Abbas GÜÇLÜ
BAŞBAKAN
Yılmaz gibi kendi kalesine gol atma ustalığını gösteren başka politikacı bulamazsınız. Ne yapıyor, ne ediyor ve 5 - 0 öndeyken bile sahadan yenik ayrılıyor. Sonuç hep aynı: İyi başlıyor, kötü bitiriyor.
Biraz gerilere gidelim.
Özal'ın basınla ilişkilerinden sorumlu devlet bakanıydı. Gerginliği öylesine artırdı ki, Özal'ın hiçbir dönemde, basınla arası o kadar açılmadı. Yer değiştirdi. Dışişleri Bakanı oldu. Özal'la birlikte on binlerce soydaşı Bulgaristan - Türkiye sınırına yığdılar. Herkes çözüm beklerken, o en kritik noktada istifa etti. Turizm ve Kültür Bakanlığı yaptığı dönemler de hep tartışmalı oldu.
Siyasi kariyeri pek parlak değildi ama, Özal velihatlığa onu seçti.
Hasan Celal Güzel'in adı
Hande Mumcu olayıyla yıpranınca önü daha da açıldı ve
Semra Özal'ın aile içi sert muhalefetine rağmen ANAP'ın başına oturdu. Her seferinde bir mazeret bulup koltuğunu bıraktığı için adı "kaçak"a çıktı...
Şimdi de biraz sondan başa gidelim.
Baykal ortaya bir darbe lafı attı. Oltaya ilk takılan o oldu. Durduk yerde askerlerle polemiğe girdi ve "onbaşı"lıktan, generalliğe terfi edeyim derken, kimine göre çürüğe ayrıldı, kimine göre onbaşı rütbesi de söküldü.
Almanya Başbakanı Kohl'le polemiğe girdi. Dozajını biraz iyi ayarlasa milli duyguları harekete geçerip puan toplayacaktı. Ama nerde...
REFAHYOL'u bitiren irtica ile mücadeledeki duyarsızlığıydı. Umut olarak herkes ona sarıldı. Hızla 8 yıl kesintisiz eğitim yasasını çıkarttı. Hemen herkes
"Mesut Bey nihayet siyasi kimliğini buldu" diye gelecek için umutlandı. Ama arkası gelmedi. Üstüne üstlük bir de
"irticayı besliyor" damgası yedi...
Susurluk raporunu ortaya attı. Aliyev'in oğlunu da çetenin bir parçası olarak gösterdi. Ardından tükürdüğünü yalayıp, kırk defa özür diledi.
"Çeteleri yok edeceğim, enflasyonu indireceğim, 6 ay zam yapmayacağım" dedi. Ama, maalesef hepsi boş çıktı.
En komiği de,
"Çakıcı yakalandı" diye
Sabah'ın manşetine oturup, ertesi gün
"bana gelen bilgi yanlışmış" demesiydi.
Rakipleri için Mesut Bey'den daha iyi bir lider olamaz herhalde. RP'nin kapatılıp dağılma sürecine girdiğinde,
"seçime gidiyoruz" açıklaması,
Erbakan için bulunmaz fırsattı.
"Bakın, bizi yiyip bitirecekler" diye grubunu kısa sürede FP'de toplayıverdi.
Çiller'i bitireceğim dedi, aksine hep güçlendirdi. Türban, tarikat ve cemaatlar konusunda MGK'yı, YÖK'ü ve rektörleri bir kalemde harcadı. Sigara yasağını başlattı, ilk delen kendisi oldu.
"Muhtıra"dan hemen sonra, nasıl bir tavır izleyeceğinin en merak edildiği saatlerde rating'inin
Ali Kırca'ya rağmen 35. sıraya düşmesinin nedeni bu.
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr