileri eklenecek. Niye? Bazı firmalar para kazansın diye.
20 yıldır daha iyi eğitim, bilim, teknoloji ve çağdaşlık için verilen bir yarışın içindeyiz. Kim ne yapıyor yakından izliyoruz. İşin garibi, bugüne kadar, bırakın daha iyi eğitim adına, eğitim için kolunu kıpırdatmayanların katrilyonluk pastalar sözkonusu olunca bir anda eğitim dostu olduklarını görüyoruz. Bu aşklarının bahar aşkı gibi kısa süreli olacağını da biliyoruz. Ama lütfen, ayakta durma mücadelesi veren eğitim sistemimize, çağdaşlık adına bir kazık da onlar atmasın.
İki günde 12 bin öğrenci, 5 bin öğretmene bilgisayarı, İnternet'i öğreten kafalar, yarın Türkiye'yi uzayın da hakimi yaparlar...
Beyler, eğitim, ne bir bilgisayar, ne de bir borsa oyunudur. O ciddi bir süreçtir ve çocuklarımızın olduğu kadar, bir ulusun da kaderini belirler...
Eğitimde teknolojiye herkesten önce biz "evet" diyoruz ama popülist kandırmacalarla değil...


Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr