Bugün seçim var Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimlerinden birini gerçekleştiriyoruz!
Herkese, özellikle de ülkemize hayırlı olsun...
İktidarıyla, muhalefetiyle, heyecan dorukta.
Her iki taraf da iddialı.
Birinden biri kazanacak ama asıl kazanan ülkemiz ve demokrasi olacak.
Ve bu konuda hepimize çok önemli görevler düşüyor.
Öncelikle sandığa gitmeliyiz ve seçimin bir şölen havasında geçmesi için elimizden geleni yapmalıyız. Sonra da çıkan sonuç, her ne olursa olsun saygı göstermeliyiz...
Ülkemizin gelmiş geçmiş en deneyimli politikacılarından biri olan Demirel ile üniversitelerde çok sayıda program yaptık.
Öğrencilerin en önemli eleştiri konularından biri hep eksik ya da verilmeyen demokratik haklar oldu.
Hemen hepsini haklı bulmasına karşın, her defasında, sonucu ne olursa olsun, seçimlerin düzenli yapılıyor olması, demokratik bir ülke olmamızın en büyük güvencesi dedi.
Bu açıklamalar, elbette öğrenciler için hiçbir zaman, tatmin edici olmadı. Ama çevremizdeki ülkelerle kıyaslandığında sandığın önemini çok daha iyi kavramaya başladık.
Peki, sandık her şey mi?
Evet, her şey.
Sonuçlar hoşumuza gitmese de içimize sindirmek zorundayız.
Eğer ortada yanlış giden bir şeyler varsa, bunu değiştirmenin yolu yine sandıktan ve bilinçli seçmenden geçiyor.
İşte bu yüzden, daha iyi bir demokrasi için oyumuzu namus borcu gibi görüp ona göre değerlen- dirmeliyiz.
Demokrasinin aldığı ölümcül yaralardan kurtulup daha güçlenmesi için ortak paydalarda birleşip bayram coşkusuna dönüştürmeliyiz.
Seçimlerin demokrasiye gerçek anlamda katkı sağlaması için olmazsa olmazlarımız olmalı. Bunların en başında da özgür irade ve temsil gücü geliyor.
Eğer bunlar yoksa, bırakın ileri demokrasiyi eksik olanını da korumak zor olur...
Herkes eşit
Sandık dışında herkesin eşit olduğu başka bir ortam bulmak mümkün değil.
Kimimiz genç, kimimiz yaşlı, kimimiz zengin, kimimiz fakir, kimimiz okumuş, kimimiz okumamış, kimimiz kentli, kimimiz köylü, kimimiz kadın, kimimiz erkek olarak binlerce farklı gruba ayrılıp, farklı üstünlükler elde edebiliriz. Ama sandık başına gidildiğinde, herkesin tek oyu var. Zengine, okumuşa, kentliye, üretene fazla oy hakkı tanınmıyor.
Zaten demokrasinin en güzel yanı da bu.
Peki, toplum olarak biz bunun ne kadar farkındayız.
İstismar ediliyor diyenler çok. Lüks görenler de var. Onlara önerimiz demokrasi tarihimizi yakından incelemeleri.
Halkımız hiçbir zaman ne kimsenin kulu kölesi olmuş ne de özgür iradesini ipotek altına koymuştur.
Onun yanıldığını sananlar, aslında kendilerinin yanıldığını anladıklarında çok geç oluyor. Keşke bunu iktidardayken de, muhalefetteyken de zamanında anlayabilseler.
Çuvaldızı önce onlara batırmak yerine önce kendilerine batırabilseler...
Tam demokrasi
Tam demokrasi için önce sandığa gidilmesini ve özgürce oy kullanılmasını sağlamak gerekir. İşte bu noktada genelde sandığa soğuk gençlerin, daha iyi eğitim ve gelecek için sandığa akın etmeleri gerekir.
Yine aynı şekilde anne babaların da bu seçimde kendileri kadar çocuklarını da düşünmelerinde yarar var.
Milyonlarca genç seçmen ilk kez oy kullanacak ve iddia ediyoruz, bu seçimin kaderini onlar belirleyecek!..
İki farklı seçim
Bugün hem yeni cumhurbaşkanımızı seçeceğiz hem de yeni milletvekillerimizi.
Katılım muhtemelen son yılların rekorunu kıracaktır.
En azından miting meydanları öyle diyor.
Bu arada seçim güvenliğiyle ilgili, her seçim öncesinde olduğu gibi yine çok şeyler söyleniyor.
Bu konuda ortalıkta o kadar çok şehir efsanesi dolaşıyor ki akıllara durgunluk veriyor. Demokrasi ve sandık, şu an için, kesinlikle en gelişmiş yönetim biçimi ve onun sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlamak hepimizin en öncelikli vatandaşlık görevi!
Özetin özeti: Seçimler kâbus olmaktan çıkıp bayrama dönüştüğü gün, demokrasimizle gurur duyabiliriz. Ve, bugün, öyle bir gün olacak...