Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ekonomik kriz sonrasında iş olanakları iyice daraldı. Hangi üniversiteden mezun olursanız olun, hangi mesleği seçerseniz seçin, iş aslanın midesinde. Onu oradan alıp çıkarmak ise zor mu zor...
Özel sektör yıllardır değil yeni personel almak olanları da sürekli işten atıyor. Yeni elemanlar söz konusu olduğunda ise aradığı özelliklerin en başında iş tecrübesi geliyor. İşte bu yüzden de üniversiteden yeni mezun olanların işe girmesi hayalin de ötesinde, adeta imkansız...
Gençlerin ve anne babaların ille de devlet kapısında bir iş peşine düşmesinin nedeni bu. Maaşlar çok iyi olmasa da sürekliliği var. Devlete bir kapağı atalım gerisi kolay diyorlar.
Ama devlet de artık eskisi gibi değil. İşe adam almak için bin dereden su getiriyor. Hele işin içine Dünya Bankası ve IMF girdikten sonra istese de alamıyor. Bakanlıklar Maliye’den kadro alıncaya kadar göbekleri çatlıyor...
Son yıllarda devlet katında en kıymetli meslek öğretmenlik oldu. Çünkü sadece onların ataması yapılıyor. Arada sırada doktorlara da kadro verseler bile iş bulma şansı en yüksek mesleklerin başında öğretmenlik geliyor. Durum böyle olunca da öğretmen yetiştiren fakültelerin puanları sürekli yükseliyor.
10 yıl öncesine kadar hiçbir şey olamıyorsan öğretmen ol denilir ve bu kutsal mesleğin mensuplarına dudak bükülürdü. Oysa şimdi, doktorlar, mühendisler, hukuk ve siyasal mezunları öğretmen olmak için kapıları aşındırıyorlar. Elbette keyiften değil. İşsizlikten, çaresizlikten!..
Son günlerde üniversite sayısını ikiye, üçe katlayacağız diye mavi boncuk dağıtan siyasilere sormak gerekir: Peki ya mezunların durumu ne olacak? Şu anda işsizlik oranı en büyük kesim üniversite mezunları. İş, aş olmadıktan sonra üniversite mezunu olmuşsunuz neye yarar? Birilerinin bu sorunun cevabını vermesi gerekir.
Gelen mektuplardan milyonlarca gençle birlikte anne babalarının da işsizlik nedeniyle patlama noktasına geldikleri anlaşılıyor. İş bulamadığı için aylardır evine kapanan gençlerin sayısı o kadar çok ki!..
Anne babasından harçlık istemekten utanan, arkadaşlarının yüzüne bakamayan, gelecek için tüm hayallerini yitiren gençler için somut adımların atılması gerekiyor. Yoksa kayıp kuşakları toparlamak çok ama çok zor olacak...
İçlerinde öyleleri var ki bugüne kadar toplum kendisinden ne istediyse fazlasıyla yerine getirmiş. Hayatın her aşamasında hep başarılı olmuş. Ama gelin görün ki bugün yüzüne bakan yok. İşte en fazla kahrolanlar da onlar....
Meslek seçimi ya da iş arayışı içinde olan gençlerle konuştuğumuzda çok çarpıcı tablolarla karşılaşıyoruz. Neredeyse tamamına yakını hayallerini bir tarafa bırakmışlar. Severek yapacakları işlerden çok, iş bulabilecekleri mesleklere yöneliyorlar. Mutsuz olacaklarını bile bile...
Özetin özeti: Başarıya giden yol, bir işin sevilerek yapılmasından geçiyor. Oysa son yıllarda o işe gönül verenler ve en iyi yapacaklar değil, o işe ihtiyacı olanlar yapıyor. Bu da verimliliği ve kaliteyi giderek aşağıya çekiyor. Ama bu kimsenin umurunda değil. Çok yazık.