Dünyanın neresinde bir bebek doğarsa doğsun o bizi sevindirmeli, zamansız ölümü de üzmelidir.
Yoksa insanlığımızdan şüphe eder hale geliriz.
Dünyanın kaderini, yarın, kimin, nasıl şekillendireceği hiç belli olmuyor.
İşte bu yüzden, nerede doğarlarsa doğsun, onlara aynı şefkatle sarılmak zorundayız.
Yoksulluk, cehalet ya da savaş ortamında doğmak onların kaderi olmamalı.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), biraz da bu yüzden kuruldu.
Dünya çocuklarını korumak ve yaşam koşullarını iyileştirmek amacıyla çabalıyor ama gelinen nokta hâlâ umut verici değil!
190’dan fazla ülkede, sadece güç durumdaki ve dışlanmış çocukların değil, tüm çocukların yararını gözetmeye çalışıyorlar.
İyi de yapıyorlar ama çok daha fazlası gerektiğini kendi yayınladıkları veriler ortaya koyuyor!..
Onları heba etmeyelim!
UNICEF, dün yaptığı açıklamada, ilköğretim dışında kalan çocuk oranlarının en yüksek olduğu 10 ülkede, her 5 çocuktan 2’sinin (18 milyon çocuk) okula gitmediğini açıkladı.
İlköğretim çağındaki çocukların neredeyse üçte ikisinin okula gidemediği Liberya, okula gitmeyen çocuk oranının en yüksek olduğu ülke.
Liberya’dan sonra ikinci sıradaki Güney Sudan’da ise çocukların yüzde 59’u ilkokul eğitimi hakkını yaşama geçirememekte ve devam eden çatışmalar nedeniyle ülkedeki her 3 okuldan biri kapalı.
Okula gitmeyen çocuk oranının en yüksek olduğu 10 ülke arasında Afganistan (yüzde 46), Sudan (yüzde 45), Nijer (yüzde 38) ve Nijerya (yüzde 34) da yer alıyor.
Bu durum, insani acil durumlarının ve uzayıp giden krizlerin, çocukları okullarından nasıl kopardığını net biçimde gösteriyor.
Afganistan’dan bize ne diyenleriniz mutlaka çıkacaktır.
Onlara, dünyanın en büyük terör örgütlerinin orada yeşerdiğini ve kök saldığını özellikle hatırlatmak isteriz.
Eğer o eğitimsiz kalan çocuklara, yeterince el uzatılabilmiş olunsaydı, dünyanın en büyük baş belası olan terör, bugün bu noktalara gelmezdi!
UNICEF Eğitim Bölümü Başkanı Jo Bourne da bu duruma özellikle dikkat çekiyor:
Çocuklar okula gitmediklerinde istismar, sömürü ve silahlı gruplara çekilme gibi tehlikelere daha açık konuma gelirler.
Yaşıtları okula giderken!
Eylül ayı, okul ayı. Dünyanın her yerinde yüz milyonlarca öğrenci okullu olacak.
Ama çatışmaların, uzun süren kuraklıkların, bastıran sellerin, depremlerin ve aşırı yoksulluğun etkilediği ülkelerdeki çocuklardan pek çoğu bu heyecanı yaşayamayacak.
UNICEF’in kaygısı da zaten bu yüzden:
Çatışmaların, doğal afetlerin ve aşırı yoksulluğun etkisi altındaki ülkelerde eğitim almadan yetişen çocuklar, ülkelerine ve ekonomilerine katkıda bulunacak becerilerden yoksun olarak büyüyorlar.
Bu da milyonlarca çocuk ve ailesi açısından halihazırda zorlu olan durumun daha da ağırlaşacağı anlamına gelmektedir.
İnsani yardım çağrıları söz konusu olduğunda, eğitim, dün olduğu gibi bugün de maalesef en az kaynak ayrılan sektörlerden biri durumunda.
Örneğin 2015’te insani yardım kuruluşları eğitim alanında ihtiyaç duydukları kaynakların ancak yüzde 31’ini elde edebilmişken; bu oranın 10 yıl önce yüzde 66 olduğu görülmektedir.
2005’ten bu yana eğitim alanında kaynak ihtiyacı yüzde 126 artmış, buna karşılık sağlanan kaynaklardaki artış sadece yüzde 4 olarak gerçekleşti.
Dahası, uzun süreli krizlere dayanabilme yeterliliğindeki eğitim sistemlerinin kısa vadeli ve öngörülebilirliği olmayan yardım başvurularını temel alarak kurulması mümkün değildir.
Mayıs 2016’da, liderlerin katılımıyla gerçekleşen Dünya İnsani Zirvesi’nde yeni bir küresel kaynak sağlama platformu oluşturulmuştur.
Eğitim Bekleyemez adını taşıyan bu girişimin amacı, öngörülebilir kaynak temini yoluyla kriz dönemlerindeki insani müdahalelerle kriz sonrası uzun dönemli kalkınma arasındaki boşluğu kapatmaktır...
Özetin özeti: Dünyanın neresinde olursa olsun çocukların aç ve eğitimsiz kalması, en büyük insanlık suçu ve onun da ötesinde insanlık ayıbıdır! Ülkemizdeki ve çevremizdeki okulsuz çocuklara biraz da bu gözle bakalım!..