Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Önce Kurban, hemen ardından da Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayacağız.
Her iki bayramınızı da şimdiden canı gönülden kutlarız.
Huzurlu ve bir o kadar da keyifli geçsin...
Peki, bayram deyince kim ne anlıyor?
Milli ya da dini bayramlar, çocuklar, gençler, yetişkinler ve yaşlılar tarafından nasıl algılanıyor?
Daha da önemlisi, bayramı bayram olarak mı algılıyoruz yoksa tatil mi?
Bu konuda dünden bugüne neler değişti?

Daha neler değişecek?
Milli bayramlar, yasalarla ve yönetmeliklerle farklı bir boyuta taşınıyor da, dini bayramlar olduğu gibi mi kalıyor?
Gelin isterseniz bugün bu konuya biraz kafa yoralım.
Dünden bugüne bayram deyince hafızamızda neler kaldı?
Ve onun bir adım ötesine geçtiğimizde de, gelecekte bayramlar adına bugünü de arayacak mıyız?..

Bayram eşittir tatil mi?
Gençler, özellikle de öğrenciler için bayram eşittir tatil anlamına geldi. Bayramdan önce ya da bayramdan sonra kavramları yerine tatilden önce, tatilden sonra kavramını kullanıyorlar.
Bayramı da coşkuyla kutlama için değil, tatil olduğu için bekliyor ve seviyorlar.
Yoğun tempoda çalışanlar için de durum farklı değil. Onlar için de bayramlar, öncelikle tatil demek...
İstisnalar yok mu, elbette var.
Ama nerede o eski bayramlar diye ah çekenlerin sayısı giderek azalıyor... Sosyolojik açıdan bu uzaklaşmanın herhalde onlarca nedeni vardır.
Kabahatli aramaya da hiç gerek yok, bu noktaya, adım adım ve hep birlikte geldik...
Milli bayramlar
Milli bayramların kutlama şekli öyle ya da böyle değiştiriliyor. İyi mi oluyor, kötü mü? Bunu zaman gösterecek.
Eski kutlamaları demode bulup kaldıranlar, çok daha coşkulu kutlamalara önayak olmalılar. Yoksa yanlış anlaşılırlar.
Anlaşılmaya da başlandılar.
Bayrak ve Atatürk posteri asılmayacak, Atatürk ve Cumhuriyet anıtlarına çelenk konmayacak, kutlamalar yapılmayacak yönünde yasakların getirildiği, şehir efsanesi olarak dilden dile dolaşıyor.
Ne kadarı doğru ne kadarı abartılı hiç sorgulanmıyor bile.
Sözlerin en ağırı, yorumların en acımasızı havalarda uçuşuyor, hem de tam bayram arifesinde.
En kolayı, bu eleştirilere kızmaktır. Oysa onlara kızma yerine, bu eleştirilere neden olan ortam niye ve nasıl doğdu, onun irdelenmesi gerekmez mi?
Ve sakın unutmayalım, bayramlar kızgınlıkları pekiştirmek için değil, azaltmak içindir...

Dini bayramlar
Milli bayramlar gibi dini bayramlar da eski coşkusunda değil. Çocuklar neredeyse bayramı unuttu.
Kentleşmenin getirdiği bir modernleşme mi yoksa eski heyecanları yaşatacak hoşgörü ortamının giderek yok oluşu mu?
Ya da, sen benim bayramımı kutlamazsan ben de seninkini kutlamam inatlaşması mı? Kafalar karmakarışık.
Oysa tüm bayramlar hepimizin ve varoluş nedenleri de kamplara bölünmek için değil, daha çok bütünleşmek için. Bu yüzden, tüm bayram mesajları hoşgörü, dostluk, birlik, barış, mutluluk dilekleriyle başlıyor, onlarla bitiyor.
Peki, o zaman, o kin, nefret, güvensizlik niye?..
Çikolata iyi de...
Eski bayramlardan aklımda kalan bonbon şekeri, lokum, badem şekeri, kolonya, kavurma, tepsi tepsi börekler, her el öpüşte daha da çoğalan harçlıklar ve ardı arkası kesilmeyen ziyaretler ve misafirler. Fener alayları, cumhuriyet baloları ve günün anlam ve önemine yönelik olarak ezberlenen şiirler. Peki, şimdi geriye ne kaldı?
Elbirliğiyle o güzel geleneği ve anıları yok ettik. Helal olsun hepimize.
Bayram kutlanacaksa eğer...
Ve işte bayram kutlaması için gelen şiirlerden biri. Halim Akın’ın...
Sınırları bekleyen tüm vatan evladının/ Hepsi birer Mehmet’tir, önemi yok adının/ Kalbi onlarla atan, aile efradının
Bayramını kutlarım, bayram kutlanacaksa...
Hastane odaları, sanki bir mahşer yeri/ Hem şifa bekleyen var, hem ona bakan biri/ Sanırsın herkes hasta, sağlam kalmamış geri/ Onları da kutlarım, bayram kutlanacaksa...
Mahpusta yatan için, bayram açık görüştür/ Sevdiğini koklayıp, kucaklayıp sarıştır/ Onlar için tek bayram, özgürlüğe varıştır
Her birini kutlarım, bayram kutlanacaksa...
Gurbet elde olanlar, haykırır artık yeter/ Onların hasretleri bayramda başka beter/
Eşi dostu kardeşi, vatan burnunda tüter
Gurbetçimi kutlarım, bayram kutlanacaksa...
Yârdan ayrı kalana, bayram olur bir çile/ Yüzleri nasıl gülsün, sevdiği gitmiş ele/ Sol yanı yanar durur, yüreği döner küle
Sevdalıyı kutlarım, bayram kutlanacaksa...
İşte böyle dostlarım, şimdi sizedir sözüm/ Her kesime değindim, size döndürdüm yüzüm/ Birlikte olmalıyız, dostları arar gözüm
Tatile kaçmayalım, bayram kutlanacaksa...
Özetin özeti: Yüzünüzden gülücük hiç eksik olmasın. Sadece bayramlarda değil, her zaman...